bugün

gazetelerde, televizyonlarda gördüğümüz ölüm haberlerini hemen kanıksıyoruz da arkadaş ve akraba çevresinin ölümünü niye kabullenemiyoruz, inanmak istemiyoruz diye düşündürür. düşündürürken üzer, üzerken tekrar düşündürür. tamam arada duygusal bağ var ama en nihayetinde hepimizin öleceğini bile bile neden ölümden sonra ''acaba rüya falan mı görüyorum?'', ''yok ya bir yanlışlık olmalı daha dün gördüm.'' gibisinden tepkiler veriyoruz.
acı verici bir durumdur.

bir yakını ölen insan genelde "demek ki ölüm de hayatın bir parçası diyerek" ölümü de hayatın acı gerçeklerinden biri olarak kabul eder. peki ailesinden birini kaybettiğinde ne olur ? bu sefer de aynı şeyleri düşünebilir mi ? hayır, bu sefer kabullenemez.
kabullenememesi değil de kabul etmek istememesidir aslında. insanoğlu yaratılışından ötürü her koşula, her ortama kolaylıkla uyum sağlayabilecek yapıdadır. elbette yakınlarının kaybı, ölümü de aradan bir süre geçtikten sonra alışılabilir bi durumdur. dünya döngüsünün bir sonucudur aslında bu; bazıları doğarken bazıları ölecektir. kabul edersiniz, etmezsiniz size kalmış.
iman zayıflığından kaynaklanan durum. Çünkü ölümden sonra hayat olduğuna yeteri kadar iman etmemişiz. Nasıl Olur böyle bir şey diye sorar dururuz. O insan bir anda yok olmuş gibi gelir ve buna inanmak elbette Zordur.
ne iman zayıflıgı ne de başka birşeydir. insan olduklarındandır. tanımadığımız insanın bıle ölümüne üzülüyoruz dün yanımızda olanın bugün yok oluvermesine alışamamak çok doğal.
çünkü yabancı insan potansiyel düşmandır, ölmesi iyidir. ama aile her şeyimizdir.