bugün

çok thanks diyen kişiyi görünce olabileçeğini anladım.
bana fake diyenlere fak of diyorum.
ingilizce bölüm okuyanların başına gelen durumdur. genelde kişi türkçesini hatırlyamayınca ingilizceden yardım alarak derdini anlatır. olağan bir durum diye düşünülmesi gereken bir şey iken insanlar özenti diye düşünüp küçümseyici bakış atıyorlar.
çok cool oluyo yaa. *
sokakta yürürken bir berberin ismi şok geçirmemi sağlamıştır. Aynen şöyle: angel face bir de altına parantez içinde melek yüzlüm yazmışlar. yazan kişi nasıl bir zihniyete sahip anlayamadım.
(bkz: fog reyiz)
en güzel burada kullanılmıştır.
http://www.youtube.com/watch?v=smRs6_oXzwY
yabancı dil okuyanların elinde olmayan durumdur.
Ama geri kalan kesim artistlik olsun diye zaten türkçesi olan kelimelerin türkçeleştirilmiş halini kullanıyor.

Örneğin; aksiyon.
Bu kelimenin türkçesi var, evet, ama bir süre sonra kendine has bir anlamı oluşmuş.

2. örnek: informasyon.
ingilizce'de information, yani bilgi, bilgilendirme anlamına gelir. ikınci bir kullanımı daha vardır, danışma anlamına gelir.
Ancak, danışma bu insanlara ne etki yaptıysa kullanılmıyor.
çok kızıldığında bir anlık kafa karışıklığıyla shut up lan shut up bi sus lan gibisinden birşey ortaya çıkabilir aman dikkat komple gitmesin türkçe.
yabancı dil bölümü okuyan bendenizin de mağdur olduğu durum.
Insanlar ne dediğini de anlamıyor, ilginç yani.
bir yabancı dil ogrencisi olarak basıma gelen hadise, dikkatinizi çekmek isterim "basıma gelen hadise" çünkü bu benim isteyerek yaptığım birşey değil, ancak bunu sınıf arkadaslarım hariç çevredekilere anlatmam cok zor oluyor, bir türlü anlamıyorlar, bazen konuşurken bir sonraki cümlenin hazırlığını beyninizde yapıyorsunuz ancak o kelimenin türkcesi aklınıza gelmiyor karşımızdaki insana yukarıdaki yakıştırmaları yapılan insanlar gibi görünmemek için bir süre turkce kelimeyi arıyorsunuz, ancak bulamıyorsunuz ve sonrasında ingilizcesini söylediğinde karşımızdakinin malımsı bakışlarına maruz kalıyorsunuz. ben genellikle bu durumlarda hep açıklama yaparım ancak dediğim gibi anlaşılmıyor. ve bunun en büyük nedeni günümün cogu ingilizce müzik, dizi, film, ders, aktivite vs ile geçmesi.
her dili yerinde kullanmalı. bak biz 3 dil biliyoruz ama adam gibi türkçemizi konuşuyoruz. ingilizle, ingilizce konuşamayıp gariban türke ,ingilizce havası atan kişi davranışıdır.
özenti ergen davranışlarındn biridir.

--spoiler--
kızıııım o çocuk bana da teklif etti olma didim, impusible yane!
--spoiler--

itici, çok itici, hemde çok itici. tamam sustum.
eğik düz yazı gibidir.
eğitim dili türkçe olmasına rağmen hocalarının neredeyse tamamının yıllarca yurtdışında yaşayıp sonra türkiyeye geldiği bir üniversitede* yaşanan travma.
(bkz: burda induction kullanmalıyız)
(bkz: cpu'nun bir saniyede yaptığı cycle sayısından yola çıkarsak)
match'liyoruz (meçliyoruz) arkadaşlaarr...

(bkz: lisedeki tipik ingilizce öğretmeni klasiği)
nefret ettiğim durumdur, yapanları da bildigin gözümle yerin dibine sokarım hiç affetmem. ne kadar iplerlerse tabii. eh artık biliyoruz elbette, büyük konusmamalı insan. hayatta yapmam etmem dememeli. toplantıdayız, müdüre bir şey anlatacagım, bir türlü uygun kelimeyi bulduramıyorum, zihnimde ne desem yakışmıyor. bu, şu anki en urgent işimiz deyiverdim. ööcınt dedigim an şeytan kıçıyla güldü eminim. sözlükte ise her daim vuku bulan durumdur. entry giriyoruz işte daha ne olsun.
örneğin; full dolu. hem hatalıdır. hem de kıroluk abidesidir.
(bkz: likelamak)
mesleki ingilizce hocamdan geliyor *: "binbeşyüz dalırs"
araya bir iki kelime ingilizce şıkıştırılarak yapılan entel görünme çabası.
(bkz: türkçe asimile oluyor)
çok cool bir hareket demek isterdim, ama itici.
"tamam ben sana ok vereceğim" gibisinden, normal hayatlarımızda çok sıradan kabul edilen ama aslında saçma sapan söylemlerdir.
facebookun son dönemde yaptığı şeydir.örnek: ayşe and ali like your bağlantı.
(bkz: kültürel emperyalizm)
güncel Önemli Başlıklar