bugün

o da biziz. valla bak.
önceki entry'de biz türklerin ne kadar zor öğrendiğinden bahsetmiştim bu dili.
şimdi ise öğrenebilen kesimden bahsedeceğim.
bu arkadaşlar genellikle dili sokağında değil mutfağından öğrenmişlerdir.
tüm gramere hakim she deyince does, got deyince have geleceğini bilir.
bilir de elin amerikanı bilmez bunu ve de kullanmaz. sokakta diyaloğu geç. bu işin akademik kısmı daha acı verici.
bizim ingilizceyi sonradan öğrenmiş akademisyenimiz ingilizce bir makale yazar, üstüne türkçe'ye de çeviriysini yaptırmaz.
o makalede ne deyimler, ne bağlaçlar, neither nor'lar, have been ving'ler. maşallah, subanallah.

bizim yeni hazırlıktan çıkmış talebe genç işi yoksa okusun, anlayamasın, kelime çevirisi yapsın cümleyi bağdaştıramasın.
google translate'e kadar insin ama makalede ne anlatı anlamasın.

velhasıl kelam;
hoca hocaa bırak şu ağdalı dili,
sen çok seversin grameri,
ama anlamaz senin ağdalı metni,
65 alsam yeter diyen öğrenci milleti...

mevzunun başı...
(bkz: ingilizce öğrenemeyen millet/#19309435)
(bkz: hepsinden azar azar yap) (bkz: ortaya yap)