bugün

son 50 yılın bitmek bilmeyen sağ-sol tartışmalarının, günümüzün türbanlı-laik savaşlarına dönüşmesiyle sokakta, sosyal medyada inanca ve aynı zamanda inançsızlığa duyulması gereken saygının bittiğini hepimiz görüyoruz, gözlemliyoruz.

medeni olmanın başladığı yer olan ''karşındakinin fikirlerine saygı duyabilme'' yetisinin bitişi birbirlerine etiketler yapıştıran insanların varlığıyla, aslında iletişim, eğitim, globalleşmek* vs gibi kelimelerin ne kadar havada kalan kavramlar olduğunu anlıyoruz.

tahammülden, empatiden yoksun yeni bir neslin temsilcilerinin yarattığı bu tartışmalardan nasibini almayan etnik grup, dini inanç sahibi ya da inançsız yok denecek kadar az.

bugün din üzerinden yapılan siyaseti oturur eleştirirsin, bu insanların göremediklerini anlatmaya çalışırsın. hatta yerden yere vurursun. oturur aleviliği, alevi insanını da tartışırsın, kemalistleri, laik insanları... ancak insanların kutsallarına dokunamasın. etketleyemezsin, etnik kökenleriyle aşağılayamazsın.

bunu yapacaksan oturur, önce;

adamlığını sorgularsın. sonra da ben ne kadar insanım? sorusunu kendine sorarsın. cevap gelmiyorsa ''alacağım çok yol var'' gerçeğini kabul edersin.

saygı/sevgi.
Dünyada herkesin kendi gibi düşünmediğini kafasına sokmuş insandır. Tamam taraflıdır ama başkalarının inançlarına sürekli saldırmaz.
bu konuda en doğru hareketi yapan insan'dır.