bugün

Bize bol gelecek bir ahlak anlayışı vardır. Ahlak anlayışı şudur: Bir insan birisine iyi bir şey yapıyorsa sonucunu düşünmeden, tamamen içinden geldiği için yapmalıdır aksi halde yaptığı eylem iyi de olsa ahlaklı değildir.
Burada anlatılabilecek mahiyette kabaca iki temel formülasyona dayandırılabilir.

Konumuz, ahlaki eylemleri etkileyen tikel prensipler (maksimler).

1 - Bir ahlaki eylemi gerçekleştirirken göz önüne alacağın prensip, evrensel bir ahlak yasası olmasını isteyeceğin bir prensip olmalı (evrensel yasa).

2 - Bir ahlaki eylemi gerçekleştirirken göz önüne alacağın prensip, başka hiçbir amaca hizmet etmemeli, sadece söz konusu eyleme ilişkin olmalı (kategorik imperatif).

Bu noktada Kant'ın artık dillere pelesenk olmuş "hiçbir hal ve şart altında yalan söylemenin mazur görülemeyeceği" tümel prensibi örnek verilebilir: Kant, oldukça katı bir biçimde, örneğin öldürmek maksadıyla olduğu gayet belli bir şekilde arkadaşınızın yerini soran potansiyel bir katile bile, yalan söylememeniz gerektiğini savunur. Bu yargı her iki formülasyona da uygundur: Birinci formülasyona uygundur, çünkü yalan söylemenin değil, doğru söylemenin evrensel bir yasa olmasını istemek makuldür. ikinci formülasyona da uygundur, çünkü o anda gerçekleştireceğimiz ahlaki eylemin öncelikli bağlamı bir arkadaşımızın hayatını kurtarmak değil, doğru veya yalan söyleyecek olmaktır; meseleyi arkadaşımızın hayatı bağlamında ele almak, gerçekleştireceğimiz ahlaki eyleme ilişkin olmaktan çıkar, farklı bir amaca hizmet eder.
güncel Önemli Başlıklar