bugün

önemli olan imam hatip mezunu olmaları değildir. önemli olan imam hatip zihniyeti ile iş yapıyor mu? bunu sorgulamaktır. hoş örnekler ile sabit olunduğu üzere zihinleri de bozuktur.
son derece normal valilerdir. devlet okullarında okuyup o mevkilere gelmişlerdir. imam hatip lisesi devletin resmi okuludur. kaçak felan değildir. mevcut hükümet felan da kurmamıştır. ilk imam hatip okullarını laik irade açmıştır. ayrıca genel liselerde hangi dersler varsa aynı dersler de mevcuttur. fazladan 2 din dersi görüyorlar diye insanları bu şekilde ayıramazsınız.
81 ilin 12'sinde bulunan valilerdir. penguen'de karikatür konusu olmuşlardır.
her insan gibi gerekli egitimi alarak, vali olma hakkını elde eden insanlardır.
bileğinin hakkıyla, okuyarak egitimlerini alarak vali olma hakkını kazanmışlardır.
imam hatipli olması vali olmasının önünde hiçbir engel teşkil etmez.ama asıl gülünç olan şey, sanki imam hatipli insanın vali olmaya hakkı yokmuş gibi düşünen hazımsız bünyelerdir.

o kadar korkmayın, kasmayın kendinizi rahat olun..!
ister imam hatipli, ister ateist olsun ama görevini layıkıyla yaptığı zaman hiç kimseyi ırgalamayacak insan.
olasi cumhuriyet manseti, "iste o valiler".*
imam hatip liselerinde mülki amirlik yapabilmek için hangi yeterlilikleri kazandıkları merak konusu olan zat-ı şahanelerdir. gerçi, bu ülkede son yıllarda mülki amir olmak için herhangi bir yeterlilik gerekmiyor ya, neyse. ışık evlerinde, nur içinde büyümek yeterli. o başka bir tartışmanın konusu.

imam hatipli olmalarının mülki amirlik yapmaları önünde bir engel olmaması değil aynı kriterin valilik için bir ön şart haline gelmesidir asıl mesele gençler. artık, lafı ezelden beri makatından anlayanları bir bakışta seçebiliyoruz bu güzide tartışma platformunda. görüyoruz ki yenileri de eklenmiş bu güzide güruha.

zaten kamu yönetimi bölümünü de laf olsun diye açmış bu eğitim sistemi aq.

hakkaten kasmayın kendinizi rahat olun, siz de zevk alacaksınız.

ayrıca teorik olarak ben de anasını satayım, evet.
vay be. kapatın kardeşim şu imam hatipleri de millet bir rahat etsin bir huzura kavuşsun. imam hatip liselerinin meslek liselerden bir farkının olmadığını bilmeyen kişilerin taktığı valilerdir. yahu adamlar eleştiriir falan her şeye okey ama ''imam hatipli lan bu adam tüü allah belanı'' seklinde eleştirmek falan komik lan.
imam hatipli insan imam olmak için yetişmez, bilmeden atıp tutma, kendini de bu kadar kasma, imam hatipli insan hem pozitif bilimlerden gerekli egitimi alır yani senin anlayacagın dille söyliyim hem fizik, kimya ,matematik v.s dersleri görür hem de kur'an-ı kerim, arapça, hadis v.s egitimi alır.

bu nedenle onun aldıgı egitim, imam olması için degildir.imam hatipte okumayı tercih eden insanlar illaki imam v.s olmak için gitmezler oraya.bu nedenle imam hatipli bir insanın vali olması için önünde hiçbir engel yoktur.
kısaca imam hatipliği önünde engel olmayan valilerdir.

ama sen her zamanki gibi bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmaya kalktıgın için, saçmaladıgını da gözler önüne rahatlıkla seriyosun.

kendini bu kadar kasmaaaaa, rahat ollll rahattt...

(bkz: öteki ne tahammülsüzlüğün zirve yapması)
sadece liseyi imam hatip lisesi'nde okudular diye afaroz edilmek istenen insanlardır. bu valiler, bir devlet lisesinden mezun olduktan sonra diğer herkes gibi üniversite sınavlarına girmişler, hukuk fakültesi, siyasal bilgiler fakültesi gibi mesleğe dönük eleman yetiştiren fakülteleri kazanarak mezun olmuşlar, daha sonra zorluk derecesi epeyce yüksek "maiyet memuru" yani kaymakamlık sınavından başarıyla çıkmışlar, ülkenin adını bile duymadığınız ilçelerinde, taşrada en az 15 yıl sürünmüşler, oralardaki başarıları neticesinde de terfi ederek vali olmuşlardır.

ve bütün bunların hepsi mevcut hükümetten önceki hükümetler döneminde vuku bulmuştur.

şimdi de kalkmış bazı klavye delikanlıları, ismini-cismini, yaptıkları hizmetleri, niteliklerini falan bilmediği bu insanlara çamur atmaya kalkıyor.

madem o kadar biyografi meraklısısınız, bir de robert lisesi veya saint benoit lisesi'nden mezun olan valiler ve diplomatları da listeleyin de fişleme faaliyetiniz eksik kalmasın...
laiklik anlayışı kıt kitlelerin kaderini belirlediği ülkelerde olması hiç de şaşırtıcı olmayan valilerdir.

imam hatip okullarında eğitim gören insanların pozitif bilim konularında da eğitim aldıklarını söyleyenlerin meseleye tamamıyla at gözlükleriyle ve eksik bilgileriyle baktıklarına inanıyorum. o okullarda verilen ders programları içerisinde matematik, fizik, kimya derslerinin olması o okullarda yetişen öğrencilerin pozitif bilim ışığında düşünebileceklerini, bilim felsefesini özümsemiş oldularını kesinlikle göstermez.

pozitif bilim ışığında düşünmek nedir derseniz eğer: kısaca; sorgulayabilmek, dogmalardan sıyrılabilmek, olaylara şüpheci yaklaşabilmek, bir olayı sadece sonucuna göre değil sebepleri ve bu sebeplerin nasıl oluştuğunu da önyargılardan tamamen sıyrılmış bir şekilde rasyonel olarak inceleyebilmektir derim.

düşünün bir kere; imam-hatip lisesine giden bir çocuğun gördüğü ilahi derslere şüphecilikle yaklaştığını? hocalarına öğrendiği ayetlerin kendisine yanlış gelen taraflarını sorabildiğini? imam hatip öğrencilerinin hocalarıyla gelmiş geçmiş tüm dinler hakkında doğruları yanlışları eşliğinde tartışabildiğini? (içlerinden "töbe estafurullah" diyecek olanları %99 oranındadır)

şimdi bu tablo bize neyi gösteriyor?

çocuk imam hatip lisesine gidiyor ve bir dinin kitabını en başından itibaren sorgulanamaz olarak kabul ediyor. içerisinde yazılan herşeyin allah kelamı olduğuna inanıyor. değil o kitabın yanlışlarını görüp sorgulamaya başlamak, o tür bir şeyin düşünülmesinin bile onun cehennem denen bi yerde yanmasına neden olacağını öğreniyor. cezalandırılıyor. bakın burada; inceleyip yanlışını bulup, sorgulayarak doğrusunun ne olabileceğini düşünmesinin, çözüm arama girişiminin bile yasak olduğu bir eğitim anlayışından bahsediyoruz. sen bu çocuğa değil kimya istersen kuantum fiziği öğret ne farkeder?

bu arada bilim yalnızca matematik, fizik ya da kimyadan da ibaret değildir. bu disiplinleri sullar seller gibi öğrenmek bilimi de tamamıyla öğrenmiş olmak değildir. istersen matematik olimpiyatlarında dünya dereceleri yap. istersen öss'de türkiye birincisi ol. çocukluğundan beri hem okul hem de dershanelerde birinciliklerden birinciliklere koş... bu başarıların hiçbiri senin bilime muvafık olduğunu göstermez. hele bilimsel yöntem ile düşünebildiğini hiç göstermez.

felsefe, biyoloji, bilim felsefesi gibi sorgulamayı öğreten, şüpheciliği odak edinmiş müfredata hakim olamadığın sürece pozitif bilim konusunda bir hiçsindir! bu kadar basit. zaten siyaset meydanında da imam hatip öğrencilerinin içler acısı durumuna hepimiz şahit olduk. çoğu kişi gülerek izlemiş fakat inanın benim içim acıdı izlerken. çocuklar afyonla uyutulmuş gibiler. dünyadan, bilimden bi haber yaşıyorlar. sonlara doğru içlerinden cesur bir kaç kişi çıktı da "bizler de derslerimizde biyoloji görmek, evrim teorisini tartışabilmek istiyoruz" diyebildiler. o kızcağızın akıbetini gerçekten merak ediyorum doğrusu.

neyse fazla uzattık bilimsel düşünce konusunu.

laiklik anlayışı kıt olanlara seslenmiştik entrynin başında. oradan devam edelim. laiklik sadece, okullarda öğretilen: "din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması" demek değildir sevgili arkadaşım. laiklik bir düşünce yapısıdır, yaşam biçimidir aynı zamanda. biraz da; dini dersler ile bilim derslerinin birbirinden bir uçurum kadar uzak olduğunu kavrabilmektir laiklik. laiklik; kişiliğini dogmalarla oluşturmuş, sorgulanamaz bir dinin eğitimini almış bireylerin, devlet adına aldığı görev sonucu; özgür düşünceyi, insan temel hak ve özgürlüklerini, demokrasiyi, inançsızlığı ya da herhangi bir inancı mevcut çoğunluğun inancının(bizim ülkemiz için islamiyet oluyor bu) yıpratıcılığından, baskısından, şiddetinden koruyabileceklerini umanları komik bulmaktır. bu minvalde: "bireyler laik olamaz, sadece devlet laik olur" diyen kişi sonuna kadar yanlış bir düşüncededir. demokrasiyi benimsemiş insanlar nasıl ki demokrat olabiliyorsa, laikliği benimseyebilmiş insanlar da rahatlıkla laik olabilirler.

tüm bu bilgiler ışığında son sözüm şudur: geçmişte islamiyet adına yapılan onca önyargılı baskı, şiddet, katliam, bundan sonra da bu türden olayların yaşanabileceğini göstermektedir. bu tür istenmeyen olayların önlenmesinde görev alacak olan ülke yönetimindeki insanların imam hatip lisesi mezunu olduklarını bilmem benim içimin daha da huzursuz olmasını sağlıyor. düşünebiliyor musunuz, şehrimin valisinin imam hatip lisesi mezunu olması benim içime korku salıyor?

"bu ülkenin başbakanı da imam hatip mezunu" mu dedi birisi? tehlikenin farkında mısınız?
öncelikle;
(bkz: her ku$u siktin bi kaldı hacı leylek)

tanıma gel: imam hatip lisesi'nden mezun olduktan sonra üniversitelerin ilgili bölümlerinden mezun olup, devlet tarafından yeterliliği sabit görülerek valilik görevini ifa eden ki$ilerdir.*
konuya gel: $imdi ben de imam hatip lisesi'nde okumu$, o mekânların havasını almı$ birisi olarak saldıray abi moduna bürünebilirdim lakin kafamın basmadığı bazı noktalarla alakalı sormak istediklerim var evvelce.

yahu imam hatip lisesi nedir ? adam akıllı bilen var mı ? hani önünden bile geçmediği halde kulaktan sıkma bilgilerle yazıp çizenlere soruyorum. o okullarda okuyanlar zaten bilir. yahu sözlüğe bakan zanneder ki imam hatip liseleri biyonik imam yeti$tirilen bir kurum. oradan çıkanın ba$ka bir vazifesi olamaz, olmamalı. doğru ya biz imam hatip okuyanlar yüzünde seksenbe$ karı$ sakal, uzun cübbe, kafada sarık $er'i düzenin gelmesi için götünü yırtar, akla hayale gelmeyen i$ler yapar.

hemfikir olalım evvela;
adamlar yıllar önce dönemin revaçta olan okulları sayılan imam hatip lisesinde okumu$, o dönem herhangi bir engel olmadığı için herkes gibi üniversiteye girmi$, okul bitiminde de gerekli yeterlilikleri tespit edilerek devlet bünyesinde çalı$maya ba$lamı$. herhangi bir sorun var mı ? yok.*
adamı hallettik sıra geldi imam hatip lisesi'ne.
imam hatip liseleri reel olarak meslek liselerinden daha fazla müfredatı olan okullar. meslek liselerinde bu bağlamda daha az müfredat var. tml okuyan birisi olarak biliyorum ki imam hatip lisesi müfredatı türkiye'deki tüm okulların müfredatından daha geni$ ve kapsamlı.**
bu maksatla gerekli hatırlatmaları yaptıktan sonra gelelim esas sorumuza.

ey sevgili suuser;

siyasi görü$ün ideolojin ne olursa olsun ilgilendirmez beni lakin;
salt partizanca kar$ıt ideolojinin temelinden gelen birinin yada birilerinin bireysel ba$arısızlıklarını genele yayma çaban seni komik duruma dü$ürmekte.
$unu de anlayı$la kar$ılayayım seni;
devletin valisi basiretsiz, yeterliliğe sahip değil, böyle infial durumlarında devleti aciz dü$ürüyor de anlayayım. ama salt adam beceriksiz yada acizlik gösterdi diye tutup bunu imam hatip okuduğuna bağlaman ve alttan alta imam hatip okuyanları da aynı kefeye koyman kusura bakma senin acizliğini, yetersizliğini ortaya koymandan öte bi$ey değil.

yoksa aynı vali aynı olay durumunda en iyi müdahaleyi yapıp 2 saatte durumu düzeltse, kazazedeleri kurtarsa vs çıkıp diyecek misin "devletin süper valisi, üstelik imam hatipli" diye ?

en azından kendine dürüst ol, bana zaten olduğun yok.
hakkında özdemir ince'nin harika bir köşe yazısının olduğu konu. bu konu son derece önemli bence. zaten kendi yorumumu da aynı başlık altında anlatmıştım. (bkz: #4937178)

laik eğitim sistemi ile dini eğitim sisteminin birbiriyle alakasız sistemler olduğunu anlamamız lazım. eğer bu ayrımı iyi yapabilirsek ve sorunun kökenini iyi analiz edebilirsek; yıllardır içinde debelendiğimiz türban sorununun da aslında nereden-nasıl kaynaklandığını çok daha iyi kavrayabiliriz. buyrun, özdemir ince'nin muhteşem yazısı

http://hurarsiv.hurriyet....d=72&tarih=2009-03-28
felsefeyi kant,aristo, platon gibi filozofların tekelinde zannedenlerin hakkında konuşmaları için öncelikle felsefenin ne olduğunu öğrenmeleri gereken valilerdir.

her zaman lümpen olmayı, bilgisizliği, cahilliği ön planda tutmasalar belki özdemir ince'nin ne söylemek istediğini anlayabilirsiniz. zor bişey farkındayım ama biraz araştırın, kurcalayın bazı şeyleri. bilim ile din arasındaki uçurumun fakına varın. hayatını salt dini kurallarla yaşayan insanların devlet yönetimi gibi son derece önemli konulardaki acizliğinin farkına varın. kutsalına dokundurduğu için devlet ve bürokrasi insanlarına karşı düşman politikası izleyen insanlar tarafından yönetiliyor olmak inanın çok tiksindirici bir duygu.

ahlak, etik değerler, onur, gurur... bu gibi kavramlar salt dini değerlerle ölçülemez.

lisede gördüğünüz 2 saatlik felsefe dersi sizin için son derece sıkıcı ve gereksiz görülebilir. fakat bu felsefenin herkes için gereksiz bir konu olduğu anlamına gelmez. ayrıca, özdemir ince'nin yazısından "felsefe olmadan vali olunamaz" gibi bir anafikir çıkartıyorsan zaten senin için söylenebilecek pek fazla birşey yok. durumun ciddi anlamda anormal ama felsefeyi 2 saatlik bir ders olarak algılaman gayet normal.
imam hatibi bitir bitirmez kamet ve ezan okuma yeteneklerine göre tayinleri yapılan valilerdir. *
sağlık meslek lisesinden mezun olup inşaat mühendisi olmuş gibidirler.
imam,hatip yetiştirmek için açılan okulda okuyup niye imam veya hatip olmadığını merak ettiğimiz adamdır.
imam-hatip liden vali mi olur dedirten olaydır.

(bkz: ya imamsındır ya hatip)
verdikleri rahatsızlığın temelinin hiçbir şekilde "inançlı bir kişi" olmalarıyla alakası yoktur. bunu böyle yorumlayabilmek için ciddi manada önyargılı olmak gerekmektedir. bu önyargının nedeni ise asıl meselenin özünü oluşturur zaten. kimsenin dini kimseyi ilgilendirmez. hele ki ülke yönetimini elinde bulunduranların dini hiç mi hiç kimseyi ilgilendirmez. ama asıl önemli olan böyle önemli yetkileri elinde bulunduranların kararlarını dini yasalara göre almamaları. hayal mi görüyoruz, kıçımızdan mı uyduruyoruz, "laikçi"lerin hayalürünü şeyler mi bu bahsettiğim korkular?

binlerce örneği var bu türden yanlış alınan kararların. dini kuralları her türlü yaşlam kurallarının önünde tutan insanlarca yönetiliyor bu ülke. iğdiş edilen bir eğitim sistemimiz var. bilim konularını sansürleyen bilim dergilerinin başındaki yöneticiler var. devlet televizyonu yöneticileri yine dini kurallar çerçevesinde kararlarını alıyorlar. doğalgaz müdürleri cuma namazlarına yetişebilmek için insan hayatını hiçe sayan, saçmasapan açıklamalar yapabiliyorlar. bu ülkenin başbakanı dış işlerimizi dini kurallar çerçevesinde belirlemeye kalkıyor. hergün binlerce insan dini kuralları hayatının merkezine yerleştirmiş belediyeciler tarafından parklarda, bahçelerde, sokaklarda ahlak bekçiliği adı altında tartaklanıyor, gerek görülürse öldürülüyor... şuan için hızlıca aklıma gelen örnekler bunlar.

lütfen tekrar tekrar hatırlatıyorum: din ile bilim iki apayrı konu. bu ülkenin acilen karar vermesi gereken sorunları var. din eğitimi ile laik eğitim birbiri ile tamamen ayrı konular. ortada imam-hatip gibi din merkezli eğitim veren bir kurum var ise, laik olması zorunlu kılınmış devletin yöneticisi olmayı hiçbir şekilde haketmemektedirler. herkesin dni değerleri kendisini bağlar. lütfen bi zahmet şu dininin emrettiklerini benim yaşlam alanımdan uzak tut. benim geleceğimi etkileyen kararlar alırken bir zahmet kutsalına soracağına bilimsel olan yönteme başvur.
imam hatiplerin ne olduğunu bilmeyenlerin altındaki anlamı çözemediği valilerdir. büyük ihtimalle, tayyip erdoğan'ın da "bütün valilerine istisnasız" sahip çıkma gafletinde bulunuşununda farkında değillerdir bu anlamı çözemeyenler.

bakıyoruz, imam hatip nedir? ne amaçla kurulmuştur? imam hatiplerin kurulma amacı, din görevlisi yetiştirmektir. kıçınızıda yırtsanız... çatlasanız da... patlasanız daaa... imam hatipler din görevlisi yetiştirmek için vardır. yani herhangi bir meslek lisesinden farkı din görevlisi yetiştirmektir. örneğin bir endüstri meslek lisesi yahut turizm meslek lisesi yahut dış ticaret meslek liseleri gibi. turizm meslek lisesi, turizmci yetiştirir, dış ticaret meslek lisesi dış ticaretle alakalı eleman yetiştirir, endüstri meslek liseleri teknik eleman yetiştirir. bu meslek liselerinden mezun olanlarda, üniversitelerinde eğitimini aldıkları alanın yüksek okullarına varsa fakültelerine devam ederler. ekstradan devam edebilme şansları yoktur. turizm meslek lisesini bitirip kalkıp iktisadi idari bilimler okumaya kalkarsanız cortlarsınız. zaten memlekette yaşanan kat sayı sıkıntısının da temeli buna dayanmaktadır.

lakin.. gelin görün ki bu imam hatip liseleri, rabbim tarafından torpilli olduklarından olsa gerek, diğer meslek liseleri halen üvey evlat muamelesi görürken, imam hatiplerin zaman içinde, cinsi cibiliyeti değişmiş, amacı aynı olmasına rağmen, müfredatı vs. "yeteri" kadar değişmiş, bütün meslek liselerine has problemleri aşılarak farklı fakültelerde okumalarına olanak verilmiştir.

yani yola teknik eleman olarak çıkıp koca liseyi bitirip sonunda ben vali olmak istiyorum diyemezsiniz. yedirmezler adama mülkiyeyi anam.

ama yola imam olarak çıkmak isteyip, bütün liseyi bitirip, sonunda yav ben imam olmicam vali olcem vazgeçtim derseniz, gel yavrum gel canım derler.

yani bu olayın ardında yatan kocaman bir "haksızlık" söz konusudur. isteddiiiğiiinizz kadar kendinizi yırtın bu gerçeği değiştiremezsiniz. yani olay sadece efendim eğitimi almış, sınavlara girmiş, hakkıyla vali olmuş falan fila,( zort part cart geç bu ayakları anam babam ) değildir..bir de mevzuyla alakalı olarak (bkz: köy enstitüleri)

oysa vali olmak isteyen insan pektabi düz liseye gider, mülkiyeye girer, gerekli eğitimleri alır, sınavlarını verir. "bu devletin" , anlaşılmamıştır diye söylüyorum tekrar ediyorum "hükümetin değil" "bu devletin" valisi olarak yetkili merciler tarafından atanır. hükümetler, valileri etkilemez. hükümetler valileri korumaz yahut kafasını ezmez. vali adaletli ve sosyal devleti temsil eder şehirlerde. hükümetleri değil. yani en azından türkiye'nin yönetiminde bu böyledir. sizin yaşadığınız yer ugandaysa orda farklı olabilir bilemiyorum. kendi memlektimde yaşadığım için doğal olarak "en iyi" buranın düzenini "biliyorum".

edit: imam hatibin kapısından içeri girmiş olmak, girmemiş olmak şu bu, bırakın bu bok püsür ayrıntıları, ben onlar hangi dersleri görüyorlar, hangilerini görmüyorlar demiyorum. çok açık bi şey söyledim size, imam hatipler din alimi yetiştirmek için var olan meslek liseleridir. ortada da dönen kabak gibi bir haksızlık vardır. imam hatiplilere kıyak yapılmaktadır. bu kıyağın amacını sorgulamıyorum bile, bi de oraya girersek iş çığrından çıkar. ama en basit adımı söylüyorum size; eğer bugun imam hatip mezunu vali olabiliyorsa herhangi bir meslek lisesi mezunu da aynı rahatlıkta istediği herhangi bir alanı seçme hakkına sahip olmalıdır. eğer aynı hakka sahip olamıyorsa, bunun altında bi ibnelik vardır, torpil vardır, hak yemek vardır. bugün hak- hukuk diye bağıranlar kaç kişinin hakkını ezip geçiyorlar haberleri var mı? bu kadar net, bu kadar açık. hadi şimdi geçmiş olsun.
başbakanı imam hatipli olan bir ülkede neden garipsendiğini anlamadığım valilerdir. zamanında halkın yarısı bu adama oy vermiş, ne olursan ol, gel başbakanımız ol demiş.

şimdi şurada yapılan yorumlara bakıyorum da hayatlarında bir kere bile imam hatip lisesinin kapısından içeri girmemiş olanlar konuşuyor, ahkam kesiyor. imam hatiplilerin idari amirlik yapacak eğitimi nerde aldığını merak ediyor, aklınca sorguluyor. güzel kardeşim, önce bir bilgi sahibi ol, ondan sonra saçmalama hakkını kullan özgürce. sanki bu adamlar direkt liseden sonra valiliğe başlıyor. kaldı ki düz bir lise'de hangi dersler alınıyorsa, yani matematik, tarih, coğrafya, kimya, fizik, felsefe vb. imam hatip liselerinde de o dersler alınıyor. sadece bunlara ek olarak dini dersler verilir.

imam hatip lisesi mezunu olmama rağmen, şu andaki imam hatip sistemini savunan biri değilim, tüm bu okulların kapatılıp yerine din bilgisi ağırlıklı, adam gibi yabancı dil öğrenilen, daha etkin okullardan yanayım ben. ama sizin şu kendinizden olmayanı dışlayan, yukardan bakan zihniyetinize şahit oldukça en büyük taraftarı kesilesim geliyor bu okulların.
zihinlere, vaaliliklerinin abesliğinin ve tehlikeliliğinin empoze edilmeye çalışıldığı idaarii aamirlerdir. bu işlem bittikten sonra aşağıya doğru fikrii empozesyonun devam etmesi beklenir;

+ imam hatipli kaymakamlar
+ imam hatipli müftüler
+ imam hatipli vaizler
+ imam hatipli imamlar !

"hadi lenn" demeyiniz. zira ilk empoze işlemi başarılı olursa, aşağı kademeler için tepki süresi, bir öncekine verilen tepki süresini aşmayacaktır.

(bkz: tehlikenin farkında mısınız)