bugün

ilkokulda hepimizin bildiği gibi o malum, o mavi poşetle sargılı olan, başında mis kokulu silgili kurşun kalemlerimizin uçlarını çatır çatır kıra kıra kalemtraşımızla açıp kirlettiğimiz o güzide mekan.

evet orası, sınıfın en köşe tarafında sineye çekilmiş bir çöp kutusu!

duvarlara her gün selam veren muazzam duruşuyla ve çocukluğun da verdiği hiperaktiflikle bir tekme indiresi geliyordu insanın o naçizane varlığa..

bi tane de sen vur be koridorları çığlıklarıyla çınlatan çocuk.. sen de vur, ne çıkar?

neyse.. malumumuz, bu kadar hor görülen ve ezilen bir varlığı da derslerde kalemin ucu kalınlaştığı zaman ihtiyacımız düşer ve pek değerli sınıf öğretmeniyle aramızda şöyle bir diyalog gelişiverir;

+ "örtmeniiiiiim, kalemimi açabilir miyiiiiiiim?" * * *
- tabi 2 hayal arasindaki 7 kiriklik.

öğretmenden * izin alınmış ve o minik yürek de ferahlayıp çöp kutusunun başında saatlerce beklemeye koyulmuştur.

5 dakika sonra...

2 hayal arasindaki 7 kiriklik büyük bir özgüvenle, e biraz da örtmeninden * aldığı gazla çöp kutusu çetesini toplamaya başlamaktadır.

2 hayal arasindaki 7 kiriklik: hey millet gelin gelin, burda kıpırdayan bişi buldum ben! *

hemen akabinde, 3-5 kişi "obaaaaaa" layarak hücum etmişken...

x: olm burda hiçbişi yok ben oturuyorum yerime örtmen kızıcak birazdan.
y: korkaksın dimi olm, korkak korkaaaaaaaak! (gülüşmeler)
2 hayal arasindaki 7 kiriklik: susun bi olm. irem'in kalem kutusunu sakladım, salak hala farketmedi, haha.
z: örtmene söylerse ne yapacaksın olm?
2 hayal arasindaki 7 kiriklik: onu bunu boşver de, selin baya güzel be olm. valla bak. hani böyle renkli kalemlerim gibi, rengarenk. yani onu böyle bu kalem gibi açtıkça renkli renkli kalem açacağı çöpleri çıkıyo...
x, y, z (hep beraber): vaaaauuvvv... *