bugün

Köşesinden verdiği hükümlerle, dünyalar kurup, hayatlar bitirdiği kuruntusuyla olur-olmaz her konuya burnunu sokmak nasıl bir ruh halinin tezahürüdür bilemeyeceğim ancak aklı başında her insanın sabrını zorladığı aşikar.

hazret, bugün yine köşesinde müthiş bir sorunu ele alıp, toplum ahlakına mugayir böyle bir densizliği! cezasız bırakmamış.
malum, tv dünyasına mensup, hangi vasfından ötürü gençlere örnek teşkil etmesi gerektiğini anlayamadığım -ki bu az veya çok her meşhurun, topluma örnek olma misyonu! da ayrı bir yazının konusudur- defne joy foster'ın ölümü üzerine hemen herkes fikir beyan etti, yazdı, konuştu.
olayın trajik olduğu ortada. hal i hazırda evli ve çcuklu bir kadının, başka bir erkekle, hususiyetle erkeğin evinde bir gece yarısı ölümü toplumsal normlar göz önüne alındığında garipsenecek bir durum. lakin toplumsal değerler her zaman doğruyu işaret edecek değildir diyerek, bu konuyu şahısların vicdanında çözmesi gerektiğini düşünüyor ve es geçiyorum.

benim özellikle değinmek istediğim nokta, toplumun ahlaki normları üzerinden, gencecik bir kadının acı ölümünün populist söylemlere malzeme edilmesi. işin garibi bu toplumun değerleri arasında, öleni hayırla yad etme, arkasından konuşmama ve zahiren, hatasına dahi tesadüf etse başını çevirme olduğunu bile bile, dalga geçer gibi mevtanın ardından yok evli kadının o saatte bekar adamla ne işi var, yok evde çocuğu bekleyen kadın bunu yapar mı?
yahu sapıttın mı be adam? sana ne? bana ne? insanlar, dilediği gibi bir hayatı yaşama hakkını ne zamandan beri sana sormadan değerlendirememeye başladılar? memleketin en çok satan gazetesi dediğiniz o mecmuada, kahve ağzıyla, ergen mantığıyla yaptığın ölünün arkasından prim kovalamak değildir de nedir?

"Kerem'in adını duyunca, Gökmen Özdemir'i aradım, Vatan'dan.. Arkadaşı..
"Sor bakalım kerataya, evli barklı ve çocuklu kadını niye götürmüş evine" dedim. "Sordum bile ağbi" dedi, Gökmen.. "Vallahi daha o gece tanıştık. ikimizin de kafası iyiydi. Gittik işte" demiş, Kerem.."

bakın bu alıntı, hıncal uluç'un yazısından. 'sor bakalım kerataya', 'evli, barklı ve çocuklu kadın' gibi ifadelerdeki kadını öteleyen, aşağılayan, çapkınlığı erkeğin en doğal hakkı, evli bir kadının başkası ile flört etmesini ise -ki doğruluğu bile kesin değil- zinhar yasak gören sakil mantığı sezebiliyor musunuz?

ahlak namına atıp, tutarken birisi de çıkıp demez mi bu had bilmeze; "bre adam sen evladın yaşındaki kadınlar ile düşüp kalkarken neredeydi bu basiret?"
ortada fol yok fos yokken tutup bunu birisi derse uluç'a, döner ona da "sana ne? istediği ile, istediğini yapar" derim ama bunları yapma hakkını kendisinde gören bir adamın ahlak bekçisi kesilmesi hiç de komik değil.

ben tüm bu kargaşadan nemalanma çabasını başlkta da belirttiğim gibi, ilgi muhtacı bir adamın kendi tatmini esnasında, etrafın ne diyeeğine aldırmadan attığı çığlıklar olarak algılıyorum. ve maalesef beni dahasına ikna edecek bir geçmişi yok hıncal uluç'un.