bugün

insanin soyledigi birbirini tutmamasi durumu.
düşüncenin bir yöne giderken davranışın tam tersi yöne kaçması.
pisliğin her türlüsünü yapıp ramazanda iyi müslüman taklidi yapmak. öyle insanlar vardır ki sigortasız işçi çalıştırırlar, karısını aldatırlar, başkalarının fikirlerine ve inançlarına zerre saygı göstermezler fakat bu güruh ramazanda bir anda dini bütün oluverir. bir anlamda kendi kirli vicdanlarını rahatlatmak meselesidir zira yurdum insanı ramazan dışında gayet egoist, duyarsız ve de günaha yatkındır. ramazanda oruç tuttuktan sonra ramazan sonrası kaldığı yerden yediği nanelere devam eder bu insanlar. elbette bunun dinin temel prensipleriyle ilgisi yoktur. tek suçlu ilgi duyduğu ve sahiplendiği her şeyi yozlaştıran ve idrakı götünde olan yurdum insanıdır.
ikizler burcu olan kişilerin, burçlarını söyledikleri anda karşılarındaki insan tarafından kendilerine yüklenen anlam.
(bkz: the mask)
kişiye, dile, ırka, renge, cinsiyete bakmaz.

ikiyüzlü insan herhangi bir dine, düşünceye bağlı olabilir.

kimi atatürk'ü kullanarak çıkar elde eder,
kimi camide önlerde yer ayırtır, ezanın kendisi için geç okunmasına müsade eder...

asıl lanetlenmesi gereken şey bu aslında.
epey bir süredir, yarım yamalak takip ettiğim şu sözlük ahalisinin özellikle dar kalıplar içine hamasi bir söylemle hapsedilmiş siyaset bağlamında yazan yazar bozuntularının en onulmaz hastalığıdır. bir de son zamanlarda ortaya çıkan; kökeninin de tüm araştırmalara rağmen hala tespit edilemediği bir ulusalcılık virüsü mevzu bahis, bunun da en bariz belirtisidir bu ikiyüzlülük efendim. allah şifa versin diyeceğim ama vermiyor ben ne yapayım.
(bkz: riyakarlık)
sigara isteyen adama sigara vermemek ardından 2 dakka sonra çorabına sıkıstırdığın malboş dan cıkarıp içmek ,daha sonra "hani yoktu lan sigaran" diyen otakcıya "ya şimdi aldım" deyip hemen bitane uzatmaktir.
oturmamış kişiliğin yüzüne yansıması.
murathan mungan a göre türkiye nin resmi dinidir.
iş yerinde sıradan bir gün,

babam eski komünist, yeni sosyal demokrat bir liberal ama aklı hala 70lerde. evvelden devrimci gençler gelmiş babamla muhabbet etmişler. bir üyelik durumu söz konusu haftalık bir solcu gazetesine babam da işlerinin yoğunluğu nedeniyle pası bana atmış. alone muhattap olsun bu ateş dolu gençlerle diyerek sanırım, vermiş ismimi telefonumu. bana da haber ettiği falan yok. işte o sıradan gün aradılar bu gençler. bu haftasonu che nin ölüm yıldönümünü anacağız diye girdi söze. noluyor lan dedim. sonra anladım mevzuyu. biraz ayıp oldu ama ne yapayım haberim yoktu. gelip bir tanışmak istiyoruz alone bey dediler. buyrun dedim. içimden hssiktir ile beraber.

geldiler. bir bay bir bayan. çay da geldi bu arada. başladık muhabbete. elinde bir dergileri var. verdiler bana. üyeyim ya o sebepten hani. göz attım bir. malum şeyler. akp akp akp. sonra uzun uzun muhabbet ettik. beni alevi sandılar. sesimi çıkartmadım. haliyle sosyalist de sandılar . sesimi çıkartmadım. ne de olsa babam tarafından haber edilmeyerek solcu bir derneğe üyeydim. kapitalizme sövdüler. ben de sövdüm. amerika'ya sövdüler, ben daha kötü sövdüm. aman allahım yıldızım mı parlıyordu ne? normalde karşı çıktığım şeylerin hepsine orda sessiz kalmıştım. hatta ben de 5 dk boyunca akp'ye nasıl giydirdim , tahmin bile edemezsiniz. iğrenmiştim kendimden. en son hatırladığım.

karşımda duran iki tane tamamiyle inanç dolu genç vardı. bir şeyin mücadelesine inanmışlardı. che'ye deniz'e . ve kendilerine en önemlisi. bir saflık hissettim konuşmalarında o an. yanlarında kokan bok çiçeği gibi hissettim kendimi. bi anda onlardan mı olmuştum ne? yo hayır olmamıştım. ama sözlükte aylarca karşı çıktığım şeylerle bir anda yüz yüze gelmiştim. onların suratlarına karşı burdaki cüretkarlığımı gösterememiştim. o anda bunu düşündüm ama gereksiz olacağına karar verdim bu kahramanlığın beni mareşal yapmayacağını düşündüm. zira beni kendilerinden bilip gelme gibi bir yanılgı vardı ortada. bok işin biriydi hakkaten. ama yine de bu masum yapmazdı beni. iki yüzlü alçağın biriydim. bunu farkettim sadece bir an için ama.

onlardaki o inançtı beni kendimden soğutan. kendime tuhaf yaklaşmamı sağlayan. aylardan beri sözlükte karşı çıktığım şeylere bile bir an için kayıtsız kalabilirdim. bilmiyorum bazılarımızın ruhu buna elverişli galiba benimki gibi. sonuç; sonucu fena olmadı bu mülakatın. ne bok olduğumu bir kez daha anladım o gün.

yalnız bu zaman zarfında neden bu kadar sözlükte solculara ve komünistlere giydirdiğimi de anladım. o boktan ve siyasi muhabbetin sonunda asıl beyinlerindeki şeyleri dile gitirmişlerdi bu gençler. ben de merakla bekliyordum zaten para mevzusuna ne zaman geçicez diye. aidatımız şu kadar diyiverdi verdi kız. 25 ytl imiş aylık abonelik. sonra bir kitap çıkardı masaya koydu bu da 40 ytl dedi. oha dedim içimden ayn rand ın kitapları bile bu kadar pahalı değil. neyse iki aylık peşin artı kitap parası dahil olmak üzere toplam 90 ytl yi bastırdım onlara. içimde acayip bir kazıklanma duygusunu da koruyarak. hatta bir yıllık peşin istediler aidatı. post makineleri de varmış yanlarında. ne denilebilir ki.... post makineli devrimci..

özetle; ne karşı çıktıklarıma karşı bir inancım vardı sapasağlam, ne de yanında durduklarıma karşı. kırılgan pezevengin tekiydim. orta şerit insanıydım. ama yine bu beni kötü biri yapmaya yetmezdi sanırım. emin değilim, yapabilir de.

hava kararmıştı, 2008 ekim ayının en kötü günüydü. sonra yağmur da başladı. o biraz aldı pis kokuyu. biraz da depeche mode.
tüm dünyada giderek yaygınlaşan kötü özellik.

(bkz: büyüyor efenim durduramıyoruz)
iyi niyet ve saflık sosuyla servis edilince daha da mide bulandırıcı olan karaktersizlik belirtisi.
kişinin kendi yorum ve değer yargılarına göre değişebilen durumlarda ortaya çıkandır.
normalde özgürlükçü olduğunu ve yasakları sevmediğini söyleyen kişinin hoşuna giden/işine gelen yasaklar karşısında suskunluğudur.
kanayan bir yaradır.

geçtiğimiz aylarda vefat eden muhsin başkan'ın ardından "maraş katliam"nı hatırlatanların ve mushin yazıcıoğlu'nun bir katil olduğunu söyleyenlerin (kaldı ki bunlar mahir çayan'ın bir halk kahramanı olduğu iddia ederler) bugün türkan saylan'ın ardından saylan'ın islam'a ve müslümanalra karşı aldığı tavrı hatırlatanlara karşı tavır almalarıdır.

muhsin başkan'ın ardından hatırlatmalar yapanlara küfür edenlerin aynı şekilde hatırlatmaları yapmaları ve yine "geri zekalı, emsel, gerici ve şeriatçı" gibi ithamlarla karşı karşıya kalmalarıdır.
kısaca; insanın söyledikleri ile yaptıklarının bir olmaması durumu.
Özü sözü bir olmayan, riyakârlık yapan kişi.
(bkz: work out)
bu bize özgü bir şey sanıyorum. çok ikiyüzlü insanlarız nedense... belki öyle yetiştiğimiz için. gerçi bir insan nasıl yetişmesi lazım ki ikiyüzlü olabilsin bunu da bilmiyorum.

ama gerçekten çok ikiyüzlüyüz. yani hepimiz öyleyiz. bunu kendimize itiraf edemiyoruz...

mesela***

parkta iki sevgili öpüşmektedir, yaşlı bir teyze yanaşır ve ''eviniz barkınız yok mu sizin gidin evinizde ne yaparsanız yapın ama burada öpüşemezsiniz'' der. bu konu haber olur ve gazetelere çıkar.

ardından sözlükte onlarcabaşlık açılır. ''yobazlar iş başında'' ''öpüşmemize karışıyorlar'' ''bu yobazları irana sürmeli'' vs vs daha onlarca yazı.

***

mesela;

bir adam parkta namaz kılıyor, ve bu gazetelere yansıyor ardından sözlükte yazılar ''evinize gidin kardeşim orada olacak şey mi?'' ''park cami mi kardeşim gidin camii YE '' ''iran a gidin '' ''türkiye nin şeriat ülkesi olması'' vs vs bir ton yazı..

bu yazıları yazanlar aynı kişilrin olduğunu düşünürseniz, demek istediğim daha net anlaşılır.
karatersizlik değil karakter sorunudur , baksan adamda birden çok karakter vardır aslında. en nihayetinde ayarını alır ortamdan uzaklaşır.
ingilizcesi için; dissimulation, double dealing, insincerity, duplicity, hypocrisy.
karaktersiz bir insanı tarif ederken kullanılabilecek kelimelerden biridir.
insanın içinden gelen tüm güzel şeyler gibi kötü şeyler de vardır ve bunlar azımsanmayacak kadar çoktur.
işte ikiyüzlülükte bunlardan biridir ve bence en kötüsüdür.
menfaatçi, çıkarcı ve içinden hesapçı insanların "yüzüdür". gerçi insan demek yanlış oldu ya, neyse...