bugün

şirince'ye koşanları akla getirmiştir.
tamamen konudan bağımsız olarak tabi. ehi.
zındıkları üzüntüye gark eden olay,
adam gözündeki çapağı yıkamamış, koşmuş allaha kitaba sövüyor, ulan bu nasıl bir mantalite ürünüdür? nesin sen? neye inanıyorsun ya da inanmıyorsun zerre önemi yok, cehennemde sen gibiler sonsuza kadar kalmış umurumda bile değil, ama sen ne hakla benim inancıma küfreder, hakaret eder ve kendini insancıl, ilerici aydınlıkcı falan zannedersin? gerizekalımısın sen? düşünemiyormusun bu kadarını? senin inançsızlığına hakaret ve müdahale edildiğinde ciyaklamayacaksan bunu yapmaya devam et, ama dediğim gibi, ciyaklamak yok.

bundan dolayı böyle davranıyorlar bu zındıklar, o kadar güzel anlatmış ki; http://www.youtube.com/watch?v=7GGgYvvtTIM
oturma mûnkir ile yeme sancı, pas alırsan paklamaz her kalaycı. heyhat.
ikinci, üçüncü, beşinci milenyum.. kaç olursa olsun; teknoloji, bilim, düşünce ve insan geliştikçe daha da fazla şey öğrenip, varlığı çok daha ruha işleyen, eskinin kör bağlılığından ziyade akılla ve ruhla beraber kendinde bulacağın allah'a inanmak, gün geçtikçe daha da normal olan şeydir.. *
afedersiniz ama;

(bkz: olmayan beynini sikeyim)
Allahın gönderdiği bir peygamberin doğumuna görd hazırlanmış bir takvimi kullanırken o kadar da şaşmamak gerek buna.
Hem iman çağ ile ilgili değil ki. "ikinci milenyumda hala ateistlerin olması" ya da "beş yüz kırk altıncı yüzyılda hala yehovaya inanların olması" desem bunda da yadırganacak bir şey yok.
Çünkü çağ demek ahlakın, dünya görüşlerinin zamanla değişmesi ve bilimin zamanla ilerlemesi demektir. Bir tanrının varlığı ise, bu tek ve gerçek tanrı Allah da olabilir, ispata bağlı değildir, inanç işidir.
Ben olduğunu kanıtlayamadığım gibi sen de olmadığını kanıtlayamazsın. O yüzden iman ya da imansızlığın devri yoktur.