bugün

ibadetlerini yapmaya çalışan ama günlük hayat içerisinde bazen şüpheye düştüğünü sanıp, kafir olmaktan korkan müslümanlar için prof. abdülaziz bayındır'dan güzel bir yazı.

yazı çok uzun ama sabredip okuyun.

http://www.suleymaniyevak...dergisinin-roportaji.html
özellikle gündüz namazlarında insanın başına sık gelen hadisedir. koşuşturma arasına denk gelen öğlen ve ikindi namazlarında bazen, insanın zihni o kadar dolu olur ki kılınan namaz geçiştirilmiş gibi hissedilir. ciddi vicdani sıkıntı yaratır.

bunun dışında harama bakma, istimna ve gözünü çirkinlikten sakınmama durumlarının hemen ertesinde kılınan namaz ve ibadetlerde tat alamama mümkündür, çünkü allah'ın emirlerine riayetsiz olduğunu bilen bir kalp ağrımaktadır.

kendini sıkça kınayan nefsi allah sever, ancak bunun sınırını aşıp kendimizi lanetlemeye ve yoldan çıkmış olarak görmeye başlar isek bu bizim ümidimizi kırabilir ki, ümitleri kırmak da şeytanın yaklaşma yollarından biridir. battı balık yan gitmek zorunda değildir. her çirkinliğin arkasından tevbe edebilme imkânı veren rabbe hamd etmek gerekir. tevbe imkânı bulmadan, günaha veya çirkinliğe sarmalanmış vaziyette ölüm de gelebilirdi...
gönül ve zihin dünyasına giren virüsler sebebiyledir.