bugün

bir direnç testidir.. eğer 08.00-18.00 mesaisinde saniye durmaksızın ısrarla çalan bu telefonun sesine iki ay dayanabilirseniz, o firmaya sadakatinizi kanıtlayacak, daimi bir pozisyon, hatta belki bir de terfi edineceksiniz emin olun.. dayanamamanız olasılığı için ise işyerinin güvenlik görevlileri gorilleri uyutmak için kullanılan okla bir yerde sizi vurmak için hazır bekliyor olacaktır ki geçirdiğiniz allı pullu cinnetle telefonu kablosundan yakalayıp bir gürz gibi kullanarak sahibini katl haline getirmeye fırsatınız olmasın..

ben misal, şu anda bu testte kimsenin ulaşamadığı noktalara geldim.. yakında doğan medya group'u toptan bana verebilirler, hazırlıklı olun 'milliyet samurai' ekine.. o kadar büyüledim yetkilileri eminim.. kolay değil.. tam 2 buçuk aydır çalıyor telefon.. bu zamana kadar kah sinirlendim, kah ulaşılamayan kişi için üzüldüm, kah kontrolümü kaybedip ağladım, kahkahalarla güldüm (dikkatli okuyucular aslında 'kaha'larla güldüğümü anladı).. artık yavaş yavaş bu acı beni ehlilleştirdi ama.. erdim resmen.. pamuk gibi bir adam oldum, hiçbir şeye sinirlenmiyorum..

mesela eskiden olsa, ''be ağzına sıçtığımın karısı ne bok yemeye bırakıp gidiyorsun masanı, kafamızı melodik bir biçimde siktirtiyorsun.. graham bell bile küfür yedi lan benden.. adam efendi bi mucit.. hak etmiyordu o ve annesi bu lafları.. hep senin yüzünden.. telefonu senin yerine cevapladığımda da surat yapıyorsun.. suratına vurduğumun kadını.. şeytan diyor aç telefonu ''nedret hanım patronun ofisine kadar çıktı, rahatsız edilmemeleri gerektiğini tembihledi.. bi de oradan müdür olarak mı dönecekmiş ne tam anlamadım ama seslerden patronla iyi anlaştıkları belliydi..'' de kapat ahizeyi.. ama olmuyor işte.. bu mu lan kurumsallık? arayan herif de ne azim yapmış amına koyduğum.. batman'i çağıran gotham halkı gibi, kovaladıkça kovaladı.. yeter ulan! kaptan amerika mı nedret hanım mı anlamadım! allahım n'olur sussun telefon.. ühüh..''

derdim.. artık demiyorum.. oss..
telefona her seferinde bakmak zorunda kalmak sabrı öğretecek böylece daha sakin bir insan olunabilecektir.
ya da tam tersi için.
(bkz: telefon kablosuyla kendini boğmak)
sizin sinirlerinizi titretmesi için o telefonun sizin işyerinizde olması gerekmez. zira başka bir işyerini aradığınızda konuşmasını bastıracak şekilde susmak bilmeyen telefonun sesi gelebilir. görüşme yapılan adamın da aklı o telefon sesine kayar arada, "baksanıza şu telefona" diye sesini duyarsınız.

sizin de aklınız karışır anlattığınız şey neydi diye düşünmeye başlarsınız. örnek:

- evet emrah bey üretimde şu bu olduğundan
*dülülü dülülüü*
- ondan bu böyle olmaktadır. basit olarak sizin siparişleriniz
*dülülü dülülüü*
- eeee şey eee
*dülülü dülülüü*
- sizin orada telefon çalıyor galiba.
*dülülü dülülüü*
+ baksanıza şu telefona
-ee evet
*dülülü dülülüü*
- nerde kalmıştık..
*dülülü dülülüü*
telefona bakmamak için masabaşından ayrılmayı gerektiren eylem.