bugün

küçüklüğümün en zevkli oyunlarındandır.

örnek:
4 polis ve 4 hırsız olarak 8 kişi toplanır.
ve 4 hırsız koşmaya başlar 4 poliste kovalamaya başlar. yakaladığı kişiyi belirledikleri tahminen 1 metrelik alana hapishaneye atarlar. orada normalde polis bekler ama bizim kurallarımıza göre 5-10 metre ileriden beklemek gerekirdi. yakından zevkli olmuyor. ve diğer hırsız gelip hapishanede ki hırsızın eline vurduğunda onu kurtarmış yani ikisi beraber kaçmış olurdu. dediğim gibi çok zevkli oyundu.

bu oyunda hızdan daha önemlisi sağ sol hareketleri ile kovalayan kişiyi şaşırtıp ters köşeye yollayarak arada ki farkı açmak. ve baya iyiydim bu konuda. her türlü yani.

ama şimdi bakıyorum cidden dışarıda bu oyunu bırakın futbol oynayan yok. neyse bilgisayar da takılıyorlardır. afferin onlara.
şu anda kanal d de tekrarı yayınlanan, uğur yücel in hiç göze batmayan karadeniz şiveli sade oyunculuğuyla ve müzikleriyle unutulmayan dizidir. şimdinin meşhur ismail abisini ilk kez tanıdığım ve sevdiğim dizi olduğunu da belirtmezsem, çatlamaktan endişe ederim.
efsane dizidir.erol günaydın hiç konuşamadan 15 bölüm oyunculuk nasıl yapılır hepimize göstermiştir.

ayrıca bir şarkısı vardır ki

(bkz: yarım bıraktın)
"dost kazan baba dost, düşman avradında da doğuyor"
gibi can alıcı replikleri ve aksak karakteri yüzünden tekrar tekrar izleyebileceğim dizidir.
biri suç işler, diğeri onu yakalar bi de adliye hukuk vardır onlar da serbest bırakır.
güzel diziydi. birden aklıma geldi.. sen imkansızsın, aşk imkansız..
http://www.youtube.com/watch?v=HsNCmXv2yKI&feature=related
Masumlar uyurlar, şeytanlar sabaha kadar otururlar repliğini karakterlerden birine uğur yücel söyletmiş eski kanal d dizisi.
hayatımıza timuçin esen gibi bir varlığı kazandırmış, uğur yücel gibi efsane bir aktörü bol bol izleme olanağı vermiş. gelmiş geçmiş en iyi türk dizilerinden biriydi.
son sezonunun berbat olması bile bu gerçeği göz ardı ettirmiyor.

aksak'tan bir de aşk tanımı gelsin;

"bu aşk var ya bu aşk. aşkın aslı bir tür. taklidi bin tür baba. çok var taklit eden. görüyorum ben. kimi yalnız kalmaktan korkuyor, hep diyor ki ben aşık oldum. esasında kendini seviyor. kendini seveni bulunca da tamam diyor. madem ki beni seviyorsun, ben de sevdim seni. kimi de tarife gelmez bir şekilde seviyor baba. misal ben... o mavi'yi öyle seviyorum ki baba. mavi yoksa ben de yokum. o yoksa kendimi yarım hissediyorum. ben nerede başlıyorum o nerede bitiyor, o nerede başlıyor ben nerede bitiyorum... kurt gibi seviyorum onu baba. kurdun kuzuyu sevdiği gibi. anlıyor musun? kurt gibi seviyorum."
kanal d'de haftaiçi 04.45'de başlayıp 06.00'da biten süper dizi. süper babadan sonra izleyebildiğim 2.ci dizi.

(bkz: aksak)
tekrarını bile izlemeye değer bulduğum ve içinde sağlam oyuncular barındıran kaliteli dizilerden biri.
dizinin birde müziği var, 'çok güzel be aq' dedirten. dinleyip dinleyip mesaj atmama neden olan. bak yine özledim sözlük...
--spoiler--
iki insan birbirine ne kadar yakınsa, birbirlerinin canını o kadar yakabilir.
--spoiler--
vay be, bir de kitabı varmış...

bir dizi nasıl reyting çılgını olur? [ yan(ı)l(m)ış soru; doğrusu: bir dizi neden reyting çılgını olmasın ki? ]

televizyon dediğimiz aygıt, uzaktan kumandanın diğer ucundan tuşlarımıza basıyorken, reklam alınmış hayatlarımızda aptal diziler var olmakta artık. hepimizin öyle ya da böyle, bir ya da birkaç ya da birçok tuşumuza basılmakta, bu kesin. bu basılan tuşlarımızla bir diziyi sevmeye başlıyoruz, diyoruz ki, amanın, ne de güzel. bir hırsız var, bir polis var. bir toplumsal mesele var. kadro tamam bir kere. vıcık vıcık aşk hikayesi ya da her bölümde en az beş adam öldürülen mafya-devlet dizilerinden değil bu. üstelik diyor ki mesela "mezarlık, çok acaip bir yer; insanın ölesi geliyor orada." böyle şiirsel de bir yanı var. hırsız baştan "kötü" değil, polis baştan "iyi" değil. bir fakir ama gururlu kız var ama çok da batmıyor göze. tuşumuza basıyor hırsız-polis ilk bölümlerde böylece.

sonra, olan oluyor, fakir ama gururlu kız, öyle fakir ama gururlu oluyor ki, mide bulandırıyor. üstüne bir de "çok aşık" oluyor. hırsız "kötü" oluyor, iğrenç bir adama dönüşüyor, ezberimizi hiiç bozmuyoruz. polis de elbette pek kahraman türk genci, aşkı da öyle. sonra yapış yapış "seni öyle seviyorum ki"ler giriyor ki, aman aman. olaylar çetrefilli olmanın bokunu çıkartıyor, bir de her şeyin ortasına çocuklarını terk eden baba ekleniyor. ne tuşmuş bu be diyoruz, basılı kalmayı bile beceremiyor. tamam biz her şeyi kabul ettik, izleyeceğiz televizyon. kafalarımıza o basmakalıp duygusallıklardan ve öğretilen kalıplardan sokacağız. oturup reklamları da izleyeceğiz merakla. ama lütfen, bu kadarı da "yuh" dedirtiyor adama.

ha, bir de arabesk şarkı katılır, "sen imkansıııııııızzzsııın, sensizzzlikk imkaaaaaannsıızzz" diye diye, bildik rakı sofrası sahneleriyle, kafamıza kafamıza vurur televizyon aygıtının uzaktan kumandası. sonra dizi biter, kitabı çıkar, başka diziler başlar. biz izleriz, hep izleriz...
HIRSIZ POLiS dizisinin kitabı beyoğlu D&R da 25 mayıs cuma UĞUR YÜCEL ve senaristlerce imzalanıyor.
dizinin perde arkasını, bölümlerden seçilmiş replikleri, oyuncularla kitap için yapılan röportajları ve set ve bölüm fotoğraflarını içeren bir kitap c blok yayınevi tarafından yayınlandı.
uğur yücel alışkanlığı yaratmış rahmetli dizi. *
"kelepçeliyim ben sana
yüreğimden ta derinden...
suçum da sensin, cezam da
kaçıp gitme,ellerimden..."
hayatımda gördüğüm en saçma son ile biten dizi. hayır o kadar saçmalık var ki ilk 49 bölüme ihanet edilmiş resmen. bir tek aksakın kendini feda etmesi güzeldi. kendimi zorladım bu bölümü seyretmek için ve benim seyrettiğim dizi bu olamaz dedim sık sık. ama maalesef dün gece kanal d ekranlarında dönen dizi gerçekten hırsız polisti.

şimdi bir polis düşünün sorgu odasında her türlü eziyeti yapabiliyor ( selahattin başkomiserin ve murat komiserin zamanında arızaya yaptıkları mesela ). ancak bu polis * nasıl olup da aksakın evine izinsiz girebiliyor? hadi ona da tamam dedik. peki nasıl oluyor da babanın serum hortumunu kesmenin hesabını yapabiliyor, tehditler savurabiliyor. gerçekten inanması zor sahnelerdi.arama izni diye birşey icat edilmiş zamanında, ne için acaba diye düşünseydiniz bari ya.

bir diğer konu ise yakup, arsen ve jiletin aksakın yanına giderlerken yoldan geçen vatandaşa menekşe sokak no : 13 demesiyle, elemanın "abi burdan sağa gir ordan da sola dön karşındaki büyük sarı bina" demesiydi. o kadar adres sordum istanbulda hiç bir zaman tam olarak söyleyemedi bana kimse. ama baksanıza elin oğlu bilmem nerdeki sarı binanın kapı numarasını dahi biliyor. oldu olacak bir büro açsınlar da çocuğa, gelen geçen adres sorsun. o da yolunu bulur en azından. (bkz: danışma ücreti 5 ytl)

ve en önemlisi sanırım; selahattin başkomiser dememiş miydi "hemen deniz, hava, tren, tüm istasyonlara haber verin" diye? bu ikili * nasıl olup da çıktılar ülke dışına hayret ettim vallahi. bir de kalkmış mavi hanım türk polisine alnında tükenmez kalem izi var demez mi? hayır enayi yerine koyacaksın ki haşa, başka bir numara yazın senaryoya ya. polis de elini sürüyor alnına ve nasıl oluyorsa bizim tükenmez kalem izi siliniveriyor. mavi öyle diyor ha tamam silindi şimdi. hay allah gördün mü bak? türk polisi kaçakları bu kadar basit bir şekilde kaçırır mı sizce sayın senaristler?

oldu olacak bir de toplumsal mesaj vereyim de tam olsun.
sevgili tmc yöneticileri! sizce bir hırsızın ve ona gönül veren bir polisin, her türlü yasa dışılığı işledikten sonra yurt dışına kaçması akıl işi midir? sizce halkın olanca tepkisinden sonra aliye dizisinde yapılan senaryo değişikliği burada da vuku bulamaz mıydı? hatırlarsanız aliye o dizide sinan'a geri dönecekti ancak gelen tepkiler "aldatılan bir kadını nasıl olur da geri döndürürsünüz? olacak şey değil bu!" modunda olunca senaryo hemen değişti ve aliye tekne gezisine çıktı. burada da bir hırsızın bu şekilde hem de çok saçma ve bir o kadar da basit bir senaryo ile yurt dışına kaçması, olacak şey miydi??? belki de bunlar tmcnin suçu değil ama yapımcısı onlar olduğu için böyle yazdım...

nerede kaldı topluma mal olmuş dizi karakterleri? nerede kaldı topluma diziler aracılığıyla verilen mesajlar? nerede kaldı bu dizideki türk polisinin şanı şerefi?

tüm bunlardan sonra bir tek uğur yücele teşekkür edilmelidir. gerçekten rolünü çok iyi oynadı. en başında da, en sonunda da...

edit : en önemli yeri unutmuşum. aksak büfe personelinin * jileti ingiltere'ye, ümit'in yanına göndermesi çok dokunaklıydı. bir aşka ancak bu kadar saygı duyulabilirdi ki; senaristler de saygı göstermiş olacak ki jileti sevgilisiyle londra manzaralı * bez bir afişin önünde buluşturdular. çok duygulandım sözlük çooook...
dün akşam itibariyle nihayete ermiş dizidir.
mavi ve çınar yurt dışına kaçmış ve mutlu mesut yaşamaktadır.
aksak mavi yi korumak için kendini feda etmiş ve polis tarafından öldürülmüştür.
ayrıca mavi hamile kalmıştır.
yakup ve arkadaşları aksak büfe açmıştır.onların da işleri yolundadır.
aksak'ın ölümüyle trajik bir biçimde sona eren yerli dizi...
"olmasa da olur" tabir edilebilecek dizilerdendi, rahmetli.
15 mart ta 50. bölümüyle ekranlara veda edecek dizi. zaten arıza karakteri şimdiden vefat etmiş. ölüm haberlerinin şahıslara verilişinde mükemmel performanslar sergilenmiş, * gecenin bir vakti insanlara ulan bende mi cenazeye katılsaydım havası vermiştir.
" bir insan ya baba olmalı ya da bir babası olmalı. ikisinin arası yetimlik.."

melodram havasına uymuş giderken, ikinci sınıf macera heyecanında ve hezeyanındayken bir manasız hikayenin, çıkıp ortaya söylemeyecekti bu sözü aksak efendi. öyle söylemeyecekti en azından. öyle söylemese acıtmazdı çünkü bu kadar.

telafisi için başka bir uğur yücel de yok madem halihazırda, bu dizi yayından kaldırılmalı! bizzat uğur yücel yasaklanmalı!
Erkekleri bile ağlatan dizi. * aksak'ın söylediği lafları bir kenara yazıp okudukça insan hayatın anlamını bile bulabilir. * bu manidarlık sadece aksa'ğa has bir özellik değildir nitekim ismini bilmediğim bir karakter hırsız olduğunu yeni öğrendiği sevgilisinin eline söz yüzüğünü bırakırken "hırsızlığın bedeli belki hapistir ama yalancılığın bedeli yalnızlıktır!" demiştir ne de güzel söylemmiştir.*
en son bölümünde aksak'ın ''ninja turtles'' kıvamında, yer altında münasip yerlerden çıktığı dizi..
aksak tan yakup a...

--spoiler--
gençsen, güzelsen aşık olur seversin, karşılık da bulursun. ya eylenur gidersun ya evlenur gidersun. ama yaşlıysan, çirkinsen, ve benim gibi aksaksan işte bu davulu dengi dengine çalmak kolaydır yagup, biz patlak bir davulla ses çıkarmaya çalışıyoruz. esas kahraman biziz
--spoiler--
türkiyede eninde sonunda bi dizinin düşeceği çukura ikinci sezon geç de olsa kuyruğunu kaptırmış dizi......artık hırsız polisçiler mantık hatalarına boğuluyor,bu diziyi sevmemize neden olan gri karakterler siyaha bürünüyor....aksak,selo...ve o ölüp düştüğümüz replikler yok aksağın ağzından dökülen..bir an önce bitmesi en hayırlısı....
güncel Önemli Başlıklar