bugün

28 Ekim'de vizyona girecek.
iranlı yönetmen Mecid Mecidi'nin senaryosunu yazdığı ve yönettiği film.
Umarım şia propagandası yapıp sahabe-i kiram efendilerimize sövüp sayan, onları kötüleyen bir film olmaz.
yarın vizyona girecek iran yapımı film.
bir çağrı filmi olmayacaktır.
allah rolünü kime verdiler acaba?
Bugün izledim. Gayet güzel bir filmdi. Peygamberin çocukluk dönemini ele alıyordu. Filmde yüz gösterilmedi, konuşması ise altyazı olarak verildi.
Filmde başlıca ele alınan konular
Fil Vakası
Peygamberin Doğumu
Ebu Leheb ve karısının düşmanlığı
Süt Anne Halime konusu
Dedesinin ve amcasının himayesi
Annesi ve Dedesinin vefatı
Ebu Talibin koruyuculuğu
Rahip Bahira olayı
Bir kaç mucize vakaları vs vardı başlıca.
Zerre bir mezhepçi unsur da yoktu.
Böyle bir filmin daha önceden yapılması gerekiyordu. Sonuç olarak yabancı filmlerde ki olmayan kahramanları herkes bilip izliyor yaşlısından tutun ki burda Hz. Muhammedden bahsediliyor gerçek bir kahraman kurtarıcı olarak dünyaya gönderilmiş birisi olarak filmin rekor kırması bile beklenilebilir.
Hz. peygamberimizi, dolayısı ile dinimizin ahlakını anlatan gelmiş, geçmiş en iyi, en güzel film.
sevgili Macid Macidi, Allah'ın rahmeti ve bereketi üzerine olsun.
filmi bir kaç gün önce izledim.
böyle bir film olduğuna dair hiçbir bilgim yoktu.
hakkında hiçbir şey duymamıştım, okumamıştım. yalnızca afişini gördüm.
sıfır önyargı ile gittim diyebilirim.

sinema ve teknik bakımdan film
yönetmen mecid'i diğer yapımları itibariyle yakından tanıyorum.
filmin girişindeki, eğer yanlış hatırlamıyorsam, hz. peygamberin önemsediği bazı özelliklerini ortaya koyma çabasından bahsediyordu kısa birkaç giriş cümlesiyle.
bu ilginç geldi ve farklı bir yaklaşımla hazırlanmış olabileceği ihtimali beni heyecanlandırdı.

film görüntü ve ses teknolojilerinin kullanımı ve bu kullanımın atmosfere uyumu bakımından oldukça iyiydi.

mekanlar, kostümler; coğrafya ve tabiat sahneleri dönemin yaşam biçimini yansıtması bakımından son derece aslına sadık bir yapıda inşa edilmiş. iyi bir bütünlük arzediyordu. ve dönemin yaşam şartlarının izleyicinin zihninde canlandırılması açısından başarılıydı.

ancak gözyüzü ve mucize sahneleri, anlık olarak da olsa filmi bir bilimkurgu filmine dönüştürmüş. görsel bakımdan iyi de olsa, görsellik düzeyi, din literatüründeki mucize kavramının önüne geçmiş. bu noktalar birazcık abartılmış.

fil olayı son derece güzel bir konsept içinde sunulmuş. özellikle iki liderin savaş öncesinde bir tercüman aracılığı ile görüşmesi sahnesi, tarihi yapıya uygun, gerçekçi ve etkileyici olmuş. ancak ebabil kuşlarının insanları taşlama sahnesi tam manasıyla fiyasko. hele o kuşlara zoom yapılan sahne olayı direkt paint'e bağlamış. sanırım bu kısım film ekibinin çok yorgun ve bitkin olduğu bir döneme denk gelmiş olmalı ki, "olduğu kadar, olmadığı kader" deyip sallamışlar.

film müzikleri
müzikleri, yaklaşık yüz civarında filmin ses çalışmalarını yapan ve hazırladığı film müzikleri albümleri ile normal albümleri 300 milyonun üzerinde satan hint müzisyen allah-rakha rahman tarafından yapılmış. nitelikli müziklerdi. özellikle kimi yerlerde çok iyiydi ancak kaliteli olsa da uyum noktasında, hem film atmosferi hem de ekol/tarz bakımından sıkıntılar olduğunu da söylemek gerek. özellikle film sonunda uzunca bir süre eşlik eden müzikler ciddi anlamda kilise repertuvarından seçilmiş hissi yaratıyordu. bu konuya daha sonra yeninden değineceğim.

islam literatürü bakımından film
film islam literatürü bakımından olağanüstü yenilikler getirecek, tartışmalar çıkaracak yahut ihtilaflı konularda net tavır ortaya koyup fırtınalar estirecek bir yaklaşımla hazırlanmamış. bu, ezelden beri tartışılan bir kaç mevzunun filmin önüne geçmesini engellemesi bakımından yerinde olmuş. film bu yaklaşımı itibariyle başarılı.

hz. peygamberin, eski yapımlara nazaran daha fazla detayla birlikte gösterilmesi de gayet güzel olmuş. zaten verilen ayrıntılar bütün literatürde milyonlarca kez anlatılan şeyler. saçı, boyu, elleri, giyim tarzı.. şimdi kalkıp zaten bilinen şeyleri yüzü görünmeyen bir oyuncu üzerinden modelleyip de göstermek ne diye, ne hakla saygısızlık olarak görülebilir?
hz. peygamber'in çok az sahnede konuşması vardı ve altyazıyla verildi. buna lüzum var mıydı bilemiyorum. sonuçta çocuklu dönemini anlatıyorsun, müjdelenmiş olsa da henüz peygamber değil. üçlemenin diğer filmlerinde bu konuşmalar üçünçü bir kişi üzerinden sesli olarak aktarılabilir belki ama yine de bu kadarına gerek olmadığı kanısındayım. sesler doğrudan verilse çok daha etkileyici olabilirdi.

yakın çekim hz. peygamber çekimlerinde, bir yandan "o da bizim gibi insan" izlenimi yaratılmaya çalışılırken bir yandan da mucizevi bir parlaklığa büründürülerek doğaüstü bir varlığa dönüştürülmüş -ki bu biraz abartılmış. hatta bazı sahnelerde outer glow efekti göz yakıyor. burası islami literatürdeki ifadesiyle "beşer" gerçeğine muhalefet etmiş gibi gözüküyor.

filmin ebu talib'in müslüman olduğu kanısı yarattığı ifade edilerek eleştirilmiş bazı yerlerde ama açıkçası filmin bu kadarını izleyip, bir kaç sahnenin neresinden net bir çözümleme yaptılar bilemiyorum. zira zamansal kurgu bakımından ortada henüz açıklanmış bir peygamberlik yok, tebliğ edilmiş bir din de yok. tamam ebu talib gayet ılımlı ve hz. peygamberin destekçisi olarak gözüküyor da, ne yapacaktı? hani ne yapsaydı, ne yapmasaydı da henüz tebliğ edilmemiş bir dinin destekçisi değilim imajı verseydi. zaten akrabalık ilişkileri var.

aynı zamanda tarihi bir film olması bakımından
filmi sadece dini nitelikli bir film olarak görmek doğru olmayacağı gibi, filmi sadece bu bakımdan okumak da saygısızlık olur emek verip yapanlara. film, özellikle kabe ve çevresinin genel durumunu aktarması, arabistan'ın belli bir bölgesinin de olsa siyasi ve politik konumunu özetlemesi, dönemin koşullarını mekan, kostüm, tabiat ve coğrafya şartlarını özenle hazırlanmış bir set ortamı ile ortaya koyması bakımından kıymetli veriler sunuyor tarihçilere. örneğin o dönemde nasıl bir yaşam biçimi vardı görülebiliyor. açlık ve susuzluk niçin bu kadar etkiliydi, jeokültürel yapı nasıl olanaklar sunuyordu, nasıl olanakları ortadan kaldırıyordu görülebiliyor. doğum adetleri, isim koyma adetleri nasıldır anlaşılabiliyor. eski zaman insanları için binek hayvanı ne kadar önemlidir, eşkiyalık nedir, kervan korsancılığı nedir, yol kesme nedir görülebiliyor. fil olayı çerçevesinde, devrin habeş hükümdarı necaşi’nin yemen’de ki valisi ebrehe'nin bizans ilişikileri çerçevesinde yaptırdığı kilise'nin niye araplar tarafından kabul görmediği, araplardaki atalar kültüne koyu bağlılık sebebiyle gayet net anlaşılabiliyor. ebrehe'nin savaşa nasıl hazırlandığı, fillerin savaşta nasıl komuta edildiği görülebiliyor. köle pazarları üzerinden, kölelik ve cariyelik hakkında bilgi edinilebiliyor. devrin mekanları ve giyim özellikleri de tarihçilere, tarihi olayların kafada daha net canlandırılabilmesi açısından güzel ipuçları veriyor. filmi izleyen tarihçiler ve tarih araştırmacıları daha dikkatli izlerlerse kendi dünyalarını zenginleştirecek pek çok detaya rastlayabilirler.

ideolojik olarak film
en önemli noktalardan birisi de bu olsa gerek. mecid'in bu filmi, kuzey avrupa'da hz. peygamber'in karikatürlerinin yayınlandığı dönemlerde yapmaya karar verdiğini okumuştum bir yerde. teyit edebileceğim bir veri değil ama filmin 7-8 yıllık yapım hikayesine bakılırsa zaman olarak örtüşüyor. -ki bu durumun filme ciddi bir şekilde yansıdığını rahatlıkla söyleyebilirim. zira musevi ve hıristiyan literatünü göz önünde bulundurarak baktığımızda, filmin çok büyük oranda "onların dünyasından, onların anlayabilecekleri şekilde, onların gözüne gönlüne hitap edecek bir kurguyla ve yaklaşımla" ele alındığı açık. örneğin islam literatüründe mucizler önemsenir ama hiçbir zaman merkezde olmamıştır. yalnızca bir parçasıdır. ancak, kitap inen diğer iki semavi dinin temsilcileri olan hz. musa ve hz. isa, kendi literatürlerinde bolca muziceye boğulmuş olarak anlatılırlar. hatta kendi toplumları içinde "mucizeleri kadar var olmuşlardır". burada da dikkat çekici bir husus olarak mucizelerin, doğa olaylarının, kur'anın ve peygamberin musevilik ve hırsitiyanlık kaynaklarının/dayanaklarının ortaya konması; özellikle sinagog ve kilise sahneleriyle güçlendirilmesi oldukça dikkat çekici olmuştur. samuel/işmael'in en başından itibaren ortaya koyduğu ibrani vurgusu ve sinagog'da yeni doğan müjdelenmiş çocuğun ibrani soyundan olmama ihtimali üzerine konuşulurken, birisinin "umarım dinimizi bölmeye çalışan yeni bir nasıralı daha değildir" diyerek nasıralı isa'ya göndermede bulunarak ırkçılığını ortaya koyması da gözlerden kaçmadı. netice itibariyle bunlar uydurma şeyler değil, sadece islam değil diğer dinlerin kaynaklarında da anlatıları bulunabilecek tarihi olaylar. haliyle burada yer alması ayrıca bir önem taşımıyor, sürecin doğal gidişatının parçaları olarak yer alıyorlar. burada önemli olan şey, filmin kurgu bakımından hz. isa ve hz. musa filmlerine paralellik arzederek hazırlanması ve bu noktada bir sempati uyandırması. yahudi ırkçılığının da bu sempati üzerinden anlatılarak mesajın etkisinin yumuşatılması. diğer yandan, sinegog'da gelişmelere hakkaniyetle yaklaşan hahamlar ve rahip bahira olayı olarak islam yazınında bulunan mesele de yine bu sempatinin içerisinde işlendiği için bir noktada semavi din birliğine de vurgu yapılmış gibi gözüküyor.

şimdi sözünü edeceğim diğer bir okuma da, hadis ve sünnet hususunda olacak. görüldüğü üzere devrin olanakları belli, erkeklerin ve kadınların bu olanaklar ve jeokültürel coğrafya çerçevesindeki giyim kuşam şekilleri belli, saç sakal tarzları belli. yani bugün islamiyet içinde yer alan ve daha çok hadis sünnet kavram içerisinde gördüğümüz şeylerin esasında önemli oranda-özellikle de giyim kuşamda- o günün toplumsal şartları gereği "olağan" şeyler olduğu açıktır.

genel itibariyle film gayet de izlenilebilir. ancak çocukluk dönemi bakımından oldukça uzun ve zaman zaman sıkıcı. belki de çokça duyduğumuz, yakından bildiğimiz için öyle geliyor. karmaşaya sebep olan geçişler ve flashback ler de var ama o kadarlık olsun.

filmi bir kez izleyebildiğim için görebildiklerim bunlar. Aklıma gelenler olursa eklerim. Bir kez daha izleme şansım olursa -ki kaç film ikinci izlemeyi hak eder- yine elden geçiririm.

eyyorlamam bu kadar.
soda varsa içeriz.
Butceye , paraya bilgisayar efektli bilimkurgu sahneleri gibi mucizelere falan gerek yok onun mucizesi kur'an dır ,mutevaziligidir iran şahı,Bizans kralı saraylarda yaşarken onun kuru bir hasır üzerinde 1400 yıl öncesinden günümüzü aydinlatmasidir. Tefekkür etmesidir, zaten mucizenin kendisi olan yaşamı uzayı hayatı ,hücreyi atomu bu mükemmelliği sorgulaması tum bunları yaratan rabbine hayran olmasıdır .

Keşke bu gözle baksalar böyle filmleri yaparken ,Hollywood gibi içi boş efektlere mucize gösterileri ile suslemeseler.
görsel
yobazlar bir film için birbirine düştü. yazık bu aptallara.
cosmos ile vs atabilir. şimdiden #teamcosmos .
sırf diyanet olumlu tavır sergiledi diye gitmeyeceğim filmdir.
en sevdiğim yönetmenden en sevgiliye film. henüz izlemedim ama yıllardır bekliyorum.
Dün izleyeyim dedim şehirdeki tek sinema salonu da arıza nedeniyle kapalıydı.
--spoiler--

çok çirkin adamın biri kız çocuğunu gömmeye çalışmaktadır. karısı ise mücadele etmektedir gömmemek için. bu arada yanda da bir sürü bebek mezarı görülür.

adam: anca kız doğuruyorsun bırak gömeceğim bunu da der ve kadına vurur kadın bayılır.

o sırada hz peygamber s.a.v. gelir, üstü toprakla örtülmemiş bebeği mezardan alır:

"senin kızın mı, gözleri ne kadar da sana benziyor, uzun ömürlü olur, çocukları olur ve senin gözlerin de baki kalır."

--spoiler--

teşekkürler mecidi.
iranlı yönetmenden şia propagandası kokan bir film. Gerçekleri gizleyen sahabelerden hiç bahsetmeden oldukça sakıncalı ve kasıtlı bir film.

izlenmemesini tavsiye ediyoruz.
çağrı kadar etkili olacağını düşünmediğim film.
6 haziran'da tv'de ilk kez atv'de ekrana gelecek iran yapımı film.
iran sineması dünya çağında bir sinemadır film güzelde olmuştur kanımca ama banane.

müslüman olan izlesin.
bu akşam atv'de ekrana gelecektir.
Biz çağrıyla büyüdük, başka filme ne hacet.
film üzerine bir şeyler karalayacağım inşallah müsait olduğumda.
ne varsa eskilerde var. çağrı gibi bir başyapıttan sonra sarmıyor hz. ömer disizide güzel hakkını yememek lazım.
güncel Önemli Başlıklar