bugün

eğer sevdiği bölüm olduğu için yapıyorsa, gayet de vizyon sahibi olan insan modelidir. 18 yaşındaki bir çocuk, gelecekte hangi mesleği yapacağına, hangi üniversiteyi seçmesi gerektiğine karar veremez eğer oldukça bilinçli bir çevresi, ailesi yoksa. hele türkiyede, bu imkansıza yakın bir şey. hal böyle olunca da bizim çocuklar açıyorlar tercih rehberini, puanı en yüksek olandan en aşağı olana doğru dolduruyorlar tercihlerini. kadere ıhpala!

en çok tercih edilen bölümlere bakıyorsunuz: tıp, mühendislik (özellikle elektrik elektronik, bilgisayar, makine vs), hukuk... bu bölümlere giden adamların da bir kısmı sonradan bırakıyor, bir kısmı mutsuz ve umutsuz bir şekilde okumaya devam ediyorlar ve sonunda da sabah 8 akşam 8 ömür tüketen, mutsuz tabakayı dolduruyorlar. elbette başarılı ve mutlu olanlar yok demiyorum, ama onlar doktor veya mühendis oldukları için değil, sevdikleri işi yaptıkları için mutlu oluyorlar. yani kilit nokta bu aslında. sevdiğin işi yapmak.

çevremde 3, 4 ya da 5. sınıftan tıbbı bırakan, mühendislikleri bırakıp işletmeye geçen o kadar çok insan var ki. görseniz şaşırırsınız. ben de onlardan biriyim aslında. itü elektronik mühendisliğini bırakıp siyaset bilimine geçtim ve şu an bitirmek üzereyim. itüye birlikte girdiğim bir çok arkadaşımla aynı dönemde işe giricem belki de. bazıları ise iş kurdu, batırdı. işe girdi, memnun kalmayıp çıktı. abdye gidip oraya yerleşen ve çok mutlu olanlar da var. benden sonra bölümünü bırakıp benim yaptığım gibi sevdiği, istediği bölüme geçenler de var. hem de az da değiller.

şunu unutmayın. hiç kimse sırf öss gibi sikindirik bir sınavda iyi puan yaptınız diye size aylık 5 bin lira, 10 bin lira maaş verecek değil. hayat, oturduğun yerden baba parasıyla yaşamak kadar kolay da değil. pek çoğunuz it gibi çalışacak ve karşılığında lise terk bir patrondan güç bela aylık 3 bin liradan daha az bir maaş alacaksınız senelerce. bazılarınız iş kuracak, batıracak. bazılarınız hiç bir baltaya sap olamayacak, sonunda bir eşin dostun torpiliyle bulduğu masa başı bir işte ömrünü çürütecek. maalesef dünya sizin etrafınızda dönmüyor. her işiniz de rast gitmeyebiliyor. bunu ne kadar erken anlarsanız, o kadar iyi sizin için.

ama dünyanın düzeni bu diye karamsar olmaya da gerek yok. mutlu olmak için çok büyük paralara ihtiyacınız da yok zaten. yeter ki istediğiniz işi yapın. istediğiniz gibi bir hayat sürmeye çalışın. varsın altınızda ferrari olmayıversin! 2003 model bir fiata binip, sevdiklerinizle mangal yapmak, tatile çıkmak size ferrari sürmekten çok daha fazla mutluluk verebilir. eğer eğlenmesini bilirseniz.

şimdi bu kafadaki bir insan, eğer sevmiyorsa tıbbı neden bırakmasın? neden mühendisliği terk edip, işletme okumasın? yeter ki sevdiği bir bölüme yerleşsin, istediği alanda geliştirsin kendisini. gerisi de kader kısmet zaten.