bugün

(#1954164)
körlere ehliyet verilen bir ülkede gayet dogal ve siradan bir durum. zannedilenin aksine bunlar konusmayi bilenden daha rahat is bulabilirler de.
(bkz: allah sonumuzu hayretsin)
herhangi bir fakültede okuyup da konuşmayı bilmemekten daha aşağılık bir durum değildir. konuşmayı bilmek de makinalı tüfek gibi "ağzı laf yapmak" değildir. ancak; insan karşısındakine bir günaydın diyebilmeli en azından...
(bkz: tıp fakültesinde okuyup kana görmeye dayanamamak)
hukuk fakültesinde okuyup, mezun olup üstüne bir de yard doç olup buna ragmen insan olamamak ayak üstü utanmadan yalan söylemek vardır ki bu daha beterdir denilesi durum. *
(bkz: vasıfsız eleman)
hukuk fakültesi'nde okuyanların yarısı için geçerli nitelikte bir durum. hukuk fakültelerinin hangi çevrelerce eğitim için tercih edildiği, yani bu fakültelere öğrencilerin nerelerden geldiği düşünüldüğünde çok da yadırganmaması gereken bir durum. hele ki günümüzde sözlü sınav kavramının hukuk fakültelerinde bulunmadığı düşünülürse ve de kimseye konuşmanın "öğretilmesi" adına bu fakültelerde bir ortam bulunmadığı hatırlanırsa ortaya çıkması da gayet doğal bir sonuçtur. lisans eğitimi sonrası iş aşamasına gelindiğinde ise hukuk "mezun"u olarak ya devlet memuru yani hakim/savcı olursunuz -ki devlet, memurunda konuşma yeteneği değil adalet işini görme yeteneği ve kararlılığı arar- ya da serbest meslek kişisi yani avukat olursunuz; -ki avukat olduğunuzda da esas olan çevrenizdir; bu kah hemşeri çevresidir kah ailecek avukatsınızdır ailenizin çevresidir kah sizde tüccarlık yapısı vardır, kendinisi işbitirici olarak sunarsınız, özellikle icra işlerini "içerden" bitirme özellikleriniz(!) mevcuttur. başlıkta bahsedilen kategoriye girmeyen ve buna girmediği çin hukuk sektörüne girmiş kişiler ise çevrelerince bu sektöre yatkın kişiler olarak görülse ve de bu çevrelerin akıl danışmak için bol bol rahatsız ettiği kişiler olsa dahi iş para kazanmaya geldiğinde istediklerine ne yazık ki pek de ulaşamayacaklardır. bunları yazan da mesela konuşma yeteneğini az-çok haiz bir kişidir fakat bunun kendisine henüz sektör içi bir faydasını görmüş değildir...*
felsefe okumuş olup da descartes'ı tanımamak, ismini doğru telaffuz edememek.
kaldır at o kendini dedirten insan modelidir.bir hukukçunun ekmeğidir dil yoksa aç kalır.
milletvekili olup, kürsüye çikip yemin metnini okuyamamaktan daha iyi olan sey. nitekim bu da yasandi zamaninda.
(bkz: öss sonucunun insan hayatını olumsuz etkilemesi)
yontulmamış kalas olmak,kendini geliştirmekten aciz bireyin tam karşılığı olmak,boşu boşuna okuyor olmak,eşşeğe altın semer vursan eşek yine eşektirin tam karşılığı olmak,uzun lafın kısası diplomalı hödük olmak.
algı insanlarda çeşitlilik gösterir. insanoğlu, isviçreli bilim adamlarının yaptığı araştırmalara göre duyduğunu gördüğünden daha çok anlayan bir canlıdır. öyle ki insan dinleyerek öğrenme yoluyla, okuyarak öğrenme metoduna göre 3 kat daha fazla bilgiyi anlamlandırıp biriktirebilmektedir. neden? çünkü konuştuğumuzun 3 katı süre boyunca günlük hayatımızda başkalarını dinlemekteyiz. malûm kullanılan uzuv gelişir ve bu mantığa göre, kullanılmayan uzuv evrimsel süreçte afedersin götüme döner. hukukçular da o kadar çok okumakta ve dinlemekteler ki ( bazen block ders olarak 4 saat görüldüğü ve bir final zamanında 4000 sayfa okunduğu hesaba katılmalıdır) konuşma yetileri bazı dayanıksız bünyelerde kıymetli götüme dönmektedir. diyeceksiniz ki herkese böyle oluyorsa neden avukatlara geveze denir? (bkz: çünkü eşşeğin zikinden dolayı)
(bkz: genelleme yapmak etik değildir)
maliye bölümünde okuyup verginin tanımını bilmemekle eşdeğerdir.
mühendislik fakültesi okuyup kağıt oynamayı bilmemek kadar saçmadır.kınalınasıdır.
kişinin kariyerinde sıçacağının göstergesidir.

vanwayden hukuk fakültesinden bildiriyor.