bugün

Baskasinin ilgilenmesi neyse de kizin da ona bos olmamasi sanirim yasanilacak en kötü duygulardan birisidir (bkz: azer bülbül) .
görsel
Belaya batan krala nasip olur inşallah dediğim durum.
genç kardeşler varsa burada bir kaç hayat gerçeği bırakayım. eğer liseliyseniz ya da üniversite 2.sınıftan büyük değilseniz ve hoşlandığınız kişi sizle yaşıtsa her zaman ümit var demektir. biz de lisedeyken aynıydık "bu bize bakar mı lan" dedik felan sonra benim kafam değişti. bu işler üniversite 2.sınıfa kadar hep etki tepki meselesi. üniversite 2.den önce de var illaki tipe göre yargı vermeler. ama cesur bir adım her zaman bir etki yaratır. en azından bir iki hayır cevabından sonra bağışıklık kazanırsınız. sonra yine başkasından hayır cevabı duyarsanız "amaaan bize kız mı /erkek mi yok" der geçersiniz. biz bunları yapmadık. yani ben ve arkadaş tayfam. yok daha doğrusu sadece ben. ben pişman değilim çünkü ben lisede farklı zamanalarda bir çok kızdan hoşlandım. ve hoşlandığım bu kızlarla da gidip konuşmadım. sadece iki farklı zamanda hoşlandığım kızlardan farklı daha önce gözüme hiç aşk olarak gözükmeyen kızlar gelip konuşunca bir bağ kurmayı denedim. bir lise 1 de biri de lise 4'te.bunlar dışında kendim bizzat hoşlandıklarımla hiç konuşmadım.yarı çekingenlik yarı da okulda müzisyenliğim ön plandaydı, avantajdan ziyade dezavantaj olarak düşünüyordum. beni ben olduğum için değil de müziğin onlarda oluşturacağı ilüzyonuyla beni sevecekler diye samimi gelmiyordu. halbuki ne düşünüyorsun cem yılmazın dediği gibi "ne yumrusu abicim,yumul ya" ama öyle değil işte. Lise de meşhurdur çünkü ya birileri müzikle aşk kovalar ya da birileri bu müzisyenlerle flört edip hava atar. çocukluk canım kötüleyecek halim yok bu avantajlarını kullananları ama benim kafa biraz erken olgunlaştı o dönem. her ne kadar olgunlaşsa da çekingenliğim de vardı. ama işime geliyordu, harbiden hiç pişmanlığım yok niye gidip konuşmadım diye. o yüzden biraz olgun kafayla sevdiğim kızın, bir başka erkekle de olsa yüzünün güldüğünü görmek benim için yeterli oluyordu. o yüzden lise 1 de ilk başlarda üzülsem de, lise 1'in sonralarında bazı saplantılı arkadaşlar yer yer saçma şeylerle kafamı doldursa da ben lise 2 itibariyle "benle veya bensiz, mutlu ya o bana yeter" deyip geçtim. birde bazen öyle fikirler dolaşıyordu ki "şimdi bu güzelim aşklardan bazılarıyla karşılıklı olarak lise gençlik kafasıyla hiç etmekte var,en iyisi bu sayfaları açmamak" diye düşündüğüm de oldu çok zaman. ama seneler sonra onlardan biriyle sohbet ederken aslında onlardan birinin de benden hoşlandığını ama ikimizin de çekingenliğinden ötürü flört edemediğimizi anladık. tabi bunları anlamama sebep olan şey yıllar sonra onu görünce başladığımız çok hızlı bir şekilde samimi boyuta ulaşan 1 gün içindeki 15 saatlik sohbet sonrası, hoşlanma duygusunu tekrar yaşayınca, ona hoşlandığımı söylemiştim. artık yetişkiniz, ikimiz de olgunuz, doğru bir zaman diye düşünmüştüm. o da cevap olarak, geçmişte hoşlandığını belirtmişti ama sonu kötü bitti "yanlış zamanda geldin hayatıma" dedi. o zamanlar aylarca bekledim,bir dönüp bak diye. hangi müzik etkinliği olsa geliyordum gör diye ama görmedin dedi. işte o yanlış zamana kadar karşı tarafa açılıp açılmayacağınızı tartacağınız kadar arkadaş çevrenize de dikkat edin. çünkü gençlik deyimiyle arkadaş çevrenizin getirdiği "tufaya gelmeyin" hadi bol şanslar gençler !
Fazla ileri gidiyorsa pek yüz falan vermem. Sonradan kendi isteğiyle yaklaşıyorsa da hayır demem.
kusura bakmayın ama ilgilenen adamı sikerim.
Bu kız Ne konuşuyor bu andavalla diye düşünmeden edemeden edemezsiniz.
Vakit kaybetmemeniz gerekir sevgili yay burçları.
güncel Önemli Başlıklar