bugün

Bir yazar Holden Caulfield'ın yetmiş yaşında neler yapabileceğini düşünüp bir roman yazmıştı. Salinger'ın varisleri ise bu durumdan habersiz oldukları için yazara dava açmıştı. O kitap dilimize hiç çevrilmedi, toplatılmış bile olabilir. Nedense hep merak etmişimdir yazarın hayal gücünü ve yetmişlik Caulfield'in maceralarını.
...thinks you're a phony.
sen ne güzel abimizdin ya. kendisi bir güldürü unsuru.
sırdaşımdır. derdimi anlayan tek kişidir. diğerlerinin canı cehenneme!
gerçekten yaşadığına inanmak istediğim nadir roman kahramanlarından biri. J.D. Salinger'ın çavdar tarlasında çocuklar adlı ilk romanının kahramanı.
kitap ve yazar hakkında bilgi verdiğim video linki:

https://www.youtube.com/watch?v=98_JVQ7_JcA
Okuyan herkes kendini bulur, başucu yapar, okurken 'aaa ben de' falan filan der. Ergenseniz ya da ergenlikten geçtiyseniz elbette birtakım benzerlikler bulacaksınızdır. Asıl mesele, tası tarağı Toplayıp kemale erince de kendini buluyor musun? Yetişkin bir ergen iseniz elbette benzeyebilirsiniz. Serbestsiniz. Sonuç olarak Onun kadar palavracı, onun kadar uslanmaz, onun kadar başına buyruk, onun kadar yaramaz, onun kadar umursamaz olamazsınız hiçbir zaman. Onun gibi olamazsınız.
Nickimin bir kısmına ilham olan roman karakteri.Çok yakın dostum gibi.
(bkz: arkadaş olmak istenen roman karakterleri)
çavdar tarlasında çocuklar romanının atarlı ergen baş karakteri. gerçi romana biraz nüfuz edince her ergenin yaşadığı bazı noktalar buluyorsunuz onda da...
tom sawyer'in paralel evrendeki yansimasi, gonul dostu.
bizdeki çakması:

(bkz: alper kamu)

(okuması) eğlenceli bir karakterdir, pesimisttir, kafasına göre takılır, amacı yoktur. tam günümüz internet gençliği ekolüdür.

ama salinger iyidir o'nun yeri başkadır. *

biraz daha bukowski?
yemin ederim, deli.
kitaba başlamadan, kuzenimle konuşurken, uzun zamandır beni çok ağlatan veya çok güldüren bir kitap karakteriyle karşılaşamadığımdan yakınıyordum. holden çok iyi geldi. benzerliklerimizin olması sebebiyle daha çok sevdim sanırım. kitap bitti, bir holden diledim hayata...
canı istediği zaman acayip güzel yalanlar söyleyebilen, edebiyat dünyasının en dikkat çekici karakterlerinden biri. küçükken kardeşini kaybettiği içindir ruh halinin böyle olması. keşke onun yerine ben ölseydim diye düşünür sürekli. sorunlu, dengesiz ama en önemlisi akıllarda kalıcı biridir holden. ağzı da baya bir bozuktur. dövüş etmeyi bilmez. yeter ki keyfi olsun ayak üstünde süper yalanlar kıvırır. hiçbir yerde tutunamaz, kimseyle iyi geçinemez. mutlaka didişir, ya da kavga eder kız kardeşi hariç. eşi benzeri olmayan ve de hiç unutulmayacak bir karakterdir holden.
tanıdığım günden beri kararlarımı belirleyen haylaz herif. (bkz: nasıl şizofren olunur)
olgunlaşmamış bir insan olarak her an ekstrem bir şeyler yapma ihtimali vardır. okuldan kaçabilir, otel odasına bir fahişe çağırabilir ve dine inanmadığı halde rahibelerin iyi insanlar olduklarını düşündüğü için kiliseye bağış yapabilir. bu ani davranışlardan dolayı bir insanı etkileyerek aşırı davranışlara sürükleyebilir.suikast gibi...
holden en büyük özelliği kendine özgü mizahı ve zeka olmasıdır.

the catcher in the rye de holden trende sınıf arkadaşının annesi ile tanışır.Arkdaşının annesi oğluna söylemesi için holden nın ismini sorar.holden da okulun hademesinin ismini söyler.
kankamız arkadaşımız dostumuzdur o.
the good girl filminde sorunlu genç jake gllyenhall'un (karakterin gerçek ismini şu an hatırlayamadım) kendine taktığı isim.
Salinger'in muhteşem kitabındaki kahramanı. Küçük, dahiyane detaylarıyla, hayata olumsuz bakmak için sağlam nedenler bulan ve zekasının dünyaya fazla geldiği bir kahramandır. Beni kitaptaki en etkileyen cümlesi;

'O benimle gelmek isteseydi bile, ben onu yanımda götürmek istemezdim herhalde. Götürmek isteyeceğim biri olamazdı o. işin korkunç yanı ona sorduğumda ciddiydim. işin en korkunç yanı, yemin ederim ben deliyim.'dir.
öksüz kalmıştır.
aynalardan kaçarken özlenmeyi bekleyen.
ah bir tanısanız ne kadar da yalnız olduğunu hemen alnayacağınız türden insanlardandır.
modern zamanın yozlaşmışlığına inat kafasına estiği gibi yaşayan bir varoluşçu karakter.
j.d.salingerın the cathcer in the rye adlı romanının ilk-gençlik buhranlarında, kişiliğini oturmaya çalışan başkahramanı. Pek çok dönemdaşı gibi * aslında kendini ifade edememesi ve doğru iletişimi kuramamasından kaynaklanır tüm sorun. muhteşem üslubuyla anlattığı olayları sanki yazarın yazdığı satırların aklınızda oluşturduğu ekolardan değil de elinde bir kupa bitki çayı, karşı kanepeye kurulmuş oturan holden'dan dinlersiniz. bu kadar samimi bir insanı sokağa çıkıp özellikle arasanız bulamazsınız. ağır abi gözükmeye çalışan holden'ımız aslında kendi içindeki özgüven eksikliği, yaşından kaynaklanan 'haksızlıklara karşı yüksek duyarlılık', karşı cinsle ilk münasebetin getirdiği tedirginlik ve bu ciğerini yediğimin dünyasında ne rolu alacağını bilmemeden doğan depresif ruh hali ile okuldan atılmasının arefesinde pek çok belaya bulaşır.
(bkz: Who Wrote Holden Caulfield)
kurt cobain, holden karakterinden çok etkilendiğini söylemiştir.
central park'taki kuğuların göl donunca nereye gittiklerini merak eden ve her bindiği takside taksiciye bunu soran ilginç karakter.
güncel Önemli Başlıklar