bugün

Konuşmaz salak.
Daha uzunca yıllar konuşamaz çünkü kullanılmayan organlar zamanla işlevini yitirir. Aha sana kültür.

(bkz: sözlük kızlarının kültürsüz olması) naaabeeer..
Bununla ilgili yapılmış araştırmalar var. Zeka özürlü bir kadın tecavüze uğramış ve doğan çocuğu çiftlik mahzeni gibi bir yere bırakmış, sadece belli aralıklarla gelip yemek ve su bırakmış.

Kadının adını hatırlamıyorum ama sosyolojide bilinen bir kadın. Neyse kaza eseri bu çocuk bulunmuş.

Başlangıçta hiç konuşamıyormuş sadece sesler çıkarıyormuş. Zamanla zeka sorunu olmadığını kimseyle doğumdan itibaren konuşmadığı için böyle olduğunu anlamışlar.

Sonuç olarak bu çocuk ölmez de sağ kalırsa muhtemelen konuşamaz.
özel eğitimin babası sayılan fransız Jean-Marc-Gaspard Itard 18. yy'de victor adını taktığı ormanda bulunan 12 yaşlarında vahşi bir çocuğa bırakın konuşmayı pek çok insani davranışı öğretememiştir. 6 yıl sonunda pes etmiştir. özel eğitimin babası sayılmasında materyale dayalı somut yeni teknikler kullanması etkilidir.

burada karşımıza "kritik dönem" denilen kavram çıkıyor. bazı davranışlar/beceriler belirli yaşlarda öğrenilmelidir. mesela konuşma 3 yaşından önce. film için (bkz: aveyron un vahşi çocuğu)

filmden bir kare:
görsel
Filmlerden konu açılmışken:

görsel
Şöyle bir şey de var

http://www.milliyet.com.t...cuk-molatik-4676/?Sayfa=2
Her ne kadar dili yaşadığımız toplumda kolayca öğrendiğimizi düşünsekte bence oldukça zordur.hiçbir kelime duymayan bebek ise hiçbir dili konuşamaz anlamını nerden bilecek en basit mantıkla ve ne şekilde cevap verecek çünkü bir şey bilmiyor. Dil eğer doğuştan öğrenilseydi buradan çıkan genellemelerle türk bir çocuk ingiliz bir aileye verilse yanında bulunan kişlerin hepsinin ingilizce konuştuğu ortamda türk çocuğun yine türkçeyi öğrenip konuşması gibi değişik bir durum söz konusu oluyor. Bence hiçbir kelime duymayan bebekte hiçbir dili öğrenemez. Ayrıca türk sinemamızda bir örneği var. Cüneyt Arkının kılıçarslan filminde ormaanda kendi başına büyüyordu ve türklerle buluşup tanışana kadar hiç bir dili konuşamıyordu yalnızca sesler çıkartabiliyordu.
Mısır'ın son firavunu psammetikos bir deney yaptırır.
Rahiplere ve bilginlere sorar ilk konuşulan dil hangisidir diye.
Herkes kafasına göre bir şey söyler ve bu yuzden deneye başvurur. Bir yeni doğmuş bebe insanlardan alınıp izole bir odada bakılacaktır. Bakıcı kadın sadece su ve yemek götürecektir. Bu bakim süreci 2 yıl uygulanır. Normalde konuşma cağı geldiği için psammetikos ve beraberindekilerin huzuruna bebe getirilir. Çocugun ağzından dökülen tek kelime: "bekos".

Bekos frigce ekmek demektir.
Hiç bir dili şeklinde cevaplanabilir. Duyum olmadan konuşma olmaz. Bebekler belli bir yaşa kadar duyduklarını sadece kaydederler. Konuşma ve telaffuz yetisi kazanınca bu oluşturduğu kelime hafızasından doğru yanlış bir şeyler söylemeye çalışırlar. Doğuştan duyma engelli insanların konuşamaması bununla ilintilidir.
dil öğrenmeyle alakalıdır. bununla beraber dil bizim için iletişim aracı ve kulakla beraber ele alınca en önemli duyu organlarımızdan biridir. hiç görmeyen birinin renkleri tasvirine benzer bu soru. çocuk ister 10 yaşına kadar, ister 30 yaşına kadar bir kelime öğrenmesin; bu yaştan sonra öğreneceği ve öğretilen kelimeler üzerinden konuşur.

siz bu çocuğu insanlığın elinden alıp, şempanzelerin arasına koyarsanız ve şempanzelerin arasında büyümeyi öğrenirse, şempanzelerle iletişim kurar ve şempanzelerin iletişimde kullandığı mimikleri, vücut hareketlerini ve çıkardığı sesleri çıkarır.

bir gün insan içine karışınca kuracağı ilk cümle "are you sex" olacak hali yok. neyi öğretirsen ve neyi anlarsa o dili konuşur. yıllarca gorillerin arasında büyüyen tarzan filmi izlediniz, hiç mi fikir vermedi mk?
Aslında araştırmalar bebeklerin henüz anne rahminde konuşulanları dinlemeye başladığını ve doğduğu zaman rahimde duyduğu dili öğrenmeye meyilli olduğunu gösteriyormuş. Ama sen doğan bebeğin yanında hiç konuşmazsan büyük ihtimalle hiç konuşamaz çünkü konuşmak için belirli bir kelime haznesi yaratması gerekiyo.
Uzun uzun yazmışlar ben yazmasam da olur.
Gene adını hatırlamıyorum ama adamın biri anne karnındayken kendi çocuğuna düzenli olarak yunanca metinler okumuş ve dogduktan sonra çocuğunun yunancayı diğer dillere kıyasla daha kolay öğrendiğini savunmuş mu öyle de bir şey vardı.

Anne karnında belki bir etkileşim vardır ama dil gibi sistemli olarak öğretilen bir şeyi biri öğretmeden sadece doğal sesleri tekrarlar bence.

Bizim bebekler b ve d sesini çıkarınca biz baba dedi veya dede dedi diyoruz ama bütün çocuklar önce bu sesleri çıkarabildiği için bunları söylüyormuş.

Taklit olmadan dil öğrenme zor.
Kendince farklı seslerden oluşan bir dil üretir. Kendi konuşur, bir tek kendi anlar.
Afedersiniz burada bebeğin konuşup konuşamayacağı soruluyor. Bebek tabi ki anne karnında bir şeyleri bilinç altına kaydediyor. Ancak çocuk uzun yıllar konuşmuyor, dil pert dil işlevsiz, dil nanik. Bununla ilgili yaşanmış bir çok olay var. Dil Kullanılmaya kullanılmaya kullanılmaz hale geliyor sönüyor kitleniyor. Kapişşş...
doğuştan işitme engelliler de keyiflerinden konuşmuyorlardi zaten.
bir çocuk 4-5 yaşlarına kadar çevresinde düzenli olarak konuşulan beş dile kadar tamamını anadili olarak öğrenip konuştuğu gibi hiçbir dili duymazsa hiçbir zaman konuşmaz.

insan düşünen ve düşündüğünü söyleyen, dinleyen ve dinlediğine tepki veren bir canlı olması hasebiyle bugünlere gelebilmiştir. kelime dağarcığı geniş olmayan insanın cahil ve ilkel olacağı gibi dilleri fakir olan milletlerde cahil ve ilkel kalırlar
bu kadar üzerinde tartışılması bile şaşırtan konu. çünkü bir bebeği ormana bırakırsanız hayvanlarla iletişim kurabileceği için onların seslerini taklit eder. kendi çocuğunuz olduğunu düşünün daha doğduğu gibi ingiliz, fransız bir aileye verin. çocuk türk bir aileden doğmasına rağmen konuşacağı dil ingilizce yada fransızca olacaktır.

bu yüzden konuşma becerisini kazandığı dönemde izole bir ortamda tutulursa herhangi bir kelime duyamadığı için o ortamdan çıkarıldıktan sonra sadece bağırma gibi sesler çıkaracaktır.

uzun yıllar böyle bir durumda kalırsa sonrasında istediği kadar bir konuşma dili öğretilmeye çalışılsın. çok az kelime öğrenecektir. bunun da tarihte örnekleri çokça vardır.
iletişim ihtiyacı ona yeni bir dil ürettirir. yepyeni bir dil konuşur bence.
Bence konuşamaz.
Sovyet zamanin da böyle bir deney yapilmis çocugu insanlardan izole etmisler sonun da oyun oynayan çocuklarin yanina birakmislar bir kaç saat içinde onlarin oyuncakli oyunlarina katilmis konusma duyma olayini bilmiyorum.
hangi ülkede doğduysa menşei ne olursa olsun ana dili o ülkenin dili olur. alman türkleri çok kötü türkçe konuşabiliyo olmalarına rağmen aynı almanlar gibi almanca konuşurlar mesela. biz sonradan dil öğrendik, en üst seviyede hatasız konuşuruz, ancak bizim bizden hiçbir zaman ağzımızdan gitmeyecek bir kusurumuz vardır- ağzımızda garip bir aksan vardır !!...ben kendi sesimi almanca duyduğumda çok rahat bir yabancı olduğumu duyuyorum.

alman türkleri, yani o gurbetçi olan birinci nesil diil onların çocukları, şimdi bizim yaşlarda olanlar, bu adamlarda aksan falan yoktur. telefonda o kadınlar isimlerini ayşe, fatma diil de caroline nicole falan deseler, bütün almanlar onlara inanır.

çocuklar eğer on yaşına kadar hiç konuşmazlarsa ondan sonra büyük ihtimalle konuşamazlar. ama konuşma yetisi olan bir çocuğun on yaşına kadar hiç konuşmaması da aptalca bir ütopya gibidir. eğer bir yetiye sahipsen o yetiyi kullanmak , istersin bile denmez, zorundasın.
Dothrakça konuşur.
http://www.memleket.com.t...okeni-deneyi--199871h.htm buradan bilgi alabilirsin sevgili yazar.

Ayrıca kim milyoner olmak ister yarışma programında 1 milyonluk sorudur kendisi.
ağlama dilini konuşur.

bebeğin gün içinde üç büyük çok önemli amacı vardır.
1-karnını doyurmak,
2-gaz çıkarmak(kaka-çiş),
3-uyumak.

bu döngü belirli bir aya kadar devam eder. ve bize bu üç konuda sadece "ağlama dili" ile izahat yapar. açsa ağlar doyurursun, gazı varsa ağlar çıkartırsın, uykusu varsa ağlar uyutursun. işte böyle böyle fıtı fıtı geçecek günler hadi bakalım.