bugün

Çok üzücü bir durum ya insanın yaşama hevesini azaltır.
insanlar tarafından ezilmiş, hor görülmüş, nefret edilmiş çocuktur her zaman ayakları üzerine basmaya bassa insanlar tarafından itilip kakılan insandır. hep masum hayaller kuran insandır ve hep insanların yüzünden içinde karamsar bulunur nedeni çok basit hep böyle mi devam edecek diye. inancı var ise durmadan namaz kılar dua eder beni bu yalnızlıktan kurtar diye.

akrabaları ve uzaktan akrabaları tarafından ret edilmiş, mahalle de bile dışardaki çocuklar ve o çocukların ebeveynleri tarafından ret edilmiş, ilk, orta vb. okuldaki sınıf arkadaşları tarafından ret edilmiş, bide anne baba ayrıysa hatta yetimse kardeşi de yoksa, bu adam hayatta cefa çekmeye gelmiş insandır ve yalnızlıktan evinde ölür. kısaca evreninin senin varlığını kabul etmemesi.

durum genellemesi benim hayatım.
Vay be bu başlığı ben açmışım amk. Hala değişen bi şey yok.
Seviyorum diye duygularıyla oynananlar sadece sizler değilsiniz, sayın sevgisiz kadınlar...
Hep sevilmekten aşka yerleri kalmamışlar sağolsun.
Her erin bahtına bir güzel düşer.
benim. çünkü hep evde duruyorum.
kendisine karşı, sevilmediği ve aşık olunmadığı duygusu sadece kendinden kaynaklı olduğuna inanmadığım erkektir. sözde aşık olma kriteri sebebi adı altında, artık neler neler gözardı ediliyor az çok biliyoruz. aşk kavramını eziyip büzüyüp kağıttan oynanan mahalle topuna döndürdüler iyice. ama benim hala umudum var. sevmek duygusu kaybedilmediği sürece, yeter ki kalpler sakat olmadığı sürece gerçek sevgiler birleşecek.
onu seven birisi ile karşılaştığında (seri katil falan değilse illaki olur) sevilmekten korkup kaçacak olan erkektir.
sevmenin ne kadar güzel olduğunu duygulara dair korkusundan ve "artık benden olmaz" saçmalığından ötürü unutur. aslında içinde sevme/sevilme arzusu vardır ama cesareti kalmamıştır. yanında olmak isteyen kadının da cesareti yetmez.
kadını başından atar, "piç olçam ben, can yakçam!" ergenliğiyle yaşamaya çalışır.
sonra yine gidip onu -yeterince- sevmeyen, baskın ve bencil kadınlara aşık olur. her darbede "neden hep bana oluyor böyle şeyler?" diye ağlar.

tanıdım da söylüyorum.
Her insan öyledir diğerleri kendilerine aşık olunduğunu sevildiğini zanneder.
ne var? ne istiyorsun?
bana aşık olan kız bile benimle çıkmadı. önce korkusundan sonra inadından...
gerçek aşk allaha duyulan aşktır. aşk ile gezen sırtında dünyayı taşır, aşksız gezen beden diye bir ceset taşır.
yobaz olur genellikle.

(bkz: genç yobazların varoluş sebebi abazanlıktır)
sadece içine sindiremediği biri tarafından sevilmiş aşık olunmuş erkekten farkı yoktur. tüttü be ciğer.
sevilmiş ve aşık olunmuştur haberi olmamıştır belki de...
belki falan değil net olarak şahsımdır.

şu ramazan günü istediğim tek şey var. eğer ilahi bir güç varsa beni melek gibi aşk ve şehvet duygularından arındırsın.

aşk acısından kalbim ağrıyor zira.

acınası bir erkektir. çok zor, yaşamayan bilmez. 25 yaşındayın bir kızın elinden bile tutmadım.

itü'de mühendislik, aöf'te tarih okuyorum. kitap desen senede 40-50 ağır kitap okurum. ingilizce, fransızca ve az biraz rusça biliyorum. yüzüme bakan olmadı. ne diyeyim ahmed haşim'e bağladım.
sıfır km erkektir. manuel olduğu aşikardır.
manuel derken (bkz: emmanuelle)
Bu sınıfa dahil değilim ama şöyle bir durum var; beni seven ve bana aşık olanlar vardı ama ben görmüyordum onları çünkü aklım, yüreğim başkasına takılıp kalmıştı. Bir nevi şu gül ve papatya hikayesi var ya onun gibi işte. Gül' e ulaşmaya çalışırken papatyaları görmezden gelmek gibi. Ben onların gülü iken benim gülüm başka biriydi. O zamanlar bu durumdan rahatsız olmazdım ama şimdi üzülüyorum işin gerçeği. insan işte nankör bir varlık. Ne onlar güllerini elde edebildiler ne de ben gülüme ulaşabildim. Belki de bugün ezdiğim papatyaların cezasını çekiyorum. Çok çetrefilli bir iş bu aşk olayı çok.
Çekingendir.
Insana kendini sorgulatan durum.

Her zaman hata kendisinde degildir insanin.