bugün

yaşamadan çözülmesi mümkün olmayan durumdur.

kim özler ki görmeden, neden özlesin hem görmediğini, bilmediğini... elini tutmadan, dokunmadan , öpmeden neyi özleyebilir insan? hiç birşeyi yaşamadıysan yanyana, nedir bağlayan?

sanki hep tuttuğun el onun ki gibi, tek öptüğün o, tek dokunduğun...''yaşadım'' farzet yeter....özlersin elbet...
özlemin tavan yapmasıdır.

(bkz: acil şifalar)
(bkz: seovi)
hiç görmeden özlemek,
hiç göreyemecek olmaktan dolayı
daha çok özlemek ve özlemek...
hiç görmeden özlemek,
hiç görme şansı olmadan
daha çok özlemek ve özlemek...
ölümü özlemektir...
göremesen de orda olduğunu bildiğin için, sesini duyamadığın için belki de. kimi bedeni özler, ellerin sıcaklığını, bakışları, sımsıkı sarılışları özler. kimisi ruhu... sesin sıcaklığını özler. yaşamasa da yaşayabileceklerini özler. hayal ettiklerini özler. özlemek için neden çoktur. istedikten sonra...
bir düşü sevebilirse kişi özlemde duyar.
insan gördüklerine bile hasret olabiliyorken zor değil.
(bkz: long distance relationship)

evet, bu olaydır. senelerdir deliler gibi sevdiğiniz, ama daha ellerini tutmanıza izin vermeyen sevgili yüzünden verem olmaktır. ölmektir.
koskoca bir gönül yarasıdır....
senin yarattığın, hayalindeki, arzuladığın şeydir.
özlem kavramı görmekmiş , konusmakmış , bakışmakmış bu tip olayları aşmıs bi kavramdır . cok daha derin bir paylasıma ittiği için ; görmesende olur...
Pardon da mal mısınız diye sormak istediğim.
niye oğlum, Atatürk diye bir gerçek var.