bugün

zamanında kent ozanları adlı toplama da yer alan defalarca kendisini dinletmiş hala daha dinleten, harikulade tibet ağırtan klasiği.

http://www.youtube.com/watch?v=SpMrJrF0kzo
Hiç düşündün mü sana ne denli vurgun olduğumu?
Sana bakamamın ve seni görünce heyecanlanmamın nedenine hiç buradan baktın mı?
Bir şeyi anlatmak için sözler bu kadar şart mıdır?
Veya her şeyin anlamının kelimelerce karşılığı varmıdır?
Peki bunu hiç düşündün mü?
hiç düşündün mü ben kimim, neyim, nerden gelmişim nereye gidiyorum, şu koca dünyadaki yerim nedir? bunları biliyor musun sen?

şu 7 senedir durmadan kan kusan bir tüfeğim, soyguncuyum, katilim, hapishane firarisiyim, bir kanun kaçağıyım. jandarma peşimde hakkımda vur emri var. yakalasalar asacaklar. 7 senedir diyar diyar gezip baş kesen celladım. niye celladım? niye sıcak evinde oturan 300 liralık bir memur değilim? niye büyük şehirde üçkağıtçılık yapan bir avukat değilim? niye dükkanını saat 6'da kapatıp rakısını içmeye giden bir doktor değilim? niye tüccar değilim, şoför değilim, niye afyon kaçakçısı değilim?

çünkü 8 sene önce siirt'in bir köyüne gelen, içi memleket sevgisi ile heyecanı ile dolu gözü pek bir öğretmendim. bir karım vardı, yeni evlenmiştim. mutluluk dedikleri belki o günlerdeydi. sonra birden her şey bitti. o hiç aklımdan çıkmayacak güzel günler bir daha geri gelmemek üzere gitti. bir gece eşkıyalar bastı köyü ve benim karımı beraberinde götürdüler. 9 ay dağlarda eşkıyalarla kaldı. sonra bir gün ölüsünü getirdiler köye, intihar etmiş. ansızın her şeyin manası değişti. sevmenin sınırsızlığını, acının sınırsızlığını, öfkenin sınırsızlığını anladım. yaşamak çekilmez bir yüktü artık, insanları sevmiyordum. kendimi dağlarda buldum sonra. kan kusan bir silahtım. eşkıya avına çıkmıştım. ilk yakalandığımda 11 kişi öldürmüştüm. idama mahkum edildim, hapishaneden kaçtım ve kan ve barut ve öfke içinde 7 yıl geçti. öldürdüğüm adamların sayısını unuttum ama, karım hala aklımda. her gün, her saat, her dakika...

çünkü her şey onunla güzeldi. ne demek istediğimi anladın mı? karın için geldim buraya. eşkıyalar dağa kaldırdı diye kabul etmediğin karın için. erkeklik onuruna dokundu di mi? asıl erkeklik onu bu acı içinde yalnız bırakmamaktır.
düşünemedik. imkanımız yoktu o zamanlar. babamın emekli maaşıyla zor geçiniyorduk. şimdi kendimiz çalışıp kazanıyoruz ama düşünmeye vaktimiz yok.
kafanı kaldırıp gökyüzüne baktığında bir başka gezegende yaşayan birinin de aynı yıldıza bakıyor olma ihtimalini? düşünmedin değil mi. şimdi düşün öyleyse.
beynimle düşündüm.
Bir iğneyi bir iplikle buluşturup birbirlerine karışmalarını izliyorum. Birbirleri için yaratılmışlar ve ikisinin de ortak bir amacı var.
Sökükleri dikmek!
insan da böyle olmalı , değil mi sevgili perde?
Birbirini tamamlamaya giderken, birbirlerinin hatalarını da telafi etme arzusu ile tutuşmalı.