bugün

akışında yaşayandır. Herhangi bir hayali sıradan bulabilir. Belki çok özel bir hayale kilitlenmiş olabilir. Belki de birçok hayalini gömmüştür, bilemeyiz. Çünkü bu devir hayali olanların devri değil, hayali olmayan maddeci pezevenklerin zamanesi. Hayal kurmak artık kocaman bir şehir kurmaktan daha zor!
ölür lan . *
Martin luther king olmadigi kesindir.
hayal kırıklığına uğramayacak insandır. en azından.
yaşlı insandır.
hayattan beklentisi olmayan insandır.
ölmesi gereken insandır.
hayatın hayal kuracak heves bırakmadığı ya da odun gelmiş odun giden insandır.
yaşamını nasıl devam ettirdiği merak edilen insan.
donuk insandır.
hayattan beklentisi yoktur.

çoluk çocuğa annelik etmekten diğer yönleri körelmiş, hayatı unutmuş, çocuklarından ayrı bir birey olduğunu unutmuş, hayatı kendisi için değil ailesi için yaşamaya başlamış bir anne olabilir bu kişi.

ticaret ve iş hayatından kendine zaman ayıramayan işkolik bir adam olabilir. öyle ki sadece çalışır arada bir durup ulan napıyorum ben demez.

veya üniversite sınavına çalışıp başarısız olan öğrencinin yaz tatilindeki ruh hali de olabilir. en güzel üniversiteler hayalindeyken eşşek gibi çalışan saatlerce test çözse de hayalleriyle ayakta duran gülümsemesi eksik olmayan genç sınav sonucuyla yıkılabilir, bu ruh haline girebilir.

yıllardır hayatı göğüslediği sevgisini paylaştığı gözünden çok sevdiği sevgilisinden ayrılmış bir insan da olabilir.

kısacası hayatı güzel değildir. yada hayatının güzel olup olmadığını sorgulama yetisinden dahi mahrum kalmış bir kişidir.
herhangi biri gibi düşünmeyip sıradan bir hayali olmayan büyük hayalleri olan insandır.
(bkz: realist) olma ihtimali vardır.
canli degildir.
Haline üzüldüğüm insandır. Yazık lan. Sadece nefes almayı yaşamak zannedenler var.
intihar etme olasılığı yüksek insandır. hayattan hiç bir beklentisi yoktur.
Jim rohn bu konuda hayalleri olmayan insanlar hayalleri olan insanlar için yaşarlar demiştir.
http://www.youtube.com/watch?v=79JjCutVO_o
bir hayali bir umudu olmadıkça neye tutunup yaşar ki diye sorduğum insandır.
olmayı hayal ettiğim insan.. hass*ktir.. yine hayal ettim.
belki de hayallerinden vurulmuştur. olamaz mı olabilir.
cansız bir cisim olabilir.
destur...

içi geçmiştir ya da yanılıyordur. her ikisi de eşit ihtimal ve anlamanın bazı yöntemleri var.

hayır, insanın dili hiç bir zaman doğru söyleyemeyecek kadar eğridir, kendimize bile ne yalanları yutturuyoruz yeri geldi mi. ama hep bi yere kadar.

hayallerimi eskiciye verdim ben. bir servet ödedi resmen, içim geçti önce. arabaya yükledi, götürdü şehrin hurda mezarlıklarından birine. sonra biraz daha içim geçti.

artık hayal dahi kurmamaya o kadar kararlıydım ki aslında. sonra içim daha da geçti. yaşlandım ve yaşayarak daha da yaşlanacaktım bu kırık hayaller mezarlığı manzaramda, umudum bu yöndeydi. birinin daha kafasını karıştırmak, birinin daha tırnak izlerini sırtımda taşımak büyük, çok büyük bir yük olacaktı artık. vazgeçtim o yüzden. hem zaten öyle büyük büyük hayaller kurmaktan çocuk yaşta vazgeçmiştim, ümidimi tehdit ediyordu puştlar sonra büyüklükleriyle.

sonra biraz daha içim geçmiş. ben, sonradan öğrendim bir ifade tutanağından okuyarak. hem geldiği gibi yaşamak pek yorucu da gelmiyordu kulağıma. hem neden gelsin ki basit herşeyden önce.

sonra yanıldım içim geçerken. son baharda kuruyan ağaçlar gibi yeşerdi hayaller göz bebekleriyle beraber. sonra içim geçti ben yanılırken. sonra korkuların varlığına şahit oldum, neslimiz için. türümüz için varlardı resmen ve en adi yöntemlerle tehdit ediyorlardı en basit hayallerimizi bile yeri geldi mi.

içim geçti sonra. sonra hayaller geçti göz kapaklarımdan yeniden. sahi şu uçurumun kenarındaki cılız dala tutunmak da bir yere kadar geçerliydi hayatta kalmak için, manzarası da güzeldi; kabul. ama sonra kırılmayacağı ne malum? kırılırdı, içim geçerdi sonra ve sonra bedenim de içimle bir geçerdi, elimde kalırdı dal. ağırdım, karanlıktım şairin dediği gibi.

hayallerimi bir eskiciye verdim. eskici, onlara karşılık bozuk bir gramofon verdi. gramofonu tamir ettirme hayalleri kurdum, sesi de güzeldi hem. ben severdim. ama bozuktu işte bi sebepten... belki vaktiyle yanlış plakları çalıp durdu. kırk beşlikler belki de hiç ona göre değillerdi.

içi geçti gramofonun, yanılıyordu aslında tüm olan bu. aslında doğru plaklarla doğru akşamlara yayılabilirdi sesi, belki. farkında değildi ama hala hayat doluydu.

içi geçti sonra. sonra plak çaldı, içim geçti.

artık yanılıyorsam da geçti içim. geçtiyse de içim, yanılıyorum.

hayallerimin içi geçtiler artık yanılmaktan...
robottur, net. Insanı yaşatan umuttur, hayallerdir. Hayal kırıklıklarına rağmen.
Herkesin vardır. Kimisi çok çabalamış, didinmiş birde allaha yalvarmıştır. Ama adalet işte bizimki olmuyor diye düşünüp hayal etmeyi ve dua etmeyi bırakmıştır.