bugün

iyimser olmak, o kadar da iyi olmak, hiçde iyi birşey degil dedirten başlık
(bkz: uçurtmalar)
(bkz: romain gary)
herşeyi anlamak mümkündür ama anladığın herşeyi bağışlayabilmek asla.. çünkü bağışlamak kırılan birşeyleri göz ardı edebilmekten, bazı şeyleri hafızanızın üst raflarına kaldırabilmekten, bir yaranın kabuk bağlamasından veya artık sızlamamasından geçer.. bazı yaralar hiçbir zaman iyileşmez, bazı şeyleri insan istesede unutamamaktadır, göz ardı etmek istese de yapamaz.. anlamak mantıklı bir çerçeveye, tutarlı bir sistematiğe oturtabilmekle ilgilidir söz konusu düşünce hareket ve davranışları.. empati kuramadığı birşeyi de anlayabilir insan, "ben olsaydım öyle yapmazdım ama onun koşulları gereği öyle yapması gerekiyordu" diyebilir.. bunu diyebilmek tabii ki sadece anlayabilmekle alakalı da değildir, duyguları geri planda tutabilmek, rasyonel ve gerçekçi olabilmek, ve sabırla da alakalıdır.. ama bağışlamakla değil.. bağışlamanın içinde hiç olmamış gibi yapabilmek de olmalıdır.. o yaranın sızlamaması, sızlasa da umurunuzda olmaması gerekir.. oysa ki bazı şeyleri umursamadığınıza herkesi inandırasanız bile kendinizi inandıramazsınız..