bugün

--spoiler--
yaşım henüz 13-14 civarıydı. annem hastahaneye yatmış; rahim kanseri tedavisi görmekteydi. babam evde, yarı felçli, iç dünyam gelgitlerle boğuşmaktayken...
bir de üstüne okul sorunları gelince, dünya dönmeyi bırakmış, resmen üzerime çullanmaya başlamıştı sanki. bende boşluklar oluştu, o boşluklar beni bunalıma sürükledi, takıntılar başladı. takıntı korkularla ilerledi. zehirlenme korkusu, sürekli ellerini yıkamalar vs. öyle bir hale gelmiştim ki okulda alay konusu olmuştum. bazı insanlar hayatımı iyice çekilmez hale getirmeye başlamışken dünya yavaş yavaş geri çekti kendini.
annem hastaneden çıktı ancak ameliyatlı ve çok yorgundu. babamsa sürekli kontrol altında tutulmalıydı. bu görev bana düşüyordu elbette. ama yapamıyordum, çünkü beni boğan takıntılar, korkular içerisinde bir girdaba girmiş gibiydim. annem biraz iyi olduktan sonra beni doktora götürmeye karar verdi, doktor bir sürü ilaç yazdı ancak şunu da yazdı reçeteye:
- bu sadece geçici bir beyin gribi. ilaçlar seni bir müddet ayakta tutar. seni iyileştirecek olan yalnızca sensin..
--spoiler--
yaşınız gençse bu abuk sabuk şeylere mahal vermeyin. ancak çok ciddi rahatsızlığınız olursa, kendi başınıza aşamazsanız bir doktor gözetiminde sorununuzu çözümleyin.
ruhsal huzura kavuşmak dileğiyle.
(bkz: attım kendimi farmakolojinin kollarına)
gücün içeriden dışa çıkacağı öğretilmediği için, dışarıdan içeriye takviye yapandır.
dert sahibidir.

gerçek anlamda hiçbir sıkıntı çekmemiş birinin kendi sinirlerini çelikten sanıp boş boş atıp tutması ya da zayıf görünmekten rahatsız olduğu için bizzat kendi durumunu, başkalarının durumuymuş gibi yansıtması, çok daha acınasıdır.
güncel Önemli Başlıklar