bugün

her sözü olay olan başbakan recep tayyip erdoğan'ın, son olarak askerlik yan gelip yatma yeri değildir deyip, askerlerin normalde yan gelip yattığını ve lübnan'a gönderilmesi gerektiği şeklindeki imasından sonra, askerleri nereye gönderdiğini görmesi ve yaşaması açısından başbakana söylenebilecek en iyi söz. bir de silah verin sırtına, beline de rambo bıçağı...nolur nolmaz.
(bkz: tayyip in anasını da alıp lubnana gitmesi)
tayyip erdoğan a bir şekilde söylendiğinde ananızı da alın gidin demesi kesin olan şey
tayyip: annem olmadan asla!!!
planlama başkanlığına öneri: lübnan'a gidecek 1000'den fazla askeri de mümkünse teskereye evet diyen abiler ve çocukları arasından tamamlamasınlar. unakıtanı ve şu iki eliyle evet diyen en hevesli arkadaşı (adını unuttum) sakın unutmasınlar.
devletlerin dış politikaları çeşitli şartlara göre şekillenmektedir. uluslararası sistemin rolü bunda en önemli faktördür. küreselleşmenin etkisiyle artan karşılıklı bağımlılık önemli kararların alınmasında nispi faydaya göre değerlendirilme yapılmasını zorunlu kılmaktadır. bu durumda türkiye'nin lübnan'a asker gönderilmesi değerlendirilecek olursa bölgenin hassasiyeti ve güç dengeleri bakımından sadece abd'nin öyle istemesinden kaynaklanmaktadır. ortadoğu kaynayan bir bölge ve türk dış politikası, böyle bir bölgeyle süper güçler arasında köprü vaziyeti görmeye uygun istikrarlı ve ağırlığı olan nitelik göstermek yerine,siyasilerin keyfi uygulamalrına göre yönlendirilmektedir. bunun nedeni de her ne kadar kabul edilmek istemesende karar organından kaynaklanmaktadır. tayyip suçlu ya da değil meselesi değildir bu. bir devlet adamının ağrılığını taşıyamayan karar alıcıların ve etkili bir muhalif cephenin olmamasıdır sorun. şu sıralar türkiye'de yaşananlar 1 martta olanların aynısıdır. o zaman ağır bir bedelden sadece tesadüf sonucu ucuz kurtululdu. çünkü hayır oyu veren mebuslarda durumun ciddiyetinin farkında değillerdi. sadece kamuoyunun sesinin fazlaca yükselmesi ve kendi cephelerinde ki istihbarat eksikliğinden böyle bir karar çıktı.
şimdi aynı şekilde ateşin ortasına atılıyoruz. bu kez herşey daha puslu sadece.dış politika ve savaş, gün vari ziyaretlerle nabız yoklamaya benzemez. ya da bir siyasinin 5 metre yürümesiyle yollarımızın gözlendiği anlamına da gelmez. sonuçta yine yanlış bir karar alındı ve bunun bedelini ödeyecek olan biziz.
yanında anasını ve bilalide almasını istiyoruz aynı zamanda. geri kalan akepelileride taksın peşine, onlar özledikleri sisteme coğrafyaya kavuşsunlar, herkes rahatlasın.