bugün
- avrupanın yarrağı yemesi yakındır18
- kent lokantası niye bedava değil demek22
- nervio'ya aşık olmak11
- manyak olmaya karar verdim silik olsun kampanyası9
- evlilik15
- modern kadinin ucuz ve kolay ulasilabilir olmasi14
- türkiyede çok abartılan arabalar9
- icardi1905 silik olsun kampanyası26
- balayını italyada yapmak isteyen nişanlı16
- escort fiyatlarının güncellenmesi11
- karınıza range rover alır mısınız23
- chp'li o tekin'in öcalan'ın fotosu ile pozu38
- diyanet işleri başkanına audi 6 tahsis edilmesi10
- anın görüntüsü16
- demet akalın'ın zeka seviyesi12
- ilk buluşmada çorumlu olduğunu ağzından kaçırmak8
- icardi190518
- ali erbaş18
- türkiye işçi partisi11
- futbolcu ismiyle nick almak15
- çin halk cumhuriyeti8
- ellerim bos gonlum hos9
- kalbin sadece bir kişiyi seveceği saçmalığı18
- ruh okuzu9
- 31 mart 2024 cumhuriyet halk partisinin zaferi8
- sözlük kızlarının don renkleri14
- aynı dizileri tekrar tekrar izlemek8
- karımın çok mutlu olacağı gerçeği14
- boşuna yaşıyorum hissi16
- patiswiss21
- kadınların boşanmış erkeğe bakışı9
- merfulu8
- sözlük kızlarının ayakkabıları18
- 23 nisan ulusal egemenlik ve çocuk bayramı15
- bir kadında ilk baktığınız yer neresi28
- ups boobss nerelerde ramazan da bitti8
- akrep burcu8
- siklememenin getirdiği huzur12
- yakışıklı erkeği çirkin gösterecek şeyler16
- türk kızlarının beğenmediği erkek tipi15
- eloande'ye koca buluyoruz kampanyası10
- her yaptığı yemeği paylaşan kızın amacı10
- murat kurum kurudu gitti8
- haçta iken sevgili ile sevişmek günah mıdır11
- yunanistan bizden çalsa rahatsız olmayacağınız şey11
- akp seçmeni16
- online olup entry girmeyen yazarlar9
- bebek kokusu10
- fenerbahçe'nin bu sene de şampiyon olamaması23
- bülent uygun15
Çeşitli kan kayıplarında yaşam kurtarıcı olarak, canlıya kan verilmesi ya da bazı olaylarda tüm kanın değiştirilmesi gerekmektedir. Böyle durumlarda, gelişigüzel yapılan kan aktarmalarında, bazı kez hiçbir şey olmadığı halde, bazı kez ölümlerle sonuçlanan belirtiler görülmüştür. Komplikasyonların nedenleri üzerinde yapılan araştırmalar sonunda, alyuvarların birbirleriyle birleşerek yığınlar yaparak çöktükleri(aglütinasyon),ve daha sonra da eridikleri (hemoliz) açıklanmıştır. Aglütinasyon olayının alyuvarların üzerinde bulunan antijen ( reseptör ) ve plazmada bulunan antikor faktörlerinden ileri geldiği saptanmıştır. insanların kanları taşıdıkları antijenlere göre 4 gruba ayrılır. A,B,AB,O şeklinde. Ancak kan aktarmalarında reaksiyon oluşmaması için, bu 4 çeşide yönelik gruplandırma yeterli değildir. Ayrıca Rh faktörü açısından da değerlendirme yapmak gerekir. insanların kanı, bu 4 farklı gruptan başka kanında Rh faktörü bulanan (Rh pozitif)ve bulunmayan (Rh negatif) şeklinde ikiye ayrılır.
insanlarda, kan grupları ve Rh faktörünün belirlenmesinde üç adet anti-test serumu kullanılır.
Her hayvan türünde kan grupları farklı olduğu gibi, hayvanlarda kan grupları faktörlerinin (insanlardaki Rh faktörü gibi) sayısı da çok fazladır.Örneğin sığırlarda 11 kan grubu, 51 kan grubu faktörü vardır. Bu, sığırlarda kan gruplarının saptanması için, özel antikorlu 51 test serumunu gerektirir. Atlarda 19, koyunlarda 6, tavuklarda 7 çeşit kan grubu vardır.
Amerikada ve Avrupada, hayvanların kan gruplarını belirleme üzerinde çalışan, laboratuvarların sayısı sınırlıdır.Köpeklerde kan gruplarının belirlenmesine yönelik çalışma ve yayınlar 1950 lerde başlamıştır. Kan gruplarının ırklara göre dağılımı çalışmaları halen sürmektedir.Köpeklerde alyuvarlarında 7 çeşit antijen, plazmalarında ise 11 çeşit antikor, ve 14 farklı kan grubu faktörü belirtilmiştir.Kedilerde A,B,AB şeklinde kan grupları saptanmıştır. Kan grupları açısından en sık görüleni kedilerde A grubudur. Kedilerin Avusturyada %96sı, ingilterede %97si, Finlandada %100ü, Fransada% 85i, Almanyada %94ü, italyada % 87si, Hollandada% 95i,isviçrede%99u,Avustralyada %73ü, Japonyada %89u ve Amerikada % 99u A grubundadır. Irklarda da en çok görülen grup A şeklindedir. Örneğin Siyam ve Burmese kedilerinin % 100 `ü yapılan çalışmalarda A grubu olarak belirlenmiştir. British Shorthair % 58 ile B grubundandır. Kan gruplarını belirlemek için, uzmanlar tarafından hazırlanan özel test serumlarının pratisyen hekimler için kullanımı pratik değildir.
Klinik kullanımda kan aktarımı;hayvanlarda kan aktarmalarının zorunlu olduğu durumlarda, alıcı ve vericinin kanlarının birbirine uygunluğunun saptanması amacıyla çarpraz karşılaştırma deneyi yapılır. Bu deneme, hemoliz ve aglütinasyon olaylarının kontrolünü sağlayan pratik bir yöntemdir. Fakat laboratuvar koşullarında yapılacak çalışmalarla kıyaslanırsa, eksik bir çalışma olarak çok güven verici değildir. Ancak , örneğin kediler için A grubu insidansının yükseklği düşünülecek olursa kan aktarımının oluşturacağı riskin azlığı ortaya çıkar. Amerikadaki köpeklerin ise % 60ı A grubundandır.
Akut kan kayıplarında , dolaşım volümünü sağlamak için, plazma ve doku sıvıları arasındaki dengeyi bozmayan kristaloid solüsyonlar (Laktatlı ringer, izotonik NaCl gibi serumlar) kullanılabilir.Amaç kanın oksijen taşıma kapasitesini yerine koymak ise,ya da alyuvarların sayısı oksijen taşıma kapasitesini sağlayamayacak derecede azalmışsa,(Hemotokrit olarak bilinen eritrosit hacmi %20nin altına düşmüşse) o durumda kan aktarımı daha uygun olur. Taze kan, taze plazma(kanın şekilli elemanları dışında kalan saman rengindeki sıvı kısmı diğer adıyla kan serumu), ya da donmuş plazma kullanılır. Kan aktarımı vücut sıcaklığında uygulanır.Kan verici olarak kullanılabilecek hayvanlarda belli özellikler aranır. Örneğin, köpek 25 kg ve üstünde olmalıdır. 2-8 yaşları arasında olmalıdır. Hemotokrit %40 veya üzerinde olmalıdır. Düzenli olarak aşılanmış olmalıdır. Klinik olarak sağlıklı olmalıdır. Bir kerede 20 ml/kgdan fazla kanı alınmamalıdır. ikinci bir kan alınımı için en az 3 hafta geçmelidir.Kedi ise, 5-7 kg arasında olmalıdır. 2-8 yaş arasında olmalıdır. Hemotokrit %38 ve üzerinde olmalıdır. Düzenli olarak aşılanmış ve klinik olarak herhangi bir hastalığı taşımıyor olmalıdır. 11mg/kg kan en az 3 hafta ara ile genel anestezi altında alınır. Kan gruplarının uygunluğunu saptamak için prensip olarak vericinin kanında alıcıda ters etki yaratacak antijenin olup olmadığı saptanır. Alıcının kan serumu ile vericinin özel işlemden geçirilmiş kan alyuvar süspansiyonu karşılaştırılır. (eşit miktarlarda)Birkaç dakikalık santrifüj ya da 37 derecede yarım saatlik inkübasyon sonrasında görülen hemoliz ya da aglütinasyon aradaki geçimsizliği gösterir.Tüpte reaksiyon olmaması ise uygunluğu gösterir.
Uygun olmayan kan verildiğinde , ilk uygulamada köpeklerde daha az reaksiyonlar çıkmasına karşın kedilerde ciddi akut reaksiyonlar gözlenir. Akut - ımmun kan aktarımı reaksiyonları; hemoblobinemi,hemoglobinüri, lökositozis, eritrofagositozisşeklinde olup klinik açıdan, hipotansiyon, huzursuzluk, salivasyon, kusma, idrar ya da dışkı tutamama ve ateş olrak yansır.B u belirtiler yüksek volümlü kristaolid sıvı sağaltımları , glukokortikoid uygulamaları ile tedavi edilebilirse de, şok, ürtiker ve ölüm ile de sonuçlanabilir. Gecikmeli reaksiyon oluşursa , hemolize bağlı biluribinemi gözlenir. Non-ımmunolojik reaksiyonlar ise genelde bakteriyel kontaminasyonlarla ortaya çıkar ve ateşle kendini gösterir. Antbiyotik ve ateş düşürücülerle tedavi edilir. Bazen kızarıklık, kaşıntı gibi ürtikerle kendini belli eden reaksiyonlar da gözlenir. Bunlar vericinin plazmasındaki IgE gibi biyoaktif aminlerle ilgilidir. Allerjik reaksiyonlardır. Bu durumda antihistaminikler kullanılır. Kan verirken alıcıda oluşabilecek durumlar;huzursuzluk, taşikardi, solunum güçlüğü, siyanoz, gibi belirtiler kan verirken aşırı yüklenildiğini işaret eder.
Kısacası, hayvanlarda kan gruplarının çeşitliliği ve ticari olarak kan gruplarını ortaya koyan ayıraçların olmaması tip belirlenmesi ve karşılaştırmayı zorlaştırır. Klinik uygulamalarda kan kaybı ile gelen vakalarda kristaloid serumlar, eksilen kan volumunu tamamlamada daha emin ve güvenli tedavi şeklidir.Ancak bu kan aktarımının mümkün olmadığı anlamına gelmez. Gerektiği koşullarda alıcı ve verici açısından ön görülen kontroller yapıldıktan sonra kan aktarımı sağlanabilir.
*
insanlarda, kan grupları ve Rh faktörünün belirlenmesinde üç adet anti-test serumu kullanılır.
Her hayvan türünde kan grupları farklı olduğu gibi, hayvanlarda kan grupları faktörlerinin (insanlardaki Rh faktörü gibi) sayısı da çok fazladır.Örneğin sığırlarda 11 kan grubu, 51 kan grubu faktörü vardır. Bu, sığırlarda kan gruplarının saptanması için, özel antikorlu 51 test serumunu gerektirir. Atlarda 19, koyunlarda 6, tavuklarda 7 çeşit kan grubu vardır.
Amerikada ve Avrupada, hayvanların kan gruplarını belirleme üzerinde çalışan, laboratuvarların sayısı sınırlıdır.Köpeklerde kan gruplarının belirlenmesine yönelik çalışma ve yayınlar 1950 lerde başlamıştır. Kan gruplarının ırklara göre dağılımı çalışmaları halen sürmektedir.Köpeklerde alyuvarlarında 7 çeşit antijen, plazmalarında ise 11 çeşit antikor, ve 14 farklı kan grubu faktörü belirtilmiştir.Kedilerde A,B,AB şeklinde kan grupları saptanmıştır. Kan grupları açısından en sık görüleni kedilerde A grubudur. Kedilerin Avusturyada %96sı, ingilterede %97si, Finlandada %100ü, Fransada% 85i, Almanyada %94ü, italyada % 87si, Hollandada% 95i,isviçrede%99u,Avustralyada %73ü, Japonyada %89u ve Amerikada % 99u A grubundadır. Irklarda da en çok görülen grup A şeklindedir. Örneğin Siyam ve Burmese kedilerinin % 100 `ü yapılan çalışmalarda A grubu olarak belirlenmiştir. British Shorthair % 58 ile B grubundandır. Kan gruplarını belirlemek için, uzmanlar tarafından hazırlanan özel test serumlarının pratisyen hekimler için kullanımı pratik değildir.
Klinik kullanımda kan aktarımı;hayvanlarda kan aktarmalarının zorunlu olduğu durumlarda, alıcı ve vericinin kanlarının birbirine uygunluğunun saptanması amacıyla çarpraz karşılaştırma deneyi yapılır. Bu deneme, hemoliz ve aglütinasyon olaylarının kontrolünü sağlayan pratik bir yöntemdir. Fakat laboratuvar koşullarında yapılacak çalışmalarla kıyaslanırsa, eksik bir çalışma olarak çok güven verici değildir. Ancak , örneğin kediler için A grubu insidansının yükseklği düşünülecek olursa kan aktarımının oluşturacağı riskin azlığı ortaya çıkar. Amerikadaki köpeklerin ise % 60ı A grubundandır.
Akut kan kayıplarında , dolaşım volümünü sağlamak için, plazma ve doku sıvıları arasındaki dengeyi bozmayan kristaloid solüsyonlar (Laktatlı ringer, izotonik NaCl gibi serumlar) kullanılabilir.Amaç kanın oksijen taşıma kapasitesini yerine koymak ise,ya da alyuvarların sayısı oksijen taşıma kapasitesini sağlayamayacak derecede azalmışsa,(Hemotokrit olarak bilinen eritrosit hacmi %20nin altına düşmüşse) o durumda kan aktarımı daha uygun olur. Taze kan, taze plazma(kanın şekilli elemanları dışında kalan saman rengindeki sıvı kısmı diğer adıyla kan serumu), ya da donmuş plazma kullanılır. Kan aktarımı vücut sıcaklığında uygulanır.Kan verici olarak kullanılabilecek hayvanlarda belli özellikler aranır. Örneğin, köpek 25 kg ve üstünde olmalıdır. 2-8 yaşları arasında olmalıdır. Hemotokrit %40 veya üzerinde olmalıdır. Düzenli olarak aşılanmış olmalıdır. Klinik olarak sağlıklı olmalıdır. Bir kerede 20 ml/kgdan fazla kanı alınmamalıdır. ikinci bir kan alınımı için en az 3 hafta geçmelidir.Kedi ise, 5-7 kg arasında olmalıdır. 2-8 yaş arasında olmalıdır. Hemotokrit %38 ve üzerinde olmalıdır. Düzenli olarak aşılanmış ve klinik olarak herhangi bir hastalığı taşımıyor olmalıdır. 11mg/kg kan en az 3 hafta ara ile genel anestezi altında alınır. Kan gruplarının uygunluğunu saptamak için prensip olarak vericinin kanında alıcıda ters etki yaratacak antijenin olup olmadığı saptanır. Alıcının kan serumu ile vericinin özel işlemden geçirilmiş kan alyuvar süspansiyonu karşılaştırılır. (eşit miktarlarda)Birkaç dakikalık santrifüj ya da 37 derecede yarım saatlik inkübasyon sonrasında görülen hemoliz ya da aglütinasyon aradaki geçimsizliği gösterir.Tüpte reaksiyon olmaması ise uygunluğu gösterir.
Uygun olmayan kan verildiğinde , ilk uygulamada köpeklerde daha az reaksiyonlar çıkmasına karşın kedilerde ciddi akut reaksiyonlar gözlenir. Akut - ımmun kan aktarımı reaksiyonları; hemoblobinemi,hemoglobinüri, lökositozis, eritrofagositozisşeklinde olup klinik açıdan, hipotansiyon, huzursuzluk, salivasyon, kusma, idrar ya da dışkı tutamama ve ateş olrak yansır.B u belirtiler yüksek volümlü kristaolid sıvı sağaltımları , glukokortikoid uygulamaları ile tedavi edilebilirse de, şok, ürtiker ve ölüm ile de sonuçlanabilir. Gecikmeli reaksiyon oluşursa , hemolize bağlı biluribinemi gözlenir. Non-ımmunolojik reaksiyonlar ise genelde bakteriyel kontaminasyonlarla ortaya çıkar ve ateşle kendini gösterir. Antbiyotik ve ateş düşürücülerle tedavi edilir. Bazen kızarıklık, kaşıntı gibi ürtikerle kendini belli eden reaksiyonlar da gözlenir. Bunlar vericinin plazmasındaki IgE gibi biyoaktif aminlerle ilgilidir. Allerjik reaksiyonlardır. Bu durumda antihistaminikler kullanılır. Kan verirken alıcıda oluşabilecek durumlar;huzursuzluk, taşikardi, solunum güçlüğü, siyanoz, gibi belirtiler kan verirken aşırı yüklenildiğini işaret eder.
Kısacası, hayvanlarda kan gruplarının çeşitliliği ve ticari olarak kan gruplarını ortaya koyan ayıraçların olmaması tip belirlenmesi ve karşılaştırmayı zorlaştırır. Klinik uygulamalarda kan kaybı ile gelen vakalarda kristaloid serumlar, eksilen kan volumunu tamamlamada daha emin ve güvenli tedavi şeklidir.Ancak bu kan aktarımının mümkün olmadığı anlamına gelmez. Gerektiği koşullarda alıcı ve verici açısından ön görülen kontroller yapıldıktan sonra kan aktarımı sağlanabilir.
*
güncel Önemli Başlıklar