bugün

kabus veya düş yapısal özellikleridir genel manada rüya denilen şeyin. Yazısız tanımlarıdır resmen, bilinçsizce kullandığımız. sizin de takdirinizdir ki "kabus" korkunç rüyalardır. "düş" daha soft, hoşluklarla dolu, uyandığınızda üzüleceğiniz güsellikteki rüyaları tasvir eder. bir de bunların dışında, aklınızı kaybettiren, kategori dışı, uyandığınızda korkmadığınız halde yüzünüzde bir hassiktir ifadesi yaratan, tekrar yatıp aydınlığa kavuşturasınız gelen, kimseye anlatma mecalinizin kalmadığı, ama her daim de aklınızda olan, ilginç rüyalar vardır. böyle rüyalar hayatınızda belki bir iki defa görülür ve ömür boyu untulmaz.

örnek:
Helenistik dönemler geçiyor düşlerimden, tanrıların toplantılarına katılıyorum pijamalarımla. sonra bir anda çocukken babanemle gittiğim mevlütlerden birinde alıyorum soluğu, şerbet ikram ediyorlar, içiyorum ve konuşmaya başlıyorum kundakta. doğduya gelen yakın akrabalarımızdan bir teyzeye diyorum ki "idda noldu ya? yattı mı bizim kupon?" o sırada gözlerimi elimdeki acıyla açıyorum, elinde cetvelle duran, eğitim ve öğretime ilk önce kendisinin ihtiyaç duyduğunu düşündüğüm, gerizekalı ve acınası hocalarımdan birisi, "neden!?" diye soruyor, ben de anlatmaya başlıyorum, "Bakınız, evim çok uzak, cebimde para olmadığı gibi akbilim de boş, bu otobüse binip eve gitmem gerekiyor şoför bey! bilmem anlatabildimmi?" ardından otomatik kapı defalarca çarpıyor bana. çılgınlar gibi sıkışıp kalıyorum, mekanik, havalı sistemin arasına. Bağırıyorum sonra "Gevreaaaakkk .. çıtır gevreeaaak smiiitttssstiyyeeeeeean"...
rüyamda şirinler köyünün muhtarıydım.
rüyamda bi gofret öldürdüm tam yurtdışına kaçarken aklıma dank etti ama artık çok geçti uyanmıştım bile .
godzilla'ya molotof kokteyl attığım bir rüyam vardı ama çok daha ilginç rüyalarım var anlatsam inanmaz kimse *
devlet bahçeli ye misafirliğe gitmek. ne alaka lan. bir de evi gezdirdi bana.
genelde insanın hep uykuda olduğunu hatırladığı rüyalar olur. Tam rüyadayken yaşadığın olaylar saçma gelir ve dersin ki "ulan ben uyuyormuyum yoksa" ve o anda uyanırsın. Hep uyanmayıp da gerisini yaşamak nasıl birşey olurdu merak etmişimdir.
şimdi efenim benim çocukluğum ilginç rüyalarla geçmiştir.
ben de top ilginç listesi oluşturmuşumdur:

1- bikeresinde nizam-ı cedit ordusunda padişahı korumakla görevli önemli bi yeniçeriyim. sonra işte amerikan askerlerinin takıldığı bir mekanda casusluk yapmam gerek. amma velakin ben iş başındayken baskın düzenlenir mekana ve beni padişah a suikast düzenlemekle itham ederler. tabi ben günümüzdeki anayasayı esas almışımdır rüyamda. tutuksuz yargılanmaktayım. eve gitmek isterim ailem nasıl padişah yanlısı insanlarsa beni eve kabul etmezler komşular yüzüme bakmazlar vs.
ama tabi ben bir şekilde aklanırım

2- bu rüyamda da ben güzide evimin üst katında pencerenin önünde herhangi bir işle meşgul olmakta iken yanımda da ablam vardır, gündüz vakti gökyüzünden bir ışık hüzmesi adeta bir ışın misali gelir benim işaret parmağımı kanatır. sonra da odanın içine bir adet yumurta düşer. ben engin bilgilerimle ve de rüyada olmanın vermiş olduğu rahatlıkla onun ejderha yumurtası olduğunu bilirim ve onu imha etmemiz gerektiğini söyleyen ablama onun çok değerli olduğunu ve saklamamız gerektiğini söylerim. nitekim bu konuda diretirim ve koca yumurtayı ısıtırız filan sonra bu çatlar biz de evde bi ejderha beslemeye başlarız. rüyamın sonunu hatırlayamamaktayım lakin.

3- (bkz: satürn)
başrol olmadığım bir rüyaydır. * arkadaş grubunda gözlüksüz olmama rağmen ilk ölen ben olmuşumdur ve kendi ölümümü, kendimin arkasından izlemişimdir. Rüyanın geri kalanını tribünden izlemek zorunda kaldığım rüyadır.
aşağıda anlatıcağım rüyayı hatırladıkça hala tüylerim diken diken olur ürperirim. gerçi bu rüyayı göreli aradan çok zaman geçmedi, olsa olsa bi kaç ay. neyse başlayalım...

Vakit güneşin batma vakti, havanın rengi turuncu. güneş bulutların ardından günü son kez selamlıyor. Mekan gecekondu mahallesi gibi ama değil çok daha kaotik bi yer. gökyüzünü siyah dumanlar kaplamış, her yerden kara dumanlar yükseliyor...

bu kaotik mekanın tam ortasında 8-10 m boylarında 3-4 m eninde kapkara cüppeli, uzun kara sakallı koyu benizli bi imam her adımında yeri zangırdata zangırdata yürüyor. ama ben kendimi göremiyorum. sanki ilahi bakış açısıyla anlatılan bi hikayenin anlatıcısıyım. olanları görebiliyorum ama kendim yokum.

dev imam her adım attığında yerler çatlıyor, kara dumanlar daha da arşa yükseliyor. ortalıkta bir allah' ın kulu bile yok. sadece turuncu - siyah karışımı bi gökyüzü, harabe haldeki evler, kara dumanlar ve kara cüppeli, kara sakallı kallavi imam...

bu rüyanın ne anlama geldiğini bi türlü çözemedim. ama çok ilginç bi rüya olduğu kesin. rüyaların çoğu zaten saçma olur ama bu bi başkaydı. neyse...

(bkz: rüyanız hayrolsun)
önemli uyarı verilmesi gereken başlıktır. uyarımız şöyledir; rüya salih kişilere anlatılır.
güncel Önemli Başlıklar