bugün

kimseyi istememek.
en değerli insanı kaybetmek.
boşa geçmiş koca bir ömür.
hayatın boyunca kimse tarafından sevilmemek.
kimsesiz büyümek.
gece 3.00 suları. tüm ev ahalisi uyumuş, ben de film izliyorum. babam uyanmış, geldi başıma dikildi. "ne yapıyorsun?" dedi, "film izliyorum" dedim, tamam dedi ve mutfağa gitti. 2 dakika sonra geldi, bana baktı ve "sen burada mıydın?" dedi, "evet az önce konuştuk ya" dedim, "yoo" dedi ve odasına gitti; olağan karşıladım.
en çok acıtan da bu tür ayrıntılar işte.
(bkz: ölüm) bundan daha acı bir gerçek olabileceğine inanmıyorum.
sevdiklerimizi kaybetmek ve onları bir daha görememeye alışmak zorunda kalmak...onları sadece rüyalarda görmek..
dokunamamak...elleyememek...okşayamamak...
yillarini ayni kisiye ver ver sonra terkedil. olacak is mi bu sende mi brutus kime guvenecegiz abi biz bu devirde.
Acınacak hale gelmek.
Aileni kaybetmektir.
kanser gibi sonu pek de iyi bitmeyen bir hastalığa yakalanmaktır. çaresiz kalmaktır kısacası. anne babanın ölümü de acıdır ama bu hayatta ki en acı şey bilerek ölümü beklemek; her gün biraz daha sona doğru yaklaşmaktır.
O seni davet ettiği halde gidememek, kendi canına kıyacak kadar cesareti olmamak, götü yememek, intihar edememek...
hayatta bir amacın ve insanı hayata bağlayan hiç bir şey olmaması.
evladını kaybetmek olsa gerek.
Çok sevdiğiniz, değer verdiğiniz insanları kaybetmek. Ölümden kaçış yok ama, insan anılarla yaşayamıyor, tutacak bir el, dayanacak bir omuz, paylaşacak bir konu arıyor. Sevdiklerinize sahip çıkın dostlar.
ölümdür.

hayatında anlamı olan insanları kaderin dizaynına göre kaybetmek kadar acı bir şey yoktur sanırım.
3. dünya ülkelerinde yaşamak.
(bkz: türkiye)
sivri biber.
bieber gazı.
Amına koduğumun çocuğuna herkes mi hayran olur lan.
Ayrıca dünkü yediğim biber gazı da fena yaktı.
bile bile onu sizsizliğe terk etmektir.

size ihtiyacı var bilirsiniz ama onu üzmemek için bırakırsınız.

hani ebeveynler çocuklarını parka götürdüklerinde gizlenir ve çocuk ağlayınca sevinir yanına giderler ya, he işte aynen onu orada bırakıp saklanırsınız "ağlar" ama yanına gidemezsiniz.

ne boktan bir şey lan bu?
zorundalığı Kabullenmektir. Ölüm gibi, kaybetmek gibi, vazgeçmek gibi. Bazen de bir isimden bile nefret edecek kadar aciz olmak. En sevdiginiz kelimenin bir anda en çok canınızı yakan kelime oluvermesi.
Insanları dış görünüşleri ile yargılayıp ona göre davrana bir toplum. Mesela dış görünüşü kötü bir insana yolda yürürken bir şey olsa yere yığılsa yavaş yavaş ve yardım etse ilgilenilmez veya o aşık olsa veya onun konuşma tarzı değişiktir o kötüdür diye damga vurmak. Ama güzel görünümlüyse Sir! Sir! How are you? Annesini kaybeden bir insana kötü davranmak en acı şey onun acısını paylaşacağımıza küfürlü bir ortamda kutsal saydığımız anneleri ağza alırız. Ailenizi kaybetmek acı. Sevdiğiniz şeyleri veya sevginize sahip çıkamayıp kaybetmek en büyük acılardan biridir. Birini kırmak incitmek. Ağma veya bir yerinden engelli bir insana yardım edememek onu anlayamamak en acı şeylerden biridir. Aslında hayatta ki en acı şey diye birşey yok gördüğünüz gibi şeyler var. Bir çok şey var.
mecburiyettir. okumaya, çalışmaya, ayrılığa, hayatta kalmaya. yani ne yaparsanız yapın, mecbur iseniz en acısı o oluyor kardeşlerim.
Acı biberdir.
hiç görmeden ablanı kaybetmek onu özlemek tanımadan sevmek engelli bir kardeşının olması kimi zaman ne olacak öleceğini düşünürsün korkutur bu kimi zaman ise kendini şanşlı hissedersin çocukluğunuz da sizinle babanız kapıcı olduğu için kapıcı çocuğu olarak sizinle dalga geçmeleri de o zamanlar acı verirdi ama en önemlisi hayatta pes edecek kadar çaresiz kalmak en büyük acıdır.
yalnız kalmak.
hayatta olmak.
güncel Önemli Başlıklar