bugün

evet öyle olmalı. karanlık kış günleri geçti. çok güzel bir şehirde mümbit baharı karşılarken onlarca mutlu insanın arasından onların mutluluğuna gıpta ederek geçerken bir vahy gibi aniden ve de sarsarak gelen düşünce, hissiyat. mutlulukla hüznü bir anda hissettiren bir vahy. çok uzak geçmiştte sanki bir bahar günü çok mutlu olduğun bir an bir anı var ve fakat sen bunu anımsayamıyorsun, adını koyamıyorsun. o teşhis edilemeyen, mazinin çok karanlık bir kuyusunda kalmış anın/anının hasreti ve bugün iş çıkışı gördüğün sevecen, güler yuzlu mutlu insanların -sevgileri gerçek olsun sahte olsun farketmez- el ele çiftlerin ruhuma verdiği bir tedirginlik... evet kıskanıyorum onları. bu kötü bir şey belki ama kıskanıyorum. geçmişte çok uzakta kalan o teşhisi imkansız mutlu anın/anının ve şu an şiddetli bir şekilde hissettiğim yalnızlığın verdiği mutsuzluk/umutsuzluk hissiyle kıskanıyorum onları. yoksa fesat biri değilim haset biri değilim. özünde kötü biri değilim. c. kötü biri miydi? zebercet kötü müydü özünde?değildi. (onlar yalnızca "kendileriyle birlik düşünen bir kadının peşinden koştular" bulamadılar.olmadı.) ama yalnızlık kötü. insansızlık kötü. esasında böyle bir durumda odamda (bkz: )https://www.youtube.com/watch?v=hdSMZTSRQNc dinlemek de kötü. "çık kardeşim karış kalabalıklara, tanış insanlarla, kaynaş onlarla..." denenmedi mi? defalarca hem de ama olmuyor. olmayınca olmuyor. gol krizine giren santrofor misali. olmuyor. ne yaparsan yap gol olmuyor. en fazla direkten dönüyor. bir merhaba için bir merhaba diyebilmek için tam bir kilometre bir kızın peşinden yürünür mü? yürünür? sonunda denilir de. ee dedin sonuç ne ? elini sımsıkı tutup bırakmayacak mı o kız? hayır. böyle cüretkar girişimlere kızların hazır cevapları vardır her daim. hele de geçmişten gelen mağlubiyetlerin izlleri belirginse yüzünüzde. reddedilmişliğin haddi hesabı yok.

hayat çok güzel olmalı. her köşe başında (evet her köşe başında çalıştığım yerle alakalı bir durum) sevdiğini bekleyen bir kız yahut bir erkek. hepsi de çok cici giyinmiş. muhteşem kokuyorlar. mutluluk da herkese yakışmıyor sanırım. yalnızlığın herkese yakışmadığı gibi.

"dünyada hepimiz sallantılı, korkuluksuz bir köprüde yürür gibiyiz. Tutunacak bir şey olmadı mı insan yuvarlanır. Tramvaydaki tutamaklar gibi. Uzanır tutunurlar. Kim zenginliğine tutunur; kimi müdürlüğüne; kimi işine; sanatına. Çocuklarına tutunanlar vardır. Herkes kendi tutmağının en iyi, en yüksek olduğuna inanır. Gülünçlüğünü fark etmez. Kağızman köylerinden birinde bir çift öküzüne tutunan bir adam tanıdım. Öküzleri besiliydi , pırıl pırıldı. Herkesin, “- Veli ağanın öküzleri gibi öküz, yoktur, ” demesini isterdi. Daha gülünçleri de vardır. Ben, toplumdaki değerlerin ikiyüzlülüğünü, sahteliğini, gülünçlüğünü göreli beri, gülünç olmayan tek tutamağı arıyorum: Gerçek sevgiyi! Bir kadın. Birbirimize yeteceğimiz, benimle birlik düşünen, duyan, seven bir kadın!"

(bkz: )yusuf atılgan- aylak adam.


"her sevinç nöbetinde kusmak sunuldu bana" (bkz: )ismet özel-amentü

"gelmeyecekti anlaşılan. ne bekliyordu bu kadından, ya da bir kadından? yüksek sesle 'canı cehenneme' dedi" (bkz: )anayurt oteli-yusuf atılgan

"Kadına yönelik şiddet. Kadına el kaldırılmasına dayanamıyorum. Kadınlar değerli varlıklardır, öyle olmasalardı beni yüz sefer reddetmezlerdi. Reddedilmekten kaynaklanan bütün zevkleri ve ıstırapları onlar sayesinde tattım. Kendimi onlara karşı borçlu hissediyorum." (bkz: )emrah serbes-misket mahallesi
(bkz: yumurtaya doğru yüzen spermin günlüğü)
yemek yemekte guzeldir.. taaki bok olasiya kadardir.
Durumumuz yoktu okuyamadık.
güncel Önemli Başlıklar