bugün

bildiğiniz her şeyin kaybolup gittiği , çaresizliği tüm benliğinizde hissettiğiniz anlardır . ne elden bir şey gelir , ne de
bir çözümü vardır uğraştığınız durumun . eğer varsa bir yerlerde ufacık bir umut ya sizin göremeyeceğiniz kadar uzaktadır
ya da karşı karşıya olduğunuz durum yanında o umut bazen bir hiçtir .

işte böyle bir andır ki telefonunuz çalar , açarsınız ve karşıdaki ses ; "dedeni kaybettik" der , en soğuk ve en geri dönüşü olmayan hali ile .inanmak istemezsiniz ,"benim dedem ölmez" dersiniz ama o kahkahayı , o kokuyu bir daha hiç duyamayacaksınızdır . elinizde bir kasket ve bir gözlük ve bir fotoğraf dışında hiç bir şey kalmaz bazen yada bir gün evden içeri girersiniz salonda gözleri kıpkırmızı olan sevgiliniz görürsünüz , bir yakını yoktur artık hayatında ve iki kelime bekler umutsuzca sizden , ağlar ve iki kelime bekler ,onu o dünyanın , o karmaşanın içerisinden çekin alan diye . ama diyemezsiniz , iki kelime çıkamaz olur dudaklarınız arasından , sessizce mağlubiyeti kabul edersiniz . başını göğsünüze dayar ve ağlar sevgili ama siz bir şey yapamazsınız .

bazen öyle çirkin , öyle adi ve öyle acımasız halleri vardır ki hayatın , inanamazsınız , şaka zannedersiniz, ağlarsınız , kabullenemezsiniz . üzerinden aylar geçer hala eve gittiğinizde dedenizi ararsınız , akşam eve gelsin diye beklersiniz belki de hala umutsuzca telefon ediyorsunuzdur , kapalı olan telefonu bir gün çalar diye .

ne o telefon çalar bir daha , nede geri gelir sevgiliden dökülen gözyaşları . karar verdiyse hayat , eğer istediyse gerçekten çok acımasızdır ve haykırışınızı hiç duymayacaktır .
sevilen kişinin vefat ettiği an.
daha hayatın güzelliğini tadamadan ölen bebekler
pedofili hastalarının eline düşen çocuklar
kendini bilmez insanlar yüzünden yüzlerce insanın tecavüze uğraması, öldürülmesi. bu kişiliksiz iğrenç yaratıkların yaptıklarının bedelinin sadece birkaç sene elde saz, diğer elde tesbihle dört duvar arasında rahat bir şekilde geçireceklerini bilmek.
yıllardır yaşıyorsunuz ama arkanızı dönüp baktığınızda kocaman bir boşluk!
en sevdiğinizi, bir şekilde, elinizden alması ve sizi çaresizliğe mahkum etmesi; elden hiçbi şeyin gelmediği bütün durumlar.
ilkin,

kendine acımadığın anlardır...

sonra,

fani dünyaya acıyıp, ahirete acımadığın anlardır..
Geçen yılların, ayların ve günlerin geri gelmeyeceğini hissettiğin anlardır.
babanızın tam karşınızda yere yığılıp, son nefesini verdiği an.. *
acınacak duruma düştüğümüz anlardır.
(bkz: arakan)
siz akbil hesabı yaparken durağa jip ile gelen burjuvanın adres sormasıdır.
bütün kötü haberlerin aynı gün geldiği anlardır. zavallıcadır.
doğru dürüst işin ve paran yoksa eğer, hayat sana asla acımaz!
musalla taşı üzerinde bir sevdiğinizin yatması, akabinde gelecek olan sonsuz ayrılık..
hayatın çok güzel olduğunu düşünmeden önceki anlardır. bu böyle sürer gider. ölene dek.
(bkz: ölüm)
doğru sandığınız her şeyin aslında yanlış olduğunu anladığınız andır.
Düşünce kimsenin yardıma koşmaması ve sonrasında korktuğun ne varsa sırasıyla bir bir başa gelmesi.
Sınıfta notlar açıklanırken sen kötü geçen sınavından herşeye rahmet belki öğretmen iyi okumuştur diye güzel bi not beklersin ve öğretmenin çat diye notunu açıklar, sen o kötü notu duyarsın yaa, herkes birden sana bakıyormuş gibi gelir işte o yerin dibine girmek istediğin andır.
arkadaşınla arap petrol kralının altın tuvalete s.çtığını konuşurken lokantanın önündeki çöpte bulduğu yarım dürümü yiyen kadını görünce hissedilen histir.
güvendiğiniz kişilerin size ihanet ettiği andır. dost kazığı da denebilir.
Hemen yan tarafımda el ele göz göze aşıklar ve eti cin yiyen ben, bu kadar acımasızlık fazla.
Elinin altında otun varken tütün ve tütün kağıdının kalmaması.
günaydın sözlük iyi haftalar. yeni uyandım.

hayat acımasız. nasipten öteye iş yok elbet ama insan bazen üzülüyor. okulda bir arkadaşım vardı. iyi kızdı kendisi. takılmayı eğlenmeyi gezmeyi tozmayı severdi. 5 sene baba parası yedi felaket yedi hemde. çok zengindi babası. elimden geldiğince kendimi geliştirmeye çalıştım okul boyunca özellikle son iki sene. bu arkadaşımız ise sadece bitirmeye uğraştı son sene. tezini yetiştirmek için aynı gün kaç defa yokuş indi çıktı. mezun olduk felan. mezun olduktan sonra yurt dışına gitti. dil okuluna gitmiştir belki. 6 ile 8 ay arasında gezdi bütün avrupayı. süper tatiller yaptı. yeni döndü türkiye ye. sosyal medyadan takip ediyorum. ben bu süreçte iş aradım ilk bir kaç ay. sonra askere gittim geldim. hala iş arıyorum aylardır didiniyorum iyi bir şeyler için. az önce durum paylaşımı görüyorum kendisinden. ülkeye gelir gelmez ayağının tozuyla ilk iş gününden fotoğraf atıyor. hatrı sayılır bir marka hatrı sayılır bir pozisyon. babası sağolsun. bende içerliyorum. kimileri diyecek şimdi sana mı dert oldu, çekemiyorsun diye. hayır umarım başarılı olur. bazı insanların şartları güçleri senin gayretinin önüne geçiyor. her zaman böyle oldu böyle de olacak. hayat bu yüzden acımasız. ama nasip diyoruz. iş aramaya devam ediyoruz...
Annen kollarında ölüyor ve sen hiç bir şey yapamıyorsun.
sabah telefonun çalıyor ve karşıdaki ses "abi annemi kaybettik hemen gel" diyor. oysaki daha bir gün önce konuşmuştun "iyiyim oğlum sadece dizlerim ağrıyor biraz" demişti. çoook uzun zaman sonra bir avmde çocuğun annesi ile tartışması dikkatini celb ediyor. istediği şeyi aldıramayan çocuk annesi ile kavga ediyor ve sen kavga edecek bir annenin olmadığını düşünüp bir iç çekiyor ve yoluna devam ediyorsun.
güncel Önemli Başlıklar