bugün

şiirsel bir deyim olmakla beraber, hayal ettiği hayatı yaşayamayanların düsturudur...*
başkaları için yaşamak ve hiç bir zaman hayallerinin peşinden koşmamak sonucu gerçekleşecek zavallı durum
ölüm ile eşdeğerdir.
hayati yasar iken ivir zivir ile ah ile vah ile günü gecirip hayatin içine sicmaktir. türkiye'de kosulanmişliklar ve sartlanmişliklar marifeti ile ahalinin cogunlugunun isteyerek yahut istemeyerek yaptiği eylemdir. cetin altan cok kullanir bu tanimi.

(bkz: ölümden korka korka yasamisin ne cikar)
Günün telaşı içinde herşeyi yarına erteleyenlerin vakti gelipte "hadi yaşayayım" bari dedikleri an karşılaştıkları durum.
olmayacak şeylerin peşinde koşup, olacakları da görmezden gelmek.

diğer yönden mutluluğu ıskalamaktır, bence.
ilk önce göğsümüzde yumuşatmadığımızdan oluşan eylemdir. Gelişine vole çakmaya çalıştığımızdan olur.

(bkz: Oralardan iyi vurur)
sahilden geçerken martı seslerini duymamaktır, çimenlere yayılmamak , simit peynir çay yapmamak , küçük detayları ıskalayıp sorunların içinde debelenmektir.yeter yahu , an'ı yaşayın.
(bkz: gene dene gene yenil daha iyi yenil)
bir aşk için yapabileceğin her şeyi yaptığına inanıyorsan ve buna rağmen hala yalnızsan, için rahat olsun. giden zaten gitmeyi kafasına koymuştur ve yaptıkların onun dudağında hafif bir gülümseme yaratmaktan başka hiçbir işe yaramayacaktır.

sen kendini paralarken o her zaman bahaneler bulmaya hazırdır. hani ağzınla kuş tutsan "bu kuşun kanadı neden beyaz değil?" diye bir soruyla bile karsılaşabilirsin... iki ucu keskin bıçaktır bu işin. yaptıklarınla değil yapmadıklarınla yargılanırsın her zaman. bu mahkemede hafifletici sebepler yoktur. iyi halin cezanda indirim sağlamaz.

sen; "ama senin için şunu yaptım" derken o; "şunu yapmadın" diye cevap verecektir. ve ne söylesen karşılığında mutlaka başka bir iddiayla karşılaşacaksındır. üzülme, sen aşkı yaşanması gerektiği gibi yaşadın. özledin, içtin, ağladın, güldün, şarkılar söyledin, düşündün, şiirler yazdın. "peki o ne yaptı" deme. herkes kendinden sorumludur aşkta. sen aşkını doya doya yaşarken o kendine engeller koyuyorsa bu onun sorunu.

bir insan eksik yaşıyorsa, ve bu eksikliği bildiği halde tamamlamak için uğraşmıyorsa sen ne yapabilirsin ki onun için? hayatı ıskalama lüksün yok senin. onun varsa, bırak o lüksü sonuna kadar yaşasın

her zamanki gibi yaşayacaksın sen. "acılara tutunarak" yaşamayı öğreneli çok oldu. hem ne olmuş yani, yalnızlık o kadar da kötü bir şey değil.

sen mutluluğu hiçbir zaman bir tek kişiye bağlamadın ki... epeydir eline almadığın kitaplar seni bekliyor. kitap okurken de mutlu oluyorsun unuttun mu? kentin hiç görmediğin sokaklarında gezip yeni yaşamlara tanık olmak da keyif verecek sana.

sen yüreğinin sesini dinleyenlerdensin ve biliyorsun aslolan yürektir. yürek sesini bilmeyenler, ya da bilip de duymayanlar acıtsa da içini unutma; yasadığın sürece o yürek var olacak seninle birlikte. sen yeterki koru yüreğini ve yüreğinde taşıdığın sevda duygusunu. elbet bitecek güneşe hasret günler. ve o zaman kutuplarda yetişen cılız ve minik bitkiler değil, güneşin çiçekleri dolduracak yüreğini...

nazım hikmet
Günümüz dünyasında yemeği kısa sürede yemek, sohbetleri ayaküstü etmek ve aşkı ise bir tıkla yaşamaktır.
maalesef modern insan günlük işleri haz duygusundan yoksun ve daha matematiksel yaşıyor.
dönülmez hata yapanlar, hayatı ıskalayanlardır.
görsel
Karikatürlere konu olmuştur.
(bkz: rüzgarı yanlış hesaplamak)
yanlış seçimler, yanlış yerler, yanlış insanlar, ve bolca keşkeli cümleler kullanmaktır.
güncel Önemli Başlıklar