bugün

hapishanedekilerin nice genci toprağın altına koyup, üzerlerine güneş doğmasına izin vermediği gibi. beter olsun hayata dönüş operasyonundaki köpeklere ve yoldaşları çakallara.
yürek dağlayan, göğüs sıkıştıran, hüngür hüngür ağlatabilen bir neşet ertaş harikasıdır. orijinal versiyonu her zaman daha makbuldür.
yanık sesli gardiyan bir abiden saz eşliğinde dinleyip, beni benden alan türkü. başka bir neşet ertaş şahaseri.
"mapushanelere güneş doğmuyor" olarak söylenen mükemmel türküdür.
hayata döndürme operasyonlarıyla insanların hayatlarının karartıldığı bir ortamda şaşılmayacak durum.
dışarda mevsim baharmış..
gezip dolaşanlar varmış..
günler su gibi akarmış..
geçmiyor günler geçmiyor..

(bkz: tatar ramazan)*
selda bağcan'dan yorumu enfes olan bir türkü. dinlenilmesi şiddetle tavsiye edilir.
neşet ertaş'ın her dinleyişte yeni bir anlam kazanan türküsü. sözleri bile yeter neşet ertaş'ı, anlatmak istediklerini anlamaya.

sözlerini de buyrun;

hapishanelere güneş doğmuyor
geçiyor bu ömrüm de günüm dolmuyor
eşim dostum hiç yanıma gelmiyor
yok mu hapihsane beni arayan
bu zındanda ölecem gardiyan

birer birer yoklamayı yaparlar
akşam olur kapıları kaparlar
bitmiyor geceler olmaz sabahlar
yok mu hapihsane beni arayan
bu zindanda ölecem gardiyan

anamdan doğalı garip kalmışım
acı hapishane daha genç yaşım
benim zindanlarda ne idi işim
yok mu hapihsane beni arayan
bu zindanda ölecem gardiyan