bugün

kanaltürk yazarlarından melike ilgün'ün bir yazısı. yorum yok. yapmayacağım da..

---- spoiler ----

Hangi vatan sağ olsun?

Pamuklara sarıp yetiştirdin çocuğunu. Bebekken geceleri kalkıp ayakucunda nefesini yokladın, içinde her anne gibi hep bir garip korku, ya ölürse... Önce okul kapısında bekledin, sonra "arkadaşlarım dalga geçiyor" dedi, pencere önünde gözledin dönüsünü... 5 dakika gecikse ruhun sıkıldı hep, araba mı çarptı, biri mi sataştı, düştü dizi mi? yarıldı. Sonra büyüdü, "aman okusun" dedin, bin bir zorlukla bir Üniversiteye girdi, hiç bir şeyini eksik etmedin. Evde, malda, mülkte değildi gözün. Yemedin yedirdin, giymedin giydirdin. Oğlunu üç kuruş "helal" maaşınla adam ettin. Ve bir gün askerlik geldi dayandı kapıya... Senin gibilerin evladı nerelere giderse o da oralara gitti. Otobüs terminalinde arkadaşları "En büyük asker bizim asker" diye omuzlarına aldığında bile için titredi. "Aman düşeceksin oğlum, bir yerin incinecek, aman oğlum" O nöbetteyse sen de nöbette, operasyondaysa tetikteydin. Bebekken nasıl dinliyorsan öyle dinledin nefesini kilometrelerce öteden. içinde hep bir garip korku, ya ölürse...

Bir Eylül günü kara haberi geldi oğlunun, subaylar esliğinde. Sonra kameralar yığıldı kapının önüne.. Haberi duyan geldi, duyan geldi... Ertesi gün cenazede tanıdığın, tanımadığın bir sürü insanin önünde, için tas kesmiş, damarların koparılmışken, son bir kez saramadığın oğlunu buz gibi çerçevelenmiş bir resimde arıyorken, herkes senden ayni iki kelimeyi bekledi. Sen demedin, diyemedin, "vatan sağ olsun" diye. "Hakkimi helal etmiyorum" diye haykırdın, "etmiyorum, hakkimi helal etmiyorum".

Hakkini helal etmediğin kendi çocukları Amerika' da okurken seninkini atese atanlardı.

Hakkini helal etmediğin senin oğlun çelik yeleksiz kimin eliyle beslendiği belli düşmana koşarken, uğruna savaşılan vatan Toprağını pazarlıkla satanlardı.

Hakkini helal etmediğin "haram" yiyip "helal" üzerinden politika yapanlardı.

şimdi "Vatan sağ olsun" demeni bekliyorlar senden. Yarın Lübnan' da muhtemelen üzerinde made in USA yazan bir kurşunla yanlışlıkla(!) öldürülen bir başka evladın annesinden de ayni şeyi. Bekleyecekler.

Sen oğlunun hasretinden bayram sabahları şehitlikteki tas mermerleri severken, onlar havaalanında Amerika' dan dönen oğullarını bekleyecekler. Aksam haberlerinde onların oğullarının açtığı pastörize yumurta fabrikalarını göreceksin. Onların oğulları Amerikan bankalarında çalışacak. Onların oğullarının yaptığı ölümlü trafik kazaları usta ellerce örtbas edilecek. Sen her gün tas keseceksin, biraz daha, biraz daha...

Analar uyanıyor, anaların isyanından korkun beyler. Siz ki hak üzerinden politika yaparsınız hep, anaların haklarını helal etmemesinden korkun, hiçbir şeyden korkmadığınız kadar. Çünkü artik inanmıyorlar size. Sizin vatan bildiğinizle onların vatan bildiği ayni değil, biliyorlar. Ve artik yüksek sesle soruyorlar. Hangi vatan sağ olsun, sizinki mi, bizimki mi? Siz ki kanundan, kuraldan, halktan, haramdan korkmazsınız. Ama anaların isyanından korkun. Onlar ki Rixos Otel' de bir gecelik konaklamanın bir çelik Yelekten daha pahalı olduğunu bilirler. Teşvikiye Camii'nden hiç şehit cenazesi çıkmadığını bildikleri gibi... Onlar ki Lübnan' a neden asker göndermek istediğinizi de bilirler, vatana ihanetin ne olduğunu bildikleri gibi... Onlar ki sıksan şüheda fışkıracak toprak için yıllarca oğullarını baslarına kına yakıp yolladılar askere. Artik "vatan sağ olsun" diyemiyorlarsa bir bildikleri vardır.

Salı günü anaları düşünün...(düşünmediler !!!)

---- spoiler ----

kaynak:
http://www.kanalturk.com....yazar.php?yazarlar_id=214
melike ilgün'ün analık duygularıyla harmanlanmış yazısı.* * vatan vatan diyerek elimizdekileri birer birer aldıklarının en canlı kanıtlarından biri olan yazı. belki de mal ve mülk kavramının çok basit kalacağı bazı gerçekleri acı bir şekilde söke söke aldıklarının yazıya dökülmüş hali. özellikle teşvikiye camii konusu düşündürücü. yazıyı okuduğumda nedense birde çağrışım yaptım;

kendini bu güne kaptıranlar, kendine kurşun sallayanlardır. *
güncel Önemli Başlıklar