bugün

Böyle diye diye damına kondu ülkenin. Atatürk de halk Böyle istiyor diye saltanatı kaldırmasa halifenin ayağını öpüyordunuz. Bundan keyif de alırsınız siz. Sizinle aynı ülkede doğup yaşamak zorunda olduğum için hayattan soğudum.
Günümüzde medyada duyup duyabileceğiniz en bağnazca cümle ama halk bunu istiyor. Değişime ve gelişime karşı; muhatabını ötekileştiren; sürüleşme ve basitleşme yanlısı bir cümle bu. Bu cümlenin alt metnini okuyabiliyor muyuz? Kimlerin bu cümleyi bir savunma şekli olarak sürekli önümüze sunduğunu fark edebiliyor muyuz?
Yozlaşıyoruz, AMA HALK BUNU iSTiYOR.
Cahilleşiyoruz, AMA HALK BUNU iSTiYOR
Tembelleşiyoruz, AMA HALK BUNU iSTiYOR
Duyarsızlaşıyoruz, AMA HALK BUNU iSTiYOR
Kültürümüzü yitiriyoruz, AMA HALK BUNU iSTiYOR
Kabalaşıyoruz, AMA HALK BUNU iSTiYOR
Köleleşiyoruz, AMA HALK BUNU iSTiYOR

AMA HALK BUNU iSTiYOR. Hayatta iyi şeyler yapmak isteyen; toplumların gelişmesini, iyiye, güzele yolculuğunu devam ettirmesini isteyen ve bunun için uğraşan münevver insanların, toplumun içinde bulunduğu durumu gözler önüne serdiklerinde aldıkları lanetli cevaptır.

"Sen kimsin lan, halk bunu istiyor işte. Yoksa sen içinde yaşadığın halkı küçümsüyor musun? insanlar yaşamak istedikleri gibi yaşıyor, tercihlerini yapıyor, herkes özgür sen nasıl buna karışırsın?..."

Burada Halk ve istemek kelimelerinin nasıl kaypakça kullanıldığını kısaca açıklamaya çalışacağım.
Öncelikle halk dediğimiz kavramı her şartlandırıcı kişi ve kişiler kendi menfaatlerine göre ortaya atmaktadır. işaret edilen halk kavramlarının tümünün en belirgin özelliği sağ duyuya sahip olan değil daha anlık reaksiyonlar veren bir halk kıvamında olmasıdır. Demem o ki, şuan biz yani halk adına alınan kararlar bizim en ilkel tepkilerimiz mazeret gösterilerek ortaya çıkıyor. Halk kızar, halk umursamaz, halk sevinir, ancak halk düşünmez. Neden mi düşünmez? Düşünmek anlık bir olay değildir, düşünüp karar almak popülist bir olay değildir. Oysa popülizm halktan basit veriler almak ister. Bu basitliğe de basitlikle karşılık verir. işin burada önemli olan kısmı bu basitliği kimin hangi çıkarına göre kullanacağıdır.
Halk kaypak bir kavramdır. Çünkü halkın tamamının yansıtılabilme imkanı yoktur ve birilerine göre çoğunluk sayılan kısım halk olarak lanse edilmektedir.
Yani halk bir insan olsa, karşısına da biri geçip küçük bir aynayı ona tutsa ve dese ki "işte sen busun." Yalan mı söylemiştir? Hayır. Asıl mesele aynayı neremize tutup bu sensin dedikleridir? işte Medya denilen ayna bize uzun zamandır, sadece kaba etimizi biz olarak gösteriyor. Neden kaba et? Çünkü kabadır, rahatını ister, yaya yaya oturur, kendi pisliğiyle barışıktır. Bundan dolayı biraz da küstahtır! Biz hep beraber kaba et olduğumuza artık inandık. Zaten önemli olan inandırılmaktı! Baş yok, göz yok, kulak yok, kalp yok sadece kıç var!
Şimdi de istemek kavramının kaypaklığına bir bakalım. Halk tek tipleştirildi. Basit olmaya, basit davranmaya mahkum edildi. "Amaaan boşver yahu"lar evimizin kapısına asıldı ki kafamızı ağrıtacak şeyler içeri girmesin. Bundan sonra yapılacak şey halkın bilinçaltına şartlandırıcıların kendi menfaatlerine uygun verileri atmalarıdır. Bu atılan verilerin özelliği "siz rahat edin biz sizin içinde düşünürüz". "Her şey sizin mutluluğunuz için" diyen veriler olmalarıdır. Böylece halk artık istenmesi istenenleri istemeye başlar! Önümüze farklı tercihler sunmalarına gerek de yok. Burada da halkı lanetleyen başka bir cümle karşımıza çıkar, ama herkes bunu seviyor(istiyor, alıyor, yapıyor). Bu seferde halkın içerisinde nereden çıktıkları belli olmayan bir herkes peyda olur. Bu herkes hepimize bir şeyleri dayatır durur. Bi Dakka ya! Bu herkes kim? Diye bir soran var mı? Herkes gibi istemezsen halktan tepki görebileceğin, yalnızlaşabileceğin psikolojik baskısı üzerinde oluşmaya başlar. Bundan sonra başkasının senin için seçtiği bir herkese dönüşmek zorunda kalırsın. (Sözlerimi anarşistçe algılamayın. Zira anarşizmin bu yazılanlara karşı panzehir olabilecek hiçbir niteliği yoktur.)
Basının, özellikle de küresel basının etkisiyle bize sunulan küresel bir herkes olgusunun esareti altındayız. Umursamıyoruz ama çok şey yitiriyoruz farkında değiliz.
Normal bireylere "herkes" kavramıyla, münevver insanlara ise “halkın tercihi” anlayışıyla ket vuruluyor. Sonuç olarak insanlığa yine insanlığın heva ve hevesleri ile insanaşağısılık reva görülüyor.
Bunu kendimize neden yapıyoruz? Nereye gidiyoruz? Bundan sonrası sadece öngörü durumunda. Ve bir göbeğini kaşıyan adam formunda bir şeyler yazmanın burada bir anlamı olmadığını düşünüyorum. Uzatmanın anlamı yok, zira halk kısa cümleler istiyor.
medyacıların dilinde dolaşan yapı taşları sayılan söz.. varsa yoksa her şeyin altına ve üstüne bu sözü koyarlar ki istemese bile 'üleyn halk bunu istiyor ben de isteyim bari' hissini elbette sürü psikolojisini de çok iyi kullanarak beyinlere yerleştirirler.. halk kim üleyn diye soruyorum ben de.. ben sen o, halk biziz... sorduğum, konuştuğum on kişiden 8 i in istemediği program, dizi, magazinel yapılan saçma sapan güya emek verilmiş programlara 2 kişi istiyor diye mi yapılıyor anlam versek artık..

zorla dayatılan, tv açık olduğu sürece izlemek zorunda kaldığınız ve zaping yapsanız bile adam gibi programları nadir zamanlarda bulabileceğiniz onları da en ücra saatlere ve köşelere gayet güzel yerleştirmişlerdir...

çılgınlar gibi toplumsal değerlerimizi tüketirken, birbirimizi tüketirken, aslında kendi bindiğimiz dalı keserken tüketiriz farkında olmadan 'halk bunu istiyor' dayatma programlarını.. bırakın allah aşkına halkın bir şey istediği filan yok, hazırlayıp sunuyorsunuz süslü paketlerde önüne koyuyorsunuz açınca elbet bakıyor.. ordan oraya zaping yaparkende zaten izleyecek bir şey bulamadığından dolayısıyla tüm kanalları gezinmiş oluyor bir nevi..

bırak kardeşim kumandayı elinden, halk bunu istemiyor.. seviyeli, kaliteli programlar yapana kadar kanallar alma şunu eline bak bir daha halk bunu istiyor diyebilecek mi çok bilmiş bünyeler..benden söylemesi..
(bkz: şehrazat)
(bkz: beren saat)
halk bunu* istiyor demektir.

*) http://www.nolur.com/
(bkz: popülizm)
sanatçıyım diye geçinen kendini bilmezlere, manken olduğunu zanneden ancak kebapçı açılışlarına katılmaktan öteye gidemeyen silikon memeli güzel(!!!)lere, her saniyesi gülme efektli iğrenç sitcom dizilere, yetenek yarışmasında jüri olduğu için ona buna çemkiren rezil bünyelere, kadın programı adı altında yapılan kalitesizliklere, ucuzlukluklara, kısacası televole kültürüne, diğer adıyla halkı uyutup ülkenin ebesiyle ilişkiye girmek isteyenlerin yarattığı popüler kültüre bahane bulma, geçiş verme aparatı.
(bkz: ne istiyolarsa verin de sussunlar)
akp'nin yeni sloganı olması olası, geyik.

(bkz: being levent kırca)
buyuk ihtimale cahil halki kulanan populist insan soylemi.
cinsellik içeren porno verilse halk bunu sabah akşam izler diye, buradan çıkarak halk bunu istiyor diye böyle bir yayın yapmak mı gerekir? (bkz: kapitalizm severlere duyuru)
halk, ona ne verilirse kabul edeceğinden çürütülen önermedir.
(bkz: ek$ın)
halkın ne istediğini kendisinin tayin ettiğini çok iyi bilen televizyoncuların uydurmasıdır. gülben ergenin alnında çıkan çıbanı haber konusu yapıp halk bunu istiyor diyen televizyoncunun karşısına geçip "sen de bunu istiyorsun" denilmelidir.
popüler kültürün kendini haklı göstermek için ürettiği slogandır.
(bkz: god is in the tv)
-o ne necatiiiii
-halk bunu istiyor neriman
-necati allah belanı vermesin. Çek fermuarını...
sosyal hayatı olmayan,maddi imkansızlıklar nedeniyle tv izlemeye mahkum olan,kendine balon dünyalar sunulan halkı uyutma politikası güden,suçlu olan medyanın kendini aklamak amacıyla sarfettiği koca bir yalan olan cümledir.
artık bi kısım tarafından "halk bunu istemiyor halk ne verirsen onu izliyor" şeklindeki uyandırıcı sözleriyle halkın uyanış durumuyla birlikte sona erecek medyasözü.
her medya patronunun savunduğu bir negatif popüler kültür yalanıdır...
her ne kadar halk mehmet ali erbilin zırvalarını veya sanem çelik in yuva yıkan kadın piyeslerini izlese bile,eğlencenin yanısıra eğitici/öğretici şeylerde istemektedir...
dahası halkın eğlence anlayışıda bunlar değildir...
halk maalesef ki önüne sunulanları değerlendirmek,onlarla mutlu olmakla mükelleftir ancak ve ancak bu halkın bu saçmalıklar için öldüğünü işaret etmez...
siz halka ne aşılarsanız halkta onu ister,ona alışır...
yıllar yılı saçmalıkları aşılarsınız onu ister,bu normaldir ama aslında bilinç altında yatan veya güzel olan bu değildir...
ben iddia ediyorum ki herkesin izlediği kanallar 1 haftalığınada olsa akşamları boğucu kültür olmasa bile eğlenceyle kültürü sentezlemiş şeyler yayınlasalar halk sonraki hafta bunu arar,çünkü bu hoşuna gidecektir...

halk bebek gibidir...

sen bebeği verdi'yle büyütürsen,ilk gençliğindede onu arar çünkü ona aşinadır...
ama aynısı gökhan özen içinde geçerlidir...