bugün

bu kurula adalet bakani başkanlık eder. böylelikle kpss 2006/2 de herkesi yamultur. nerede yargıda bağımsızlık ?
hakim ve savcılar yüksek kurulu.
sayın adalet bakanı cemil çiçek'in uzun süredir katıl(a)maması nedeniyle yargıtay'daki 23 kişilik, danıştay'daki 9 kişilik boş kadrolara atama yapamayan kurul. bu süreç içinde de yargının işleyişinin bozulduğu malumunuzdur.
10 bin hakim ve savcının kaderini elinde bulunduran kurum. adalet bakanı müsteşarı ile birlikte 5 asil 5 yedek üyeden oluşur. asil ve yedek 3'er üyesi yargıtay genel kurulu, asil ve yedek 2'şer üyesi danıştay genel kurulu tarafından seçilir. yargıtay ve danıştay üyelerini ise hakimler va savcılar yüksek kurulu (hsyk) seçiyor. yani bu kurumlar arasında şeçilenin kendisini seçeni seçmesi gibi kısır bir döngü vardır (bkz: kooptasyon).

http://www.aksiyon.com.tr/detay.php?id=31726
şimdi şemdinli davasında, savcı nın hazırladıgı iddianame ile sanıklar 39 yıl ceza yiyorlar, hasky ya savcı şikayet ediliyor (muhtemelen chp liler tarafından), bu hakimler ve savcılar kurulu denilen, hakkında sürekli adalet bakanı ve müsteşarı üye diye yok bagımsız degil, yok bilmem ne diye sürekli laf edilen kurul savcıyı görevden atıyor ve avukatlık yapmasına da engel oluyor, o kadar büyük bir ceza veriyor, şemdinli davası askeri mahkemeye intikal ettiriliyor, kim tarafından yargıtay tarafından, orada da az bir yargılama ile sucsuz bulunup serbest bırakılıyor.

şimdi sivil mahkeme yargıladı ve suçlu buldu demekki eylem yapılmış, askeri mahkeme eylem yapıldıgı halde sucsuz bulmuş ve salıvermiş bu nedemektir, konusulanın aksine söylenmemiş gerçeklerin olabilecegini düşünüyorum, sivil mahkeme suclu buldu bu kişileri, eylem sabit, salıverilmesinin anlamı başka bence.

hsyk şimdi nasıl gündeme geliyor, belgeydi kagıt parcasıydı tartışması ile gündeme gelen albay ın tutuklama kararına karşı, hsyk o gün nöbetci olan mahkemeye bir hakim atıyor, hakim inceliyor dosyayı 2 saatte hem itiraz hemde serbest bırkma kararı veriyor, şimdi geldigimiz noktada o gecic görevle atanan hakimi, ergenekon gibi binlerce sayfalık dökümanın bilginin oldugu bir davanın mahkemesinin hakiminin yerine atanacakmış,savcılarından görev yeri degiştirilecekmiş, medyaya yansıyan olay bu, şimdi bu hakimler savcılar kurulu bunu yapacakmış, böyle bir davada görevlilerini degiştirilmesi demek toplumda bu işi kapattırıyorlar diye okunuyor, şimdilik kapattıra bilirlerde, ama bu bilgi belge devlet arşivine girdi bir kere, boşa çabadır bence ama bu darbeciler bu savcı ve hakime bir zarar verirlerse ne olacak, hesabını kim verecek?
çok güzel bir kuruldur.
hukuk devletinin teminatıdır.
onlar olmasaydı bu ülke hukuksuzluktan geberirdi alimallah.
iyi ki varlar, iyi ki ergenekon'a destek veriyorlar, iyi ki ülkenin altını oymaya çalışıyorlar.
neyimize gerek bizim hukuk, vatan, bağımsızlık falan.
türkiye'nin aihm'idir.
gece gündüz hukuk peşinde koşanlar kurulu.
bir kurul hakimler ve savcıların atamalarını kararlaştıyor. bir kurul aldığı kararlar yargı denetimine tabi değil. bir kurul ülkenin en önemli üç davasının savcı ve hakimlerinin yerlerini değiştirmek isityor. yaşasın cumhuriyet.

türkiye cumhuriyeti Jüristokrasi seninle gurur duyuyor
adalet bakanın başkanlık yaptığı kurul. bakanın başkanlık yaptığı bir yargının dünyada benzeri yok. gel de yargı bağımsız de şimdi.
türkiye'nin hukuk sisteminde ki en yüksek kurul.
bakanın başkanlık yaptığı kurulun dünyada örneği yok diyenler için Taha Akyol'un Milliyet gazetesindeki 18.07.2009 tarihli yazısı önerilir.
http://www.milliyet.com.t...ID=62&Date=18.07.2009

birileri sürekli yargıya müdahaleden bahsediyor ama kendi başına buyruk hareket eden ve hiçkimse tarafından denetlenemeyip denetimini dahi kendisi yapmaya kalkan yargı organı anlayışı da aynı ölçüde tehlikelidir ki buna jüristokrasi derler.
hükümetin kritik yerdeki cemaatçi yargı mensuplarının gönderilmemesi için baskı yaptığı yüksel kurul.
dünyanın hiçbir hukuk devletinde bu kadar önemli bir davanın tam ortasında savcıların değiştirilmesine yönelik bir kararın hukukla bağdaşmayacağı konusunda fikirleri yok sanırım. bu davanın üzerine gölge düşürür çünkü. gerçi cemil çiçek basındaki iddiaları reddetti ama bir problem olduğu belli.
ülkeyi karanlık yapılanmalardan temize çıkarması beklenen davalara müdahale etmesi ve her türlü baskıya rağmen kanunları uygulamaya gayret eden hakim ve savcıları cezalandırması arzulanan kurul. söz konusu hukuksuz girişim iddialarının bile eleştirilmemesi ve hatta savunulması toplumdaki ve bu sitedeki illegal yapılanma destekçilerini açığa çıkarmaktadır. onlar istedikleri kadar cezalandırılmak istenen yargı mensuplarına çamur atsınlar. mızrak artık çuvala sığmıyor.
bağımsızlığı adalet bakanı ve müsteşarın katılımıyla engellenen kurul. ulan hani demokrattınız haysiyetsiz adamlar? ne işi var siyasi otoritenin orada? hadi onu yaptınız bırakın adamlar özgürce karar versinler. sizin lehinize karar verince demokrat, aleyhinize karar verince darbeci mi olacaklar? oh ne güzel dünya ya, siz ne sanıyorsunuz kendinizi? hukuku rahat bırakın.
jüristokrasinin önemli bir aracı haline gelmesi bakan ve müsteşarın katılımıyla kısmen engelenen kurul. gerçekten bağımsız olabilmesi için AB Venedik Komisyonu kriterlerine uydurulması gereken kuruldur. yargının bağımsızlığı başına buyruk olması demek değildir. kaldı ki bağımsılık vurgusu tarafsızlığı sağlama amacıyla yapılmaktadır. tarafsızlığın olmadığı bir yerde yargıdan adalet bile beklemek abestir. ama nedense bazı yüksek yargı mensuplarından tarafsızlığa değil de başına buyruk olmaya yönelik demeçler dinleriz hep.
ab'nin eleştirisi bakanın bu kurulda yer almasıdır, bu kurulun bağımsız olması değil. ab ile alakalı son dönemde çıkan yalanlarla ilgili bir yazı için; http://www.milliyet.com.t...ate=18.07.2009&ver=44 .
avrupa birliği yetkililerinin açıklamalarını ve venedik komisyonu kriterlerini bilmeyen ya da kasıtlı olarak gözden kaçırmak isteyen ve bu amaçla alakasız linkleri ortaya savuranlar bakan ve müsteşarın varlığını hazmedememesine rağmen;

---alıntı---
"Venedik Komisyonu'nun yargıya ilişkin 2007 raporunda belirtildiği gibi, HSYK türü kurumlara üye seçme konusunda sadece yargı organlarının yetkilendirilmesi, kooptatif bir kast sistemine yol açmakta, kurul üyelerinin seçiminde sadece siyasi organların yetkilendirilmesi ise yargının bağımsızlığını tehdit etmektedir. Bu nedenle Venedik Komisyonu bu tür kurullar için üyelerin bir kısmının yargı organlarınca, bir kısmının ise parlamentolarca seçileceği karma bir modelin en uygun çözüm yolu olacağını vurgulamaktadır." (Doç. Dr. Serap Yazıcı, Yeni Bir Anayasa Hazırlığı ve Türkiye, istanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, sf. 127) *
---alıntı---

alıntısıyla gelişmiş demokrasilerde sahip olması gereken kriterlerinn açıklandığı kuruldur. bakın görün bakalım ab bakanı mı eleştiriyormuş yoksa başına buyruk olmaya kalkan bazı yüksek yargı mensularının bağımsılık açıklamalarını mı. çok isterseniz karar metinerini de alıntılarız ama önce siz iddianızı ispatlayın da bakanın varlığını kınayan bir ab kararı getirin.

yargıda bağımsızlık tarafsızlığı sağlamak içindir, başına buyrukluğu meşru kılmaz. tarafsız olamayan bir yargı zaten bağımsız da olamaz.
üyeleri ömrünü hukuk ve adalet için harcamış insanlar arasından seçilen tüm demokratik hukuk devletlerinde olması gereken bir kurumdur. Hata yapabilir belki ama önüne gelen her klavye kullanıcısının hakkında atıp tutabileceği basitlikte bir kurul değildir. Yerine herhangi bir partinin başkanının veya padişah olması planlanan birilerinin geçmesiyle hukuk ve adaletin bir güneş gibi doğmasını sağlayacağını düşünenler bir daha düşünmelidir. Basına "bir kısım medya" muhalefete "siz konuşmayın millet bizi seçti" askere "yan gelip yatmayın" vatandaşa "ananı al git" yargıtay başkanına "yargıya müdahele etme" diyen, parti şehir örgütlerini "bu adamı seçeceksiniz" diye zorlayan bir zihniyetle demokrasiye gitmek için hsyk dan kurtulmanız yeterli olmaz. bir şeylerden daha kurtulmanız gerekir.
üyelerinden birisi ergenekon sanıklarından birisi ile eskiden bağlantılı olduğu, yani zamanında birlikte çalışmış olduğu için hala bir araya gelip yemek yiyebilen, dolaşan ve buna rağmen ergenekon savcılarını değiştirmeye çabalamış bir yargı mensubudur. anlamadığım nokta bunun bu kadar alenen nasıl yapılabildiğidir.
(bkz: ali suat ertosun)
ergenekon davası savcılarının görev yerini değiştirmeye çalışan, hukukun üstünlüğüne geberircesine saygılı üst kuruldur. tabi;

(bkz: yersen)
hakim ve savcıların görev yerlerini değiştirme yetkisi olan kuruldur. Bir kurula bir yetki veriyorsan ve sonrasında o yetkiyi kullanınca "baskıcı" diyorsan kendinle çelişirsin. Yetkiyi vereyim ama benim istediğim gibi kullansın diyorsan, o göstermelik bir yetkidir.

türkiye halkının bu ayrışmış/kutuplaşmış halinde dahi derin devlet ve darbecilere karşıtlık konusunda fikir birliği vardır. bunu sağlamak için yargıya bir bütün olarak saygı göstemelisin ve yargı bütünüyle -hsyk dahil- bağımsız olmalıdır. "savcı öz iyidir gerisinin tamamı ergenekoncudur" dersen sen hukukun değil savcı öz ün üstünlüğünü sanvunuyorsundur.
sorunu yetkisini yeterince yüksek düzeyde kullanamamasıdır. ulan nasıl bir propaganda aygıtı kurmuş bu despot islamofaşistler ki yargıçları atayacak kurulu bile yürütmenin kontrolüne almayı demokratik diye sunmaya kalkıyorlar. bir takım gerzek siviller de bu oyuna geliyorlar. çakma demokratlar sizi esas sorun adalet bakanı ve müsteşarın bu kurulda yer alması.elinizi bağımsız mahkemelerden çekin. zaten yasama ve yürütme emrinizde tek güç olmuş bari yargıya dokunmayın. adamlar kuvvetler ayrılığını ortadan kaldırıyor bizim gerzek demokrat geçinenler "ay ne güzel" diye alkış tutuyor. ulan demokratik rejim gidiyor, faşizme ramak kaldı, hala uyuyorsunuz.
güncel Önemli Başlıklar