bugün

(bkz: run forrest run)
çok boş vakit gerektirir.
emeklilerin yapacağı iştir.
--spoiler--
bir sene sonra beni bıraktı. yaşadığım bu zorlukları ona hiç anlatmadım. bilse bunları belki bırakmazdı...
--spoiler--

her şey güzel de, şu en son yok mu, şu en son.
bunları yaşayanın gerçekten aşık olmadığını kanıtlıyor...
haftada en az üç gün, günde 20 km yürümek zorunda kalmak olacaktı velakin malum karater sınırı.

lise ikinci sınıftayım. özel bir yurtta eğleşiyorum. özel yurt dediğim oldukça ucuz, devlet yurdunun alt alternatifi konumunda da değerlendirilebilecek kadar. velhasılı kelam ailem köyde ikamet ettikleri için ben büyük bir şehirde yurtta kalıyorum. okul ve yuttta ki olası sorunlarda amcam olacak kişi guya ilgileniyor. guya dedim zira haftalık 10 lira vermek suretiyle beni aramaz sormazdı. ilk zamanlarda evine gider, yengemi efendime söyliyim kuzenimi görür, ailemi özlememden mütevellit özlem eksikliği formasyonu olan boşluğu doldururdum.

çok zaman geçmeden haftasonları evlerine gitmemden rahatsız olduklarını hissettim. bu durumdan hiç müfterih değildim. gururumdan midem bulanmıştı artık, gitmiyordum. neyse.

sabah kahvaltısını ve akşam yemeğini yurt verdiği için dışarıda hiç yemezdim ki yiyemezdim zira param yoktu. evet, amcam 10 lira veriyordu. onun hesabına göre yemeği yurt veriyor zaten, 10 lirayı da servis ücreti olarak verecektim.( başka hiç ihtiyaç yokmuş gibi). lakin aşkın girdap akışında yitmiş param parça olmuş dağılmışım ben.

hülasa ilkokuldan bu yana tanımak suretiyle aşık olduğum kişi de başka bir ilde benim gibi anadolu lisesini kazanmış, dolayısıyla orada ikamet etmesinden ötürü tek iletişim aracamız olan telefona yatırım yapıyorum. amcamın okul servisi için verdiği haftalık on liranın yedisi ile kontür alıyordum. o zamnalar bedava sms ne bileyim bedava konuşma süresi gibi birtakım avantajlar yoktu ya da yeni olduğu için ben bilmiyordum. başlangıçta annemin gelmeden önce vermiş olduğu para ile bir süre servis ile okula gidip geliyordum. o sıcak para da bitince belediye otobüsü ile tanıştım. tanıştım fakat kalan üç lira sadece iki günlük seyahatimi karşılayabiliyordu. akşamları cancağızıma iki mesaj efendime söyliyim iki dakika konuşmak için haftanın en az üç günü okula yürüyerek gitmek zorunda kalıyordum. okul şehrin dışında sayılırdı yürüyerek yaklaşık 45 dakika sürüyordu, yaklaşık on kmydi.

peki buna değer miydi derseniz, evet, değerdi çünkü çok aşıktım. o iki dakika, iki mesaj için yüz km bile yürürdüm. o yorgunluktan sonra onun sesinin duymak paha biçilemezdi.

bir sene sonra beni bıraktı. yaşadığım bu zorlukları ona hiç anlatmadım. bilse bunları belki bırakmazdı...