bugün

Nietzsche'nin Schopenhauer ortaya attığı istenç'ini yani ''irede''sini alıp yeni bir şekle sokması ile orataya attığı felsefi düşünce. Nietzsche'ye göre insan güçlü olmak için yaşamaktadır. Zaten bunu da ''sert olun''(zerdüşt böyle söyledi) gibi bir sözle belitmiştir. Ona göre üstüninsan sert ve güçlü olmalı. Üstüninsan zeki olmalıdır. insan zeki ise ister istemez güçlü de olmuş olur. Bu yüzden insan içten içe bir güç isteğiyle doludur-ki zeki olmayı istiyorsa. işte buna da güç istenci denir. Sanırım...
1. (bkz: also sprach zarathustra)
friedrich nietzsche'nin felsefesinin merkezidir.

nietzsche'ye göre evrenin her türlü devinimindeki en temel istenç olmakla beraber; tüm detayları kozmolar kaplar. tüm değişim ve dönüşümler, bu istencin farklı kisvelere bürünmüş halidir. her detayda bu istencin izlerini yakalamak mümkündür.

"Sizin için de bir ışık ister misiniz siz en gizli olanlar, en güçlüler, en korkusuzlar, en yarıgecemsiler? Bu dünya güce yönelik iradedir. Bunun dışında hiçbir şey değildir. Bizzat siz de güce yönelik olan bu iradesiniz. Bunun dışında hiçbir şey değilsiniz!"
nietzsche'ye göre insanoğlu'nun bugüne değin müspet ya da menfi; iyi ya da kötü ürettiği herşeyin temelinde idealizm değil güç istenci yatmaktadır. nietzsche'ye göre tek bir hakikat yoktur. "hakikat, seyyar metaforlar ordusudur" ve sürekli değişir. dolayısıyla iyi ve kötü kavramı da değişir. örneğin geleneksel ve gelenek öncesi dönemde itaat edden insan olumlanırken, günümüzde eleştiren ve sorgulayan insan yeğdir. düşünüre göre savaşkan insanın(iyi yiyen, içen, sevişen ve uyuyan...yani güçlü) özellikleri törpülendiği ölçüde iyi insandan uzaklaşılmıştır. semavi dinler kendi iyilerini inşa edebilmek için tüm bu temel güdülerden diyette bulunulması gerektiğini salık vermiştir ki bu durum bir iktidar değişikliğini de beraberinde getirmiştir. kısacası yeni iktidar, yeni "iyi" ve "kötü"....
@3 ünde bahsettiği dinin, insanın güdülerini kısıtlayarak -kendince- doğru bireyi oluşturma çabası, hitler'de patlak vermiştir. hitler hitabet yeteneği olan bir faşit liderden çok daha fazlasıdır. hitler, nietzsche'yi okumuştur ve kısmen doğru algılamıştır. o bu şavaşımını, öncelikle kendi güç istencini karşılamak için yapmıştır. bunun bilincindedir. hitler, hindenburg karşısında eğilmiştir, her türlü zorbalık ve fiziksel, psikolojik güç ile istencine ulaşmıştır. hitler tatmin olmuştur. savaşını kaybetmesinin nedeni ise işte nietzsche'yi yanlış anladığı kısıma giriyor. o üstinsanın tek bir ırkta olduğunu ve bu ırkın alman ırkı olduğunu zannetmiştir. aslında kısmen bu da doğrudur. tarihte almanların çok büyük felsefik ve materyalist inşaası mevcuttur. fakat ne olursa olsun üstinsan sadece "insan"'dan çıkan bir olgudur, sadece bir ırktan çıkmaz. bir yahudi de üstinsan olabilirdi. ama hitler'in yahudilere olan ve çocukluğundan gelen düşmanlığı, bu durumun farkında dahi olsa onu yahudileri katletmekten alıkoyamamıştır. bugün arturo ui'nin önlenebilir tırmanışı oyununu sergiliyorum tiyatro topluluğum ile ve bu olguları görmezden gelemem. aksi takdirde ben de diyalektik çerçeveden çıkarım ki bu oynadığım oyunun kaynaklandığı felsefeye ve kendi düşünce yapıma ters.
nietzsche güç istencini uzun uzun tanımlamasına rağmen üstün insan ile ilgili çok sınırlı bilgi vermiştir. ölmeden önce yazdığı notlarda bir kaç sayfayı geçmez üstün insan hakkındaki kısım. gücü ele geçirenin üstün insan olacağını savunmaz dolayısıyla. belki daha uzun yaşasaydı savunabilirdi, şuan bilemiyoruz.
sadece nietzsche ve schopenhauer ile kısıtlı değildir. nietzsche göre insanlık tarihi bir bilinçlenme tarihidir, bu noktada insanlık bilinç özgürlüğü ile birlikte gittikçe güç istemine odaklanmaktadır, tabi bu nokta idealizmin tarih anlayışını zedeler niteliktedir.