bugün

biraz su icsem diye dusundum. bari biraz bir sey yesem. manti severim ben. su icemedim, suyuma mavi boya karismisti. gida boyasi. gida boyasini resim yaparken kullanan bir manyagim. gecerli sebeplerim var. bir kere toz. istedigim gibi dagitabiliyorum tuvalin uzerine. tuvali ellemeyi cok severim. bu yuzden ellerim hep rengarenktir. ama bugun mavi, bugun gokyuzu cizdim bir hastane odasindan. bir pencere cizdim, dunyayi kucakayan. onune rengarenk saksilara sakiz sardunya dikip dizdim.

"bulutlar ic ice ve her an baska bir resim oluyorlar.
baska bir adla baska bir zamanda rastlasaydim demistim ya o gun sana.
vazgectim kacmak yok soz bu kez
cok guzel uyuyorsun diye yanimda."

soz verdim ama cevap vermedi. sonra konusuruz, dedi. komodinin uzerine bir siir birakip kacmak istedim. yapamadim, ona yapamazdim. ellerimi yikadim cikmadi boyalarim, havlu da boyandi. eskiden olsa annem kizardi. kizmadi. sari-pembe laleler getirdi, mavi suyu degistirdi.
hayatimi maviye boyuyordum. nereye dokunsam mavi oluyordu. tam ortasindan delip hayatimi, onunkine ilistirmek istedim. gumus makasiyla kesti isiltili kelimelerimi.

tuvali tam ortasindan kestim. pembe kurdeleyle diktim. ucunu da fiyonk yaptim. burus burus oldu. televizyona baktim, bir keci vardi. keci kafasi ne kadar da ilgincti. ciddiyim, kecilerin kafasi cok ilginc. ama benimki kadar degil. bir cilginlik yaptim. bugun saclarimi maviye boyadi kiz kardesim. ben de onunkileri yesile boyadim. (yikaninca gececek ikisi de, bu yasta o kadaf cilgin olamayiz) 'mavi sacli kiz' diye bir kitap vardi. kanser olan bir kizin gunluguydu, okuyaniniz var mi? vazgectim, papatyadan tac yapmayi bileniniz var mi?

"bak cok gevezeysem hadi kapat cenemi
sozcukler ne ki duygular yaninda
yoksa yarin sabah uyanip ayilinca utanacagim seyler soyleyebilirim simdi.
ya da birak hazir acmisken kapilarimi kalbime biraz daha temiz hava girsin."

eger birini sevmedigin halde kalbine dokunursan onu siradanlastirirsin. ama sen benim yaralarimi dessen benim yaralarim iyilesirdi. ayni sekilde, dortten bes cikmazdi, komsuya gider bir onluk alirdik. olabildigince insan olsun isterdim cevremde. bana bir sey olmaz zannederdim. o zaman gulumserdim. artik en cok kimse yokken gulumsuyorum. oylesi daha az aci. hem daha sevimli.

"sagir kor dilsiz gorunur kalbim
ama bil ben aslinda iyi biriyim"

biri pesimden falan kosacak olsa sifatimi gorunce takilir duser. tek bacakli olsak guzel olmaz miydi? tek bacakli olsak ucabilirdik, ucabilseydik gozlerimizden operdi ruzgar.

biri beni takip etmekten vazgecmis bu arada. iki gundur caylagim, bunu dusunuyorum. iki gundur ben neyi yanlis yaptim da vazgecti diyorum. sorarsam yanlis anlar diye de korkuyorum. bu kadar dusunmek bana hic iyi gelmiyor. caylak olma sebebim de manidar.

"cok dusundum kacayim diye ama dedim
ne zaman anlasmis ki kalple beyin
ve hele ne zaman dusunsem seni
yaprak gibi titriyorken kalbim"

sanatla sanat olmazsak yalniz, sevinirim.

bundan bir yil iki ay yirmi alti gun once soyle yazmisim:
ruya degildi, gercekten vardin.
sana dokundum ben, oradaydin.

orasi boslukmus.

bu kadar uzun yazip bu kadar 'hicbir sey anlatamayan' da yoktur. sirf bir sey anlatmis olmak icin su cumleyi kuruyorum: "bazen birilerini saklamak istersin."

anlatabildim mi?

tamamen iyileseyim, biliyorum iyilesecegim, sacmalamak neymis size gosterecegim.