hayatta kalmak için yalanı gerçeğimiz yaparız.
"insan zaîftir, belaları çok. Fakirdir, ihtiyacı pek ziyade. Âcizdir, hayat yükü pek ağır. Eğer Kadîr-i Zülcelal'e dayanıp tevekkül etmezse ve itimad edip teslim olmazsa, vicdanı daim azab içinde kalır. Semeresiz meşakkatler, elemler, teessüfler onu boğar. Ya sarhoş veya canavar eder." (iman ve küfür muvazeneleri, altıncı söz, s. 32."
'' tanrının bana bakıp bakmadığını bilmiyordum ama şeytanın gözleri üstümdeydi ''

(bkz: jean christophe grange)
(bkz: kızıl karma)
“Barda bulduğunu barda, yolda bulduğunu yolda kaybedersin.”

Klişe ama doğru bir tespit.
Mutlu etmeyeceksen meşgulde etmeyeceksin.
Kafamın bana hesap sormaya hakkı yok çünkü onu her zaman güzel yaşattım.
ben ingiltere'yi götümle yönetmiyorum ki...

edibüdü: daha önce yazmıştım... uzun uzun anlatmaya gerek yok. malumunuz; Winston Churchill için gay olduğu iddiaları vardı. muhalif bir gazetecinin siz gay misiniz?" sorusuna verdiği cevap.
Hem deme: "Ben de herkes gibiyim." Çünki herkes sana kabir kapısına kadar arkadaşlık eder. Herkesle musibette beraber olmak demek olan teselli ise, kabrin öbür tarafında pek esassızdır. Hem kendini başıboş zannetme. Zira şu misafirhane-i dünyada nazar-ı hikmetle baksan, hiçbir şeyi nizamsız gayesiz göremezsin. Nasıl sen nizamsız, gayesiz kalabilirsin?
(iman ve küfür muvazeneleri, Hâtime, s. 69)
tohumsuz ağaç odundur.
görsel
“If the path be beautiful, let us not ask where it leads.”

Meal; Yol güzelse nereye götürdüğünü sormayalım.
"Kendine güvenen ve ebedî zanneden mağrur insan, zevale mahkûmdur. Sür'atle gidiyor. Hane-i insan olan dünya ise, zulümat-ı ademe sukut eder. Emeller bekasız, elemler ruhta bâki kalır."
Kökleri cehenneme kadar uzanmayan bir ağacın, dalları cennete kadar yükselemez
“Evet, kendini beğenen belâyı bulur, zahmete düşer; kendini beğenmeyen safâyı bulur, rahmete gider.”