bugün

her kişinin çocukluğunda yaşaması gereken bir zaman dilimidir.oyuncaksız,okulsuz,playstationsız,mc donaldsız,tahtasız,kalemsiz......ordaki çocukları anlamak ve anlatmak için.
güneydoğuda çocuk olmak;çocuk olamamaktır.
büyüklerin oynadığı oyunları izlemek, oyuna katılamamak olsa gerek. belki bazen öldürülen ya da ablasını öldüren çocuğu oynarlar..
istanbul Bebek'teki zengin çocuğunun yiyeceği çikolata için günde 10 saat fabrikada çalışmak zorunda bırakılmaktır.
çocuk olmak dünyanın her yerinde aynı güzelliktedir.
bilinç altında sakladığınız anlamlar size kalsın denilesi durumdur.
yaz gelince zenci kıvamına girmek demektir.
kimi zaman kanalizasyon kapagının yanında biriken suyla oyun oynamaktır. kimi zaman silah seslerinin arasında okul'dan eve dönmektir. kimi zamanda civarda yapılan tanıdık/tanımadık her düğüne konuk olmak ve bir tabak kuru pasta bir adet limonata'ya deli gibi sevinmektir.
çok zordur. evin önünden tanklar geçer çoğu zaman. öyle bir titretirler ki yerleri, bağıra bağıra ağlar çocuklar. kışları hiç çekilmez, saçak altlarından yürümek ölüme davetiyedir. boyları kadar sarkıtlar düşmek için altından birinin geçmesini bekler sanki. dizlerine kadar kara batarak okula gitmeye çalışırlar. bazen okul saatleri içinde şiddetli bir tipi başladığında okulda mahsur kalırlar, evlerine gidemezler 2 gün boyunca. oldum ordan biliyorum.
diyarbakır'da görevli bir polisten dinlediğim olay:

karakola beş yaşların bir çocuk getirilir.. çarşıda kaybolmuştur.. şehirde anons yaptırılır ve bi kişi çocuğun kendi çocuğu olduğunu söyler ve karkoldan götürür.. 45 dakika sonra çocuğu geri getirir ve polislere:

''ya kusura kalmayın bizim karılara sordum benim çocuğum değilmiş'' der..

düşünün adam kendi çocuğunu tanımıyor.. o çocuk ilerde türkiye'nin geleceği olacak..
çocukluk yıllarını terör olaylarının gölgesinde yaşamaktır.

'biz devletin okuluna çocuk göndermeyiz' diyen gerizekalı babası yüzünden eğitimsiz kalan, onun bunun maşası piç kurusu abileri ablaları yüzünden şiddet olaylarına bulaşan, insanlık dışı töreleri yüzünden 12 yaşında gelin olan yazık çocuklardır.

büyüdüğünde ana ve babasından, piç kurusu abi ablasından' neden elime molotof yerine kalem vermediniz' diye hesap soracak olan çocuktur.
çocukluğunu yaşayamamaktır.
güneydoguda çocuk olmak; savaş, silah, şovenizm, linç, inkar ve imha demektir.
güneydoğuda çocuk olmak; sürekli umudunu yitiren bir dünyada yaşamak demektir.
güneydoguda çocuk olmak; yarıda kalan öykülere kahraman olmak demektir.
güneydoguda çocuk olmak; polis tarafından kırılan kol demektir.
güneydoguda çocuk olmak; ....
(#7596260)
hem maddi hem de manevi bir yokluğun içinde büyümektir. ailesinin sevgisini yanında hissetmediğini düşündüğüm çocuklardır. 10 kardeşten birisi olmaktır. paylaşmaya mecbur yaşamaktır. ölümü de, doğumu da en iyi şekilde kavramaktır.

bazen beyninin kötü insanlar tarafından yıkanmasıdır. hayatı olması gerektiği gibi yaşayamadan, bir hiç uğruna, yurdun düşmanları olan yabancı güçlere hizmet etmektir bilinçsizce. bazense büyük umutlar beslemektir, hayvanın beslemenin bile zor olduğu o kurak topraklarda.
Bir de baharlar bilirim
Apartman odalarında büyüyen çocukların bilmediği bilemeyeceği
Anadolu bozkırlarında
istanbul'dan çıkıp Diyarbekir'e doğru
Tekerleri yamalı asfaltları bir ağustos susuzluğu ile içen
Cesur otobüs pencerelerinden
Bilinçsiz bir baş kayması ile görülen
Evrensel kadınların iki büklüm çapa yaptıkları tarla kenarlarında
Çıplak ayakları yumuşak topraklara batmış ırgat çocuklarının
Bir ellerinde bayat bir ekmeği kemirirken
Diğer ellerinde sarkan yemyeşil bir soğanla gelen. *