bugün

umutsuz bir durum olmakla beraber arkada kalanın canını yakan ve her geçen gün biraz daha artıp kişiye psikolojik baskı yaparak, hayata küsmesine sebep olan durum. *
giden gitmeyi kafasına koymuştur zaten.ama bakılır işte arkasından o gider küçülür küçülür ama sen bakmayı sürdürürsün yine bir uut dönücek diye
insanı önce şoka sokari ve taş kesilmesine sebep olur. ardından dayanılmaz bir hüzün dalgası ve yalnızlık...
soner arıca'nın ayrılık adlı şarkısında okan bayülgen'in başta söylediği şiiri akla getiren söz dizisi.

durucam burda,
gidişini seyredicem.
kıpırtısız sakin gibi görünücem.
kavgasız olucak,
fırtınasız olucak,
saçma sapan olucak,
organlarım birbirine vurucak,
arkandan sessiz bakıcam.
ben yine salağı oynıcam.
-naber öküz kardeş, nasıl gidiyor?
+eh işte, nasıl gitsin dostum, baksana nasıl süzülüyor.
-?!
kaç gideni ömrümüze sığdırabiliriz ki_?
yapılacak en onurlu davranıştır. gidenlerin arkasından öylece bakılmalıdır. bakılmalıdır ki nasıl uzaklaştıkları an be an görülsün. ve siz onun ardından sizden kaçışını izlerken emin olun arkanızdan başka biri size yaklaşıyordur size hissettirmeden. gidenler olmasa gelenler olamazdı, bunu unutmayın.
aynı zamanda serdeki erkeklik yüzünden ağlayamamaktır.
giden kişiyi kaybetmişseniz -ölüm olarak değil, ayrılık vs.- mallıktır. niye diyecek olursanız; kaybedecek duruma gelene kadar aklın nerde diye sorarlar adama.
yapacak başka bişe yoktur. hem doğrusu da bişe yapmamaktır ya zaten, ayrılıgı dibine kadar yasarsınız o anda.
olay tersi bir durum şeklindede gelişebilir. Artık ayrılmak istediğini söylediği an rahat bir tavır takınıp peki ben elimden geleni yaptım şimdi de tam olarak dediğini yapıyorum deyip ayağa kalkıp çantanı alıp mekandan koşar adımlarla -sallamıyormuşçasına- uzaklaşmaktır. Peki masada oturmaya devam eden kişi yine arkadan öylece bakar mı? yoksa oh bee bundan da kolaylıkla sıyrıldım mı diye düşünür artık bir sır olarak kalacak meseledir. Hiçbir şey göründüğü gibi değildir velhasıl.
böylece bakmak da olabilir. biri sağdan diğeri soldan klark gibi canlandı gözümde...
gözlerinden süzülen yaşların farkında bile olmazsın bazen.
Arkadan bakanın canının yandığı kadar baktıranında canının yandığı vahim durum.
(bkz: aval aval bakmak)
arabanın içindeyim.

bilmediğim bir radyo, bilmediğim bir şarkı söylüyor. gitmem lazım. yolda beni bekleyen kaplumbağa hızında binlerce ateşböceği var. arkalarında kalacağım. arkada kalmak güzel değil. ateşböceklerinin ışıkları gözümü alıyor. düşler kuruyorum sonra. dünya geride kalıyor. yavaşlıyor hayat.

elinden bir şey düşürse şimdi. gidip yardım etsem. ama kocaman çantası. elinden bir şey düşürmez ki.

ben düşüyorum. gözlerim dikiz aynasından bıkmış. boynum geriye bakmaktan yorulmuş. rahat değilim. orada duruyor oysa.

dönüp arkaya baktığım için kızıyorsun. kızma.

ben onun bana ihtiyacı olmasına aşık olmuşum. tabi ki durup bakacağım arkaya.
ben onun bana gülümsemesine aşık olmuşum. ya bana ihtiyacı olduğunda bulamayıp asılırsa yüzü.
ben onun bana bakmasına aşık olmuşum. ya bakar da benim baktığımı göremezse.

ben ona aşık olmuşum. tabi ki durup bakacağım arkaya.
önde her zaman ateşböceklerinin ışığı olur.
ya gözünü alırsa.
daha kötüsü gidenin arkasından bakmaya alışmak zorunda kalmaktır. kendini daha fazla aciz hissedemezsin.
bazen çok koyar be.
(bkz: voyager 1)
Baka kalmamak gerek giden geminin ardından. Yenisi gelecektir limana.
Öylece çakılıp bakakalirsin ya orada, giden sadece bir kişi değil demektir.
Ense traşına bakmaktır.

Başka bi amaç olamaz.
sonra da arkanı dönüp hayatına devam etmek.
gitmişse gereği yoktur. gereği olsa öylece bakmazsın çünkü.
Öylece ya da böylece, arkasından bakmanın anlamsızlığını idrak edip, ivedilikle önünüze bakmak en doğrusudur!!!
Kesin bilgi.. Net...