bugün

(bkz: Darbe)
zayıf insanların içine düştüğü durum bu.
adam eski sevgilisini özlüyor, aslında o sevgiyi değil onun göğüslerini özlüyor sonra da oturuyor arabeske bağlıyor.
eski işini özlüyor, çünkü oraya alışmıştı. alıştığı için. orası ekmek kazandığı yer olduğu için değil.
yani her insan kendi nefsini tatmin edebilmek için geçmişe özlem duyar, onu da karşılıksız yapamaz.

geçmişe takılan adamlar vizyonsuzdur, vasıfsızdır, toptur amk.
geleceğim de mutlu olma ihtimali varsa sikmişim geçmişimi. takıldığınız şeye bak amk.
son zamanlarda okuduğum en güzel en derinlikli yazı.

''aslında o kadar güzel değildir çünkü ezeliyetin altında yatan bu ilizyonist kavram kargaşaları aslında sizin bugün ve yarınınızın cellatlarıdır iblisin bir oyunu tanrının sahte gülüşüdür geçmiş.''
her gece yarın yeni bir başlangıç yapacağım yalanını usanmadan bıkmadan tekrarlamaktır.

yarın yeni bir başlangıç yapacağım.
iğrenç bi şeydir. 'Geçmişe takılıp kalmak mantıksız, artık takılıp kalmayacağım' dersiniz ama gizli gizli aklınızın bi ucunda sizi bekler geçmiş. Hatırlar hatırlar küfür edersiniz başkada bi boka yaramaz.
kötü bir şey. Olmayacak bir duaya âmin demek gibi.
çok kötü bir durumdur. yeni okul yeni şehir derken ben geçmişte kaldığımı anladım. herkesin gelmek istediği eskişehirden ben kaçmak istiyorum tekrar çarşambadaki günlerime dönmek istiyorum mesela.
zaman-mekan kavrayışının alt üst olduğu durumdur. algılama devam ediyor ama düşünceler hala geçmişe dayalı konular üstünde şekilleniyor. gariptir. bu pek tabii bir kabul etmeme durumu da olabilir.

kendini kandırma yoludur aynı zamanda. geçmiş, şimdi ve gelecek zaman arasında bir bağlantısızlık yok. aksine her anımız birbirine bağlı. girdiğimiz her kapı başka bir kapıya açılabiliyor. aşağı iniliyor, yukarı çıkılıyor. burada bir odada hapis kalmayı istemek. doğru veya yanlış arasında seçim yapamamak veya yapılan seçimden sonradan pişmanlık duymanın getirdiği bir şey olsa gerek. yoksa insan geçmişte niye kalsın ki? hayat ileriye doğru yaşanıyor.
elektrik parayla(nicola tesla), su parayla(yağmur bulutlarının yönünü değiştirmek yollu), yegane ihtiyacımız mutluluk haline getirildi ki mutlulukta parayla. bir piyasa var etmişler ve o piyasa içinde icat ettikleri şeyden daha fazla dönmesini sağlamak amaç. bu yolla her ay bizim paramızı saçma gerekçelerle alıp bir sonra ki ay bize geri veriyolar. bu da insanları oyalama temeline dayalı bir şey. günümüzde amaçlardan biri, koca koca toplulukları gerçeklikten uzaklaştırmak ve saçma olan şeylerin saçma olmadığına alıştırmaktır.

bu fikirlerimi belki de destekler en'am sûresi'nin 112. âyeti.

Diyanet işleri mealidir.

"işte böylece biz her peygambere insan ve cin şeytanlarını düşman kıldık. Bunlar aldatmak için birbirlerine yaldızlı laflar fısıldarlar. Rabbin dileseydi, bunu yapamazlardı. O hâlde, onları iftiralarıyla baş başa bırak."
ben bu durumun insandan insana daha da ötesi insanların bu şekilde davranmaları nedeniyle topluma olumsuz ölçüde yansıdı kanaatini taşıyorum. gerek ikili ilişkilerde, gerek siyasi arenada, kamusal ve özel alanda geçmişe takılıp kalmakla olanı biteni eleştirmekle bir yerlere varılamayacağı aşikardır. ders çıkarıp biraz kafayı kaldırsak futbolumuz bile bir yerlere gelebilir diye düşünüyorum.
yerinde sayarsın. ne bir ileri ne bir geri..
Insanı hissizleştirir. Zamanla bir taştan farkınız kalmaz.

Iyi tarafı, artık hiç kimse canınızı yakamaz geri dönülmez eşiği atladıktan sonra.

Kötü yanına gelirsek zaten herkesin malumu.
Geleceğe yol almak konusunda, en büyük duvardır.
neşelenip, mutlu oluyorsan zararsızdır.
şahsım sık sık yapar bunu.
şimdiyi de yaşıyoruz tabi. misal az evvel kokoreç yidim. eskiden bu kadar çok yoktu.
yalnızlık ve asosyallik sonucudur.
yaşlandırır. iyi geçmişe de takılmak diye bir şey var. ona da gerek yok aslında. ama insanoğlu işte. hele de bizim türk insanımız duygusaldır esasen.
insan geçmişiyle yaşar.

geçmişe takılmak ayrı bir mevzu ama geçmişine bakmayan geleceğini göremez.
Insan aslında geçmişi değil o an yaşadığı hisleri özler. Masumiyeti, rahatlığı özler. Yas ilerledikçe insanların vefasızlığı, soğukluğu size geçmişte yaşadığınız sıcak, katkısız duyguları ve insanları ozletir. Aslında özlediğiniz eski sizsiniz dır.
2010un ilk yılları. yaş 14-15. hayvan gibi kaliteli müzikler dinleyen bi ergenim. kafamın şimdikine nazaran %70 daha fazla çalıştığı yıllar. neredeyse 10 sene olacak. bende zaman kavramı yok, hâlâ sanki 3-4 sene geçmiş gibi. bi de bende yer-yön duygusu da yok. bi yeri ezberlemem için 300 kez gitmem lazım. gözümü kapatıp kendi etrafımda iki tur dönsem kayboluyorum. bu konularda ağır malım. neyse.

cebime 50-60 lira koymuşum. fatihte oturuyorum o zamanlar. tabii yürüyorum her allahın günü taksime. öğlen 1de dayanamayıp atmışım kendimi. haydar rock bar kapalı. 3 gibi açılıyor. 2 bira alıp gs merdivenlerine akıyorum. altlık yapalım mideye gün uzun. istiklalde ne bi tane arap, ne de bi tane arapça tabela var. biramı içerken freestyle yapan rapcileri izliyorum.

bazen uçan eve, içen arıya, rockyye ya da zuriche gidip üst kattaki 15 kişilik kanepeye yatsam da günlerim genelde haydar rock barda geçiyor. metal müzik dinleyen gençler için tam o yılların olayları zaten bunlar. 4 gibi mekandayım. muharrem abi bi 50lik veriyor. yavaştan müdavim tayfa geliyor. 10-15 kişiyiz. sürekli masa değiştiriyoruz. tanıyoruz birbirimizi. ergenim falan ama acayip benimsetiyorum kendimi. fiziğimin de etkisiyle 18-19 duruyorum zaten. kimse yadırgamıyor. geceye doğru alt kattaki dönerciden 1.25e döner yiyorum. normalde hemen karşıdaki seyyardan köfte ekmek yiyordum da bi keresinde adamın tırnağının içindeki kiri görünce bi daha yiyemedim. hâlâ unutamadm seni orospu çocuğu o ne pislikti be.

4 gibi gittiğim haydardan gece 4e kadar 15 tane bira içilmiş, muhabbetin dibine vurulmuş, barın merdivenlerinde güzel bir kızla öpüşülmüş bi şekilde ayrılıyorum. fıçı bira 3,5-4 lira bu arada. türkiyenin en ucuz rock barı. mutluyum. saat sabah 5e geliyor. haliçin boklu denizinin kokusunu içime çeke çeke yürüyorum eve. 2,5 saat sonra matematik sınavı falan var. %20 ihtimalle her yerim leş gibi sigara ve bira kokusuyla uyumadan okula gidiyor, %80 ise öğlene kadar uyuyup bir önceki günü tekrar ediyorum.

insanlarla keyif alıyorum. tek taraflı değil. şu anki gibi negatiflik saçmıyorum. içimizi dağladın bakışları yok. yanımdakilere de keyif veriyorum. herkes mutlu. hep dedim. o günlerde, içkinin fazla kaçtığı bi gecede kafama bira şişesi yiyip hakka yürümeliydim. zirve bi şekilde.

şu an o günlerin çok değil %5i kadar keyif alsam hayatımı idame edebilecek kadar mutlu olabilirdim. en azından yataktan kalkabilirdim. olmadı. özlüyorum.
geçmişimiz anılarımız için yaşar ölürüz.
Türkiye de 64,1 milyon oy kullanacak seçmen kitlesinin en az 30 milyonunun yaptığı şeydir. Hay geçmiş kadar taş düşaün tepenize. Ulan bu kadar büyük bir aptal kesim olabilir mi, bir kere de geleceğe bakın. 50 sene önce olmuş olayı temcit pilavı gibi tekrar tekrar sunuyorlar ortaya.
Hepimizin bazen yaptığı şey. Çokta takılmamak lazım.