bugün

Bir internet sitesindeki ilginç analizdir, haksız da sayılmaz. Hatta daha birçok şey de eklenebilir

Milliyetçi Hassasiyet

TC’nin kaldırılması girişimleri,

Türk bayrağının bile tartışılacak bir konu haline gelmesi,

PKK ile yapılan görüşmeler,

Kürt milliyetçiliğinin aşırı yükselişi ve medyanın buna çanak tutması,

Terör örgütünün yapılanmalarına, propagandasına göz yumulması,

Milliyetçiliğin ayaklar altına alınması,

Türklüğe yapılan saldırıların artması,

4.Yargı paketiyle KCK tutuklularına örtülü af getirilmesi,

Çözüm süreci kapsamında, terörün normalleştirilme çabaları…



Ulusalcı/Laik Hassasiyet

Ergenekon davasındaki uzun tutukluluk halleri,

Bir kısım medyada başlatılan Atatürk ve Türklük karşıtlığı,

Ulusalcı yazarların bir elin parmaklarını geçemeyecek kadar azalması,

Alkol yasağı,

Dini cemaatlerin karar alma mekanizmalarına yerleştirilmeleri,

Ötekileştirilmek…



Alevilerin Hassasiyetleri

Alevi açılımı adı altında başlatılan AKP girişimlerinin sona ermesi,

Görmezden gelinmek,

3. Köprüye Yavuz Sultan Selim adının verilmesi…



Gençlerin Hassasiyeti

Küçümsenmek,

Kaygı ve taleplerin göz ardı edilmesi,

Toplum içerisinde ‘değersiz’ görülmeye başlanmaları,

ideallerini kaybetmeleri,

Artan gelecek kaygısı,

LYS, ALES, YDS, KPSS, TUS, DUS gibi sınavlar sonucunda artan stres katsayısı,

işsizlik,

Ümitsizlik,

Sorunlarını dile getiren herhangi bir partinin/sivil toplum kuruluşunun olmayışı…

http://www.haberdokuz.com/kral-ciplak/
herkesin anlaması için en baştan özetleyerek basit bir şekilde anlatalım:

oturup düşünmesini bilen herkesin kolayca anlayabileceği gibi dünya, ülkeler yada liderler değil şirketler tarafından yönetilir. 18.yy dan başlayarak (aslı haçlı seferlerine kadar dayanır) krallıkları, imparatorlukları borçlandırarak kendi çıkarlarını dayatan gruplar, sanayinin gelişmesiyle, bu dayatmaları, şirketler yoluyla da gerçeklestirmeye başlamışlardır. 19. ve 20.yy da artan savaşlarla kimya, petrol ve silah gibi sanayilerle servetlerini artırıp, kurdukları küresel bankacılık ağıyla tüm dünyaya yayılmışlardır. bu gruplar yeni nesil kapitalist ve emperyalist sistemin kurucuları, geliştiricileri ve uygulayıcılarıdır. günümüzdeki kaleleri ABD, ingiltere, Fransa, Almanya ve savaş sonrası finans kuruluşlarıyla işgal edilen Japonya'dır.

sovvetlerin yıkılmasından sonra ise gelişen ve karlılığı artan petrol endüstrisi sayesinde, ham madde ve iş gücü sahibi ülkelerde de, dünyayı sömürme arzusunda olan bu gruplara karşı gruplar oluşmuş ve kapitalist sisteme ayak uydurmuşlardır. Rusya da, Çin de, hatta Avrupa'nın kendi içinde. NATO ve AB gibi karşılarındaki büyük ittifaklara karşı birleşme gerekliliğini gören bu yeni gruplar, ortak çıkarları doğrultusunda hareket edip kendi cephelerini açmış, SCO ve BRICS gibi örgütler kurmuşlardır.

gelelim Türkiye'ye. Osmanlı son döneminde, nüfuzu olan bölgelerin, yani 500 yıldır hamiliğini yaptığı islam dünyasının desteğiyle bu (batılı) gruplara karşı durmaya çalışmış ama savaşlarla yıpranarak, karşı durmak bir yana o gruplara borçlanmıştır. cumhuriyet döneminde ise Türkiye yeniden düzlüğe çıkabilmek için ülke çıkarlarına göre hareket etmiş ve mecburen batılı ülkelerin kucağına düşmüştür. batı da, Türkiye'yi arka bahçesi olarak kullanmış ve canının istediği şekilde yönetmiş, evcilleştirmiş, köleleştirmiştir. Rusya nın sözünün geçtiği orta asya cum. dışında, bu kutuplaşmış dünyanın cephelerinde yer alan tek müslüman ülke olan Türkiye yi, kendi kontrollerine almak istedikleri islam dünyasının, yeniden hamisi konumuna getirmeye çalışmaktadırlar. elbette Türkiye'nin
gücünün sınırını kendileri belirlemek şartıyla.

bugün ise türkiye o sınırı aşmış durumdadır. aşmakla da kalmayıp, yeniden kutuplaşan dünyanın ortasında kalan islam ülkelerini birleştirme arzusuyla, petrol zengini araplarla kendi grubunu oluşturmaya başlamıştır. kendilerine yeni pazarlar oluşturmak için eski kuklalarını yıkıp, yerine o ırak'tan, afganistan'dan bildiğimiz batı demokrasisini getirmeye çalışan bu gruplar, haddini aşıp kendi birliğini kurmak isteyen islam coğrafyasının hamisi Türkiye'yi dizginlemek istemektedirler. Bunu da yapmanın en kolay yolu yıllardır uçları sivriltilen ve kışkırtılan farklılıkları kullanmaktı ki çoğu zaman işe yaramış bir yöntemdi. en olağanı olan kürt türk çatısması en büyük silahtı ama türkiye bunun üstesinden geldi. alevi sünni çatışması ise beklenen düzeye getirilemedi. geriye yıllardır şeriatla ve türkiye dinsizleşiyor diye korkutulan iki sivri uç kaldı.

bugün türkiye'de zıtlaşıp şişirilen bu iki aşırı gruptan birinin, dışarıdan bir iğneyle patlatılıp, bizlere yaşattığı olayları görüyoruz. yani başkalarını dinsiz, ateist diye suçlayıp nefret duyanlarla yobaz, gerici diye suçlayanların arasında hiç bir fark yok. Olay gerçekten bir kaç ağaçtan ibaret değil. Olay tayyip i akp si de değil. olay bu ülke. gözümüzü açalım ve sömürücü emperyalistlere yem olmayalım.
alkol alamayanların başına vurdu, polis gereksiz şiddet uyguladı, hükümet nefreti tırmandırdı, olaylar ideolojik oldu, hükümete karşı olanların içinde azınlık olan din karşıtları iyice azıttı, derken böyle oldu. Acaba sırada ne var?
empati yoksunluğundan.
1 mayıs için yazmıştım. şimdi okuyunca bu yazıdaki birçok şey gezi parkı eylmlerinin başlamasına / büyümesine cuk oturuyor!

(bkz: empati yoksunluğu/#19544201)
güncel Önemli Başlıklar