bugün

gerçeklerin artık yeterince sıkmış olması, o gerçeklere ait sorunlara çözüm bulamamak, bunların sonucunda başka şeylere yönelmek, belki de yalanlara inanmak. ne kadar kaçarsanız kaçın, geçmişten anılar canlanır, tekrar patlarsınız. o gerçekler nasıl uzun zamanda oluşmuşsa, birkaç haftada oluşan yalanlar götüremez sizi sağlam geleceğe. gerçekle yüzleşmek, o sorunların çözülememezliğiyle tekrar karşılaşmak kesindir. kaçarak tek yapılan, bunun ertelenmesidir.
aşağıdaki sıra ile devam edebilip başa dönebilen, sonra yeniden aynı sırayı takip edebilen* olgu.
(bkz: kendini kandırmak)
(bkz: kendini kandırmaya çalışmak)
(bkz: kendini kandırmaya çalıştığının farkında olmak)
aslında, gerçeğin içerdiği ve kastettiği mesele sorumluluktan kaçmaktır. gerçekler insana taşıyamayacağı bir ağırlık olarak kabul ettiği mesuliyetleri yükleyeceğinden kolay olanı seçmek en kolay olandır. hafif yükler taşır insanlar. ağır olanları hafiletir; aşkı, sadakati ve erdem olarak kabul görmüş nicelerini eksilterek vurur omzuna ve bir de övünür samson kadar güçlü olduğu zannıyla. zan kötü bir şeydir, gerçeklik içermez. zan kötü bir şeydir diyerek bir ön kabul sunmak mesuliyet almaktır. mesuliyet almak; zan kavramının iyi ya da kötü olması halinde bile belirsizlik ilkesi devreye girer demektir. ilke devreye girince tüm zanlar atılan zarlara dönüşür. bir harf çekip yerine başka bir harf koyarak kelimelerle oynamak tehlikelidir, harfler ileride bunun intikamını alabilir.
(bkz: hakikatlara ebelenmek)
çevre kirliliğini ve küresel ısınmayı umursamayıp "amaan nasıl olsa biz böyle yaşar gideriz." felsefesiyle ozonu delmeye, denizi kirletmeye devam etmektir. arada sırada da "allah korusun" lafı da ağızlardan eksik olmaz.
kurtulamamakla sonuçlanan eylemdir.
Optimistlerin her dakika yaptıkları şey.

(bkz: iyimser)
(bkz: Polyanna)
insanın kendinden kaçmaya çalışmasıdır. bu da mümkün değildir.
hoşa gitmeyen şeyleri görmezden gelmek gibi bir şey. psikolojiye göre bunları bilinçaltımıza atıyoruz ve bir gün ortaya çıkıyor. daha doğrusu patlıyor.
zorlu ve kötü geçmiş bir lise sınavından sonra, sınav sorularının cevaplandığı tahtaya bakmamak, bakamamak...
gerçeklerden kaçamazsın..
Elindeki mutluluktan olmaktan korkmak. Gerçekleri kabul edip yaşanacak yıkımı ertelemeye çabalamak geçte olsa yakalanacağını bile bile.
döner dolaşır yine seni bulur vellasıl nafile bir çabadır.
dan brown un''cehennem kitabindan'' günümüzdeki filistin katliami ,küresel isinma,dünya kaynaklarinin bilinçsiz tüketilişi
ve daha bir çok şeye karşi geliştirilen mekanizma

''inkar'' üzerine güzel bir alıntı:

sienna:bir türün, yaşadığı ortamda aşırı çoğalarak yok
olması normaldir. ormandaki minik bir gölyüzeyinde yaşayan yosun kolonisini düşün, gölün
mükemmel dengedeki besin maddelerinin keyfini
çıkarır. kontrol edilmezse öyle hızlı yayılır ki, bir
anda gölün tüm yüzeyini sararak güneşi engeller
ve bu yüzden göldeki besin maddelerinin
yetişmesini önler. çevredeki mümkün olan her
şeyi tüketen yosun hemen ölür ve geride hiç iz
bırakmadan yok olur," derin bir iç çekti. "benzer
bir kader, insan türünü de bekliyor olabilir.
tahmin edebileceğimizden çok daha yakın ve
hızlı."
langdon huzursuzlanmıştı. "ama... bu imkânsız
gibi geliyor."
"imkânsız değil robert, sadece akıl almaz.

insan zihninin ilkel ego savunma mekanizması,
beynin kaldıramayacağı kadar fazla stres üreten
tüm gerçekleri reddeder. buna inkâr denir."

langdon, abd'deki en seçkin üniversitelerde
okuyan öğrencilerin web kullanımı üzerine
yapılan bir araştırmada, çok yüksek zekâlıkullanıcılarda bile içgüdüsel bir inkâr eğilimi
olduğunun ortaya çıktığım hatırladı. araştırmaya
göre, üniversite öğrencilerinin büyük çoğunluğu,
kuzey kutbu'ndaki buzulların erimesiyle veya
türlerin yok olmasıyla ilgili moral bozucu bir
haberi tıkladıktan sonra, o sayfadan hemen
ayrılıp zihinlerini korkudan armdıran eğlendirici
bir sayfaya geçiyorlardı. en sevilen seçenekler
spor haberleri, komik kedi videoları ve ünlülerle
ilgili dedikodulardı.

bir toplum gerçeklerden ne kadar uzaklaşırsa gerçeği söyleyenlerden o kadar nefret eder.
kaçmak sızıdır ve o sızı insanı hiçbir zaman bırakmaz. yeninin verdiği sarhoşluk, düşünmemenin getirdiği geçici özgüven, eskinin darbesiyle parçalanmaya mahkumdur. savaşmaya mecburuz.
Sorumluluk duygusundan mahrum olma hali insan.
insan beyninin olumsuz habere dayanma gücü sınırlıdır, bir noktadan sonra beyin kendini olumsuz uyarılara kapatır. gerçekler olumsuzsa gerçeklerden kaçılması olağandır.
ayrı günlere aynı sessizlikle saklı kalarak yaşamak,

biraz da dönülmez diyarlara ayak bastığını anlayıp da kendini kandırmak..
Bazen gücümüz yoktur yüzleşmeye ya da kabul etmek ağır gelir, ondandır bu kaçma eylemi.

Ama eninde sonunda yakalar çünkü sizden daha hızlı ve kararlıdır.
en güzelidir. olmuyorsa zorlamayacaksın arkadaş. bu kadar basit. iki iki dört.
hayal kurulur. kurulan hayaller gerçeklerden ne kadar uzaksa o kadar mutlu olunur. bir dönem resmen iki hayatım vardı, bir keresinde sırf kurduğum hayali devam ettirebilmek için final sınavına gitmedim ve gün boyu yatakta kaldım. allahın sevgili kulu olmalıyım ki o gün o sınav ertelendi. ama bu kadar abartabilmiş olmam beni çok korkutmuştu. sonra azalttım hayal kurma olayını. şimdi daha mutsuzum.