bugün

Geoerges Bataille, 20.yüzyıl fransız düşün dünyasının orjinal temsilcilerinden biridir.
Bataille'in 'erotizm' adlı eseri herhangi bir yönlenme ve koşullanma olmadan doğrudan okunmalıdır. Çünkü bu orjinal eser insan ruhuna doğrudan seslenmektedir.
Her insan doğuşundan itibaren yasaklarla donatılmış bir cinsellikle başbaşa yaşam sürdürür. insan cinselliği ölümle son bulur. Erotizm içinde yasakları taşımasına rağmen, birey için en önemli özgürlük ve mutluluk alanıdır. işte 'erotizm' kitabında bataille, insanın cinsellik ile neden başının belada olduğunu, derin antropolojik, sosyolojik ve psikolojik bilgisi ile açığa çıkarmaya çalışıyor. Bu bilgileri özümsemeden insanın erotizmle aradığı amaçlara ulaşamayacağını göstermek istiyor.
okuyucunun kendi içsel deneyimlerini bu kitabın sunduğu fikirlerle değerlendirmesi belki de bu eserin en büyük amacıdır. eser bir anda insanın en karanlık, en anlaşılmaz dünyasının içine dalıyor. birbirine tamamen zıt görünen olgular birdenbire birleşiyor ve tekrar ayrılıyor. insanın tüm tarihi boyunca içindeki uzlaşmaz zıtlıkları hangi sosyal kurumlarla çözmeye çalıştığını tüm yönleriyle vermeye çalışan yazar, okuyucuyu büyük bir serüvene sürüklüyor. bu serüvenin ana teması, erotizm ve ölüme bağlı şiddettir.
yazar okuyucuyu bir savaşıma sürüklemektedir. erotizmin neden insanın içinde büyük bir yer işgal ettiği konusunda önemli ipuçları vermektedir. dış görünüş olarak anlaşılmaz görünen bazı garipliklerin ne kadar anlamlı göstergeler olduğunu açığa çıkarmaktadır.

'erotizm, ölüme kadar yaşamın olumlanmasıdır.'
'temelde, sürekliden süreksize, süreksizden sürekliye geçişler vardır. bizler süreksiz varlıklarız ve anlaşılmaz bir serüvende yalnız olarak ölen bireyleriz... ama kaybedilen sürekliliğe özlem duyarız. ölümlü ve raslantısal bireyler olma durumumuza çok zor dayanmaktayız. aynı zamanda bu ölümlü süre için korkulu bir arzuya sahibiz ve bizi varlığa bağlayan ilk sürekliliğin saplantısını taşıyoruz.'
'bu süreklilik özlemi insanlarda erotizmin üç şeklini yönlendirir. bedensel, kalpsel ve kutsal erotizm.'

'erotizmde varlığın yalnızlığı; süreksizliği, derin bir süreklilik duygusuyla değiştirilebilme sorunudur.'
'tutkunun özü, iki varlığın süreksizliğini mükemmel sürekliliğe dönüştürmektir. bir güven duygusunun sürüklediği sakin bir mutluluk, ancak ondan önceki, uzun bir acının yatıştırılmasıyla anlam kazanır. çünkü aşıklar için, birbirlerini bağlayan içten sürekliliğin, çılgın hayranlığından zevk alma yerine, uzun süre birbirini görmeme daha büyük şanstır.'
'tutku bizi acıya götürür, çünkü tutku aslında olanaksızı ve raslantısal koşulların, yüzeysel olarak uyumunu arar. bununla birlikte acıya bir çıkış yolu sağlar. süreksiz varlığımızın içindeki, yalnızlığımız nedeniyle acı çekiyoruz. tutku bize sürekli şunu söyler: eğer sevdiğine sahip olursan, yalnızlığının gırtlakladığı kalbin, sevdiğininkiyle tek kalp olcaktır. tutkunun içinde bu, şiddetle her aşık için değişik bir yapı kazanır. tasarısının ve imgesinin ötesinde bu çürük birleşme, kendisinde bireysel egoizmi saklarken, yaşamın içine girebilir. önemi yok bu çürük ve aynı zamanda derin birleşmeden çoğu zaman acı, ayrılma korkusu bilince hakim olur.'

içsel deneyim olarak erotizm
'hayvansal cinselliğin zıttı olarak erotizm, içsel deneyimin yansımasıdır.'
'insanın cinsel faaliyeti her zaman erotik değildir. bu faaliyet, hayvansal ve ilkel olmadığı sürece erotiktir.'
'insan hayvanlıktan; çalışarak, öldüğünü anlayarak ve utançsız cinsellikten, erotizmin ortaya çıktığı utançlı cinselliğe geçerek çıkmıştır.'

kişiliksiz içsel deneyimin koşulları:
'yasak ve ona karşı gelmenin çelişkili deneyimi.'

'erotizmin nesnel deneyimi, onu yapan kişiden, yasağa karşı gelen istek kadar, yasağın oluşturduğu korkuya da duyarlı olmasını ister. bu korku ile yoğun zevki, istek ile ürküntüyü, sıkı bir şekilde birbirine bağlayan, dinsel duyarlılıktır.'
'yasak çalışmayı sağlar, çalışmasa da üretimi: çalışmanın kutsaldışı süresinde toplum kaynakları biriktirir, tüketim üretim miktarı kadardır. kutsal zaman belirgin olarak şenliktir. ekonomik açıdan şenlik, çalışma süresince biriktirilen kaynakları savurgan bir şekilde tüketir.'