bugün

murat menteş'in harika yazısı

Selçuk Orhan ve Selman Bayer'in Orhan Gencebaya değindikleri yazıları okuyunca şaşırdım kaldım.
Orhan Gencebay tekke edebiyatından, halk şiirinden, senfonik müzikten, Rockn Rolldan, Klasik Türk Müziğinden etkiler almış, ilginç bir besteci. Albümleri, toplamda Bob Dylan albümlerindan daha fazla satmış. Yani epey ilgi görmüş.
Faşist resmî ideolojinin Batılılaşma algısına zıt, tamamiyle sivil bir enerji taşıyan Gencebay müziği yıllar yılı yasaklandı. Bu durum, elbette Gencebay müziğinin muteber olduğunu tek başına kanıtlamaz. Fakat Gencebay müziğinde ifadesini bulan derdi tükenmişlik duygusu olarak nitelemek akıl kârı mıdır? Tamam, insan varoluşunun temelindeki vahamete gönderme yapıyordemeyelim, yine de kaba bir şekilde ambalajlamak yakışık alır mı?
Türkiyenin modernleşme çabası karşısında, Gencebay müziği bir bocalamaya neden oldu. Gencebayın medeni cesareti, ortalama Türk aydınında yoktu maalesef. Aynı Türk aydını Cüneyt Arkına da burun kıvırıyordu. Yeşilçamı vargücüyle aşağılıyordu. Bana kalırsa, Yeşilçam ve Gencebay neznide, kendinden nefret ediyordu Türk aydını.
Gencebayın şarkı sözlerini eleştirebilirsiniz, yorumunu yetersiz bulabilir, reklamlarda boy göstermesinden rahatsızlık duyabilirsiniz. Gencebay müziğini dönemlere ayırmak, ayrı ayrı analiz etmek de mümkündür. Fakat onun bir bağlama virtüözü, usta bir besteci olarak değerini kapuska, tükenmişlik gibi kelimeler kullanarak inkar edemezsiniz.
Gencebay müziği, 1970ler boyunca her yerde, her cadde, her sokak, her evde çalınıyordu. Bu ülkede hiçbir müzik Gencebay müziği kadar siyasi ve toplumsal bir yankı taşımamıştır. Gencebay şarkılarında bahsedilen çaresizlik, sadece aşkın ıstırabından değil aynı zamandaHayat Kavgası;ndan neşet eder. 1980&lerden itibaren tedavüle giren yeni yalanlarla, onlar da halının altına süpürüldü
Aşk; tarih boyunca bütün anlatıların en gözde konusudur. Orhan Gencebay, Karacaoğlandan daha mahcup, Elvisten daha mütevazıdır. Gencebay;ın şarkı sözlerinde, bazı dizeler şimşek gibi parlar: Her şey Hak&tan amma zulmetmek kuldan / Gönül bir zalimi sevdi ne yapsın?; ya da ;Bir zamanlar benim sevgilimdin / Yanımdayken bile hasretimdin / Şimdi başka bir aşk buldun / Mutluluk senin olsun&
Ferdi Tayfur’a gelelim. Müziği de yorumu da bana fazla salçalı, yağlı gelir. Buna mukabil, bizzat tanıdığım müzisyenler arasında en zeki olanıdır. Onunla konuşurken, anlatığı hikayeler ve yakaladığı incelikler karışısında şaşalayıp kalmıştım. Müthiş bir ironi eşliğinde bakıyor olaylara: ;Bazen düşünüyorum da Murat, belki de babamdan kalan o patates tarlasından hiç çıkmamalıydım.
Gencebay&ın ofisindeyiz: Etrafta 50 çeşit saz var. Birini alıyor. Bu Kazak dombrasıdır diyor. Başlıyor çalmaya. Mucize gibi. Sonra tek tek sazların ismilerini sayıyor. Saatlerce konuşuyoruz. Metin Erksan filmlerine yaptığınız müzikleri neden bir albüm halinde yayınlamıyorsunuz? diye soruyorum. Yapacak çok iş var& diye geçiştiriyor. Konser vermiyorsunuz, bari resital verin” diyorum. Haklısındiyor.
Selçuk Orhan ile Selman Bayerin yazılarını okusa, onlara da Haklısın, sen de haklısın der muhakkak.
Share
Murat Menteş, 24 Temmuz