bugün

kendi içinde hala kılık kıyafet çekişmeleri yaşayan ülkedir, bu arada da gelişmeye çabalamaktadır.
yıllardan beri kendimizi koyduğumuz ülke sınıfıdır. peki bir ülke kaç yılda gelişir? almanya I. dünya savaşında yıkılmış bir ülke olmasına rağmen kendisini kısa zamanda toparladı ve II. dünya savaşı' nı çıkaracak güce erişti. japonya 2 büyük kentini kaybetti fakat şu andaki hali ortada. rusya devrimler geçirdi, dim dik ayakta. fransa' yı, belçika' yı saymaya gerek bile yok.

biz ise atatürk döneminden sonra bütçe de fazla bile verememiş, yıllardan beri gelişen ülkeyiz. ama, oh olsun dış mihraklara onlar gelişmemizi istemiyor. hem almanya da yenilmeseydi, savaşı biz kaybetmedik ki.

biz bir yerde kendimizi kandırıyoruz ama, neyse...
(bkz: türkiye) **
(bkz: gelişmekte olan ülke)
gelişmekte olmak, tahrik olmaya benzer. olmak önemli değil, kalmak önemli...
her an arkadan girebilecek bir darbe erken boşalmaya sebep olabilir. hatta bidaha tahrik olmamak bile var işin ucunda.
az gelişmiş ülke tanımı nın politically correct ikamesi olarak ortaya çıktığından beri hiç birinin süreci tamamlayıp, bir üst aşamaya geçemediği ülkelerdir. Hatta çoğunun gelişmekten ziyade gerilediği gözlenmektedir.
Daha politically correct verisyonu için
(bkz: emerging markets)
(bkz: merakla bekliyoruz)
bu söze anlam veremem.
zaten her ülke gelişmiyor mudur?
nedir yani amerika birleşik devletleri gelişmiyor mu bu mudur yani? bu sonucumu sindirmeye çalışıyoruz kendimize?
biz türklerin gelişmemiş ülke lafını sindiremeyip; dünyaya yaymış olduğu bir saçmalıktır bu söz. arayada brezilya arjantini falan katmışız ne işse.

kısacası:
her ülke gelişmekte olan bir ülke değil midir zaten?
gelişmeyi bir türlü becerememiş olan ülkedir . (bkz: türkiye) acaba daha ne kadar sürecek diye düşünüyor insan ki zaten bu söylenen süreçte milim milim gelişseydik dünyanın belki de süper gücü olabilirdik malum o kadar zamandır gelişmekteyiz .
emperyalizmin kurbanlarına verdiği isim. türkçe'de bu söz oyununa güzel adlandırma deniyor. cüceye çocuk demek gibi birşey.

(bkz: güzel adlandırma)
gelişmekte olan ülke yoktur geri bırakılmış ülke vardır.
teknoloji üretmeyip, satın alıp kullanan ülkelerdir. gelişmemiş ülkeler ise ne üretir ne satın alır. gelişmiş olan ise teknoloji üretir kullanır satar.
az gelişmiş ülkedir.
atı alan üsküdar'ı geçti diye bir deyim vardı bu toprakalarda ama unutuldu herhalde sanayi devrimini yakalamayan bir ülkede ve ondan sonrada kamyonun arkasına takılan çocuklar gibi bazı büyük devletleri takip eden ülke tanımlamasıdır.
ne gelişmemiş kadar geri ne de gelişmiş ülkeler kadar ileri olan düzeyde ülkedir.
"üçüncü dünya ülkesi" ifadesi, ikinci dünya savaşında taraf olmamış ülkeler için kullanılır. gelişmişlikle bir ilgisi yoktur. "gelişmekte olan ülke" tabiri ise gelişmemiş ekonomiler için kullanılır. ülkelerin gelişmeleri de birkaç asır alabileceğinden dolayı bu tabir biz ölünceye dek kullanılacak demektir.
üçüncü dünya ülkesi diye son trand sıçmıklar görüyorum son zamanlarda.
üçüncü dünya ülkesi ne lan?
nerede bu üçüncü dünya?
her ülke tek dünya ülkesidir. başka dünya mı var amq?
hangi dünya da yaşıyosunuz?

tanım: gelişim gösteren ülkelerdir.
gavurların kibarlıktan dolayı bi sikim olmayacak ülkelere taktıkları isimdir.
artık gelişmekten de öteyiz. ışık hızıyla gelişiyoruz resmen.
geri kalmış ekonomilerdir. adı aşağılama gibi göründüğü için az gelişmiş ülkeler olarak değiştirilmiştir(less developed countries). daha sonra ise, yazılışını kısaltmak ve daha kibar göstermek için gelişmekte olan ülkeler(developing countries) olarak adlandırılmıştır.
şimdi bu az gelişmiş ülkelerin özelliklerine bir göz atalım.

altı başlık altında incelersek;

makro ekonomik:
-kişi başına düşen gsmh* düşüktür.
-gelir dağılımında dengesizlik.
-yoksulluk ve eşitsizlik.
-düşük yaşam standartı ve refah düzeyi.
-yüksek ithalat bağımlılığı.
-yetersiz sermaya birikimi**.
-düşük verimlilik.

demografik*:
-hızlı nüfus artışı.
-nüfusun büyük kesiminin kırsal bölgelerde yaşaması.
-yüksek işsizlik.
-genç işsizlik*.
-bağımlılık oranının yüsek olması**.
-çalışan yoksullar**.
-kayıt dışı istihdam.

beşeri*:
-düşük eğitim.
-yetersiz sağlık,
-yetersiz beslenme imkanları.

sektörel:
-tarım sektörü hakim.
-dengesiz sanayileşme
-hizmet sektörü gereğinden fazla büyük*
sosyal:
-geleneksel toplum yapısı*.
-ücretsiz aile işçisi*.
-eğitim çağındaki çocukların çalıştırılması.

siyasal ve yönetsel:
-ordunun ön planda olması.
-devletin ekonomiye müdahale halinde olması.
-istikrarsızlık ve diktatörlük.
-yönetsel açıdan karşılaşılan sorunlar.
-kalkınma planlarının etkinsizliği.
-aşırı merkeziyetçilik.
-alt yapı yetersizliği.
-devlet kurumlarında kordinasyon eksikliği.
-sağlıksız vergi ve bütçe planları.
-aşırı bürokrasi.
-siyasi kriterlerin objektif kriterlerin önüne geçmesi.
-devlet memurlarındaki sadakatsizlik**.
-rüşvet ve yoksulluk.

sizinde bütün bunlar biryerlerden gözünüzü ısırıyormu?
(bkz: kürdistan)
hiçbir şeyin ucundan tutmayayım, kafama göre yaşayayım diyenlerin yaşamakta sıkıntı çektiği yerlerden.
http://www.zaytung.com/haberdetay.asp?newsid=2253
geri kalmış ülkeleri kandırmak için söylenen bir yalan.

yaşı ilerlemiş bir hocam söylemişti. ben sizin yaşınızdayken de gelişmekte olan ülkeydik hala öyleyiz.
(bkz: gelişemedi)
bilin bakalım burası neresi:

https://youtu.be/ygidU7npL2g
güncel Önemli Başlıklar