bugün

yaşama, hayata, günler ve gecelere bir süre ara vermemize yol açar...

tüm sözlerimizi, yeminlerimizi hep mutlu olduğumuz zamanlarda veririz... çünkü o anlarda her şeyin güzel olacağını düşünürüz... hayatın hep öyle gülücükler içinde geçeceğini sanırız... hayatın bize hak ettiğimizi verdiğini zannederiz mutlu olduğumuz zamanlarda... zira bencilliğimiz yüzünden mutlu olmayı hak ettiğimizi düşünürüz...

acıyı, ayrılığı, hüznü hiç aklımıza getirmeyiz... onların bu hayatın tek gerçeği oldugunu yok sayarız... mutluyuzdur çünkü... mutluluk özlerimizi ve aklımızı kullanma yetimizi engellemiştir kısa süreliğine...

sonra biter mutluluklar, tebessümlerimiz yok olur yüzümüzden, acı oturmuştur artık gözlerimize... acıyla yüzleşmişizdir... verdiğimiz sözleri tutamaz olmuşuzdur... ne güzel sözler vermiştik oysa ki...

hayallerimiz bitmiş, hayatımızın merkezine koyduğumuz insan gitmiş, yerine yıkımlar, can ağrıları, yüreğe akan kan ve gözyaşı kalmıştır...

her mutluluğun bir sonu olduğunu, ölmesinden korktuğumuz o dostlarımızın omuzunda ağlarken anlamışızdır... ta ki yeniden, yeni birisiyle yeni sözler vermeye, yeniden tebessüm etmeye, gözlerimizin yeniden çakmak çakmak bakmasına kadar...

tüm mutluluklar biter, tüm acılarda biter... bize sadece omuzunda ağlayabileceğimiz dostlarımız kalır... zaten hayatı vazgeçilmez kılan da geçici mutluluklarımız, acı ve yıkımlarımız ve vazgeçilmez dostlarımızdır...
enkaz yığınıdır geriye kalan...
yaşamın kısa bir özetidir aslında bu ufacık cümle. insan hayatında ne kadar mutlu olsada ölüm onun için ağır bir yıkım değil midir?...
(bkz: allah belanı versin mahmut)
(bkz: nazar)
aptallığımın en açık göstergesidir. bi kere aptal olmasam gerçek mutluluğun ne olduğunu bilirdim.. inanmazdım, güvenmezdim..
* * * * *
(#1584744)
(#1584746)
güncel Önemli Başlıklar