bugün

oyuncaklarla pek sıkı fıkı olmamaya özen gösterendir, ileriki yaşlarda o zamanki hallerine gülen geçendir ama yaş geçse de oyuncaklardan fazla haz etmeyendir gibi bir takım tanımlar yaptıktan sonra konuya geçelim efem. zira çamurdan, hamurdan, etten, bezden yapılmış oyuncaklar her birimizin hayatında farklı roller üstlenmiştir ki dikkatinizi çekerim başlıkta çocuk dedik geçtik konuyu az biraz saptırdık zira altı çizili kelime oyuncaklar olacaktı.

şöyle bir çizgi çizelim, anne veya abla her kimse seni eğlendirmek isteyen, alırsa iki bebeğini eline, yüzünü gizlerse onların ardına, bir onu bir bunu konuşturursa birbirleriyle sen kıkır kıkır güldüysen buna ahanda kimimizin dondu gülümsemeleri yüzünde o vakitler. hani et bebekler vardı vardı şişman, kıvırcık saçlı ki saçları turuncu yeşil veyahut pembe falan olurdu bunların ya da palyaçoya benzer boyundan büyük bir oyuncağın vardıysa koyuyorduysan bunları bir sandalye tepesine ahanda sen su falan içirirdin buna ya da ısrarla masaya bir tabak daha koydururdun bunun için lakin bizim gibiler sandalyeye ters oturturdu bu sevimsizleri. yahu baksan iri gözlerine, ne yöne gitsen sana bakar gibilerdi bu şerefsizler.

iri gözlü olmayacak kardeşim oyuncaklar. olmamalı yani. gözbebekleri erik büyüklüğünde oldu mu korkutmaya müsait kimi çocukları.

80 lerin başında almanya'dan kendisine oyuncak getiren bir dayısı halası amcası olanlar varsa bilirler ki o vakit yoktu pille çalışan robotlar burda pek, mide kısmı şeffaf olurdu kimilerinin. yürüdükleri zaman yanıp sönerdi bu kısım. allah muhafaza derim ben. kumda kale yapmayı beceremeyen biri olarak o vakitler muazzam bir şeydi bu robotlar bizim için. genede çalıştırınca biri bunu, geri geri yürüyerek sırtı bir yere dayardık uzak durma adına. yani sözün özü oyuncak görünce çıldıran değil kolları açıp, suratı ekşitip, annenin kucağına atlayanlardık.

aman gece olmasın. aynı odada onlarca oyuncakla uyumak... kolay olmazdı o gözleri yummak. hele ki alışınca gözler karanlığa bir çift iri göz görünce karşında başlardın kafanda kurmaya. bebekler konuşuyor, robot sana doğru yürüyor, halıya takılıp düşüyor, düşünce kendi ekseninde ışıkları yana yana dönüyor...

şimdi düşününce saçma belki ama var böyle çocuklar. yatmadan çönce odasından oyuncaklarını çıkarttıran, sandalyeye ters oturtturan, gündüz bebeğinin saçını yoldu diye gece vakti bebeğin kendisinden intikam alacağına inanan...
lahana bebeğinizi saklarsınız, o biçim korkutur bu düşünce insanı. sabah uyandığınızda ilk iş bebeğinizin kıpırdayıp kıpırdamadığını kontol etmenizdir. koordinatlarını alırsınız saklarken, korkudan. yaa..
uyuduğu anda freddy krueger'ın gelip onu demir pençesiyle boğazını kesmeyi zevkle yapacağının söylenmesi anında sabaha kadar altına sıçması zevkle izlenmesi gereken çocuk modeli.
ergenlik çağındaysa,kız kardeşinin barbie bebeğinin canlanıp kendisiyle günah dolu saatler geçireceğini umut eden çocuktur.
toy story izlemiştir.
sandalyeye asılmış ceketin bir insan olduğu düşüncesine kapılan yetişkinle aynı sınıftandır.

ayrıca doğaldır. hayalleriyle yaşamaktadır çocuklar ve oyuncaklar hayal dünyalarındaki kullarıdır. kendi ise tanrıdır o dünyada.
chucky'i izledikten sonra oyuncak bebekleriyle dakikalarca sessizligi bozmadan gözgöze bakisan, gözlerini acmasini, her an bogazina sarilacagi ani bekleyen, hatta onunla konusan konusan ... hic tepki gelmemesine ragmen yine de korkup bi güzel bebegi döven en son olarak annesine verip korktugunu onu atmak istedigini söyleyen, annesi bebegi alip sandiga saklayinca ici bir nebze rahatlayan, ama geceleri acaba uyandi mi, öyle yaptim diye sinirlendi mi, odama girebilir mi diye korkudan altina sican yillarca bunu üstünden atamayan cocuk. * * *
kimisi oyuncakları yanına alarak korkusunu bir nebze olsun önlemiş olur, diğer oyuncakları da başka odaya indirir. gece rüyalarına sık sık girer bu oyuncaklar.
mutsuz bir evde yaşıyor olabilir. gördüğü gerçek insanlara güvenmiyor, yaşadığı hayat değişsin istiyordur.
güncel Önemli Başlıklar